Dostlar Sağ Olsun...

Abdullah Baştürk ile akradaşlarının salıverilmelerine ilişkin haberi TRT vermedi. Ne radyo, ne TV... Salıverilme gecesi, BBC haberi vermiş, dinleyenler söylediler. Bunu, gazetecilik, habercilik açısından TRT'yi iğnelemek için yazdım. Diyelim, TRT bültenlerine bakarak, sıkıyönetim dönemlerini inceleyecek olanlar gözaltına alma ya da tutuklama haberlerini görecekler. Ancak bunların hâlâ içerde yattıklarını sanacaklar. Basında olduğu gibi, TRT'de de bu konularda çok titiz olmak gerekir.
"TRT politikası" diye bir şey, yasalarda yoktur. O, politika oluşturmaz. Politikaları yansıtır yansız olarak. TRT, radyosuyla, TV’siyle, bu güveni dinleyiciye, izleyiciye vermek zorundadır. Aksi durumda, yasalara aykırı davranış içine girmiş olur.
Bu "Ankara Notları"nda TRT'yi ele almayı düşünüyorum. Beş aydır, pek az değindim. Gazetecilik açısından olumlu bir izlenim edindiğim zaman da, çekince duymadan kutladım.
SODEP Genel Başkanı Erdal İnönü de, cuma günkü basın toplantısında, TRT konusunda kaygılarını söyledi: “TRT’nin gerçek tarafsızlık içinde bütün siyasal partilere eşit davranarak kamuoyunun haber isteğini doyurmak da, demokrasiye bağlılığın önemli bir göstergesidir." dedi.
Erdal Bey, "TRT'de kadrolaşma" konusunda yöneltilen bir soruya da, "Bu konu üzerinde bundan sonra, daha titizlikle duracakları" yanıtını verdi. "Kadrolaşma"ya ilişkin, "ANKA"nın verdiği haber, 20 ağustos pazartesi günü Cumhuriyet’te geniş biçimde yayımlandı. Haberin üst başlığında "Karataş’ın kadroları, TRT'nin kilit noktalarında" deniyor, "TRT'de Toskay'ın sessiz operasyonu" başlığı ise, beş sütunu kaplıyordu. Bu haber, uzun bir "kadrolaşma" listesini içeriyordu.
Buna karşılık, TRT Genel Müdürü Tunca Toskay ne mi yaptı? "Tercüman"dan, Taha Akyol’un danışıklı dövüşe benzer sorularını yanıtladı, "TRT'de kadrolaşma yoktur" dedi.
Şimdi, olayların perde arkasını kurcalamak gerektiğini düşündüm. Okurların gözünde, "Ankara Notları"nın bir özelliği buydu.
Taha Akyol, "Yeniden Milli Mücadele" grubundan kopup, yine sağda bir başka gruba mı katılmıştı? Elbette, bunu Taha Akyol açıklamıyordu...
Bir halk sözü var, "Arkadaşını söyle, sana ne olduğunu söyleyeyim" derler. Kulislerde dolaşan söylentilere göre, Tunca Toskay’ın sözlerinden çıkmadığı beş kişi var: Prof. Şaban Karataş, Prof. Fikret Eren (Kurt Karaca), Mahir Kaynak, Hasan Celal Güzel (Başbakanlık Müsteşarı), bir de işadamı Aydın Arat. Bunlara ek olarak Şaban Karataş döneminde TRT'ye alınanlar var. Onlar da yabana atılamaz. Bunlar şöyle:
Tuncer Erginertan (TRT Yönetim Kurulu Eski Başkan Yardımcısı), Tuncer Enginertan, Nurettin Topçu’nun oluşturduğu "Anadolucular" grubunun ileri gelenlerinden. Halen Şeker Sigorta'nın Genel Müdürü... Şenal Demiriz'in de önerileri yabana atılamaz. O, Karataş döneminde kuruma alındı, Karataş gider gitmez ayrıldı. İstanbul'da "Ajans 1400" adıyla, bir firma kurarak, film çekimine başladılar. "İslami Ajans" diye kulislerde söyledikleri bu ajans, çekeceği filmleri nereye satacak? Belki TRT alır, öyle ya TRT, bir bakıma kimileri için bir banka. Sacettin Gürbüz'e gelince: O tarımcı Şaban Karataş'ın da sır ortağı, bir ara, tavuk çiftliği kurup çalıştırdı. Tunca Toskay onu, Genel Müdür Yardımcılığına getirdi. Azıcık daha sürdürelim özel, gizli listemizi:
Seyfi Apaydın da, Şaban Karataş döneminde TRT'ye girdi. Muhsin Mete'ye gelince o, "Yazarlar Birliği"nin etkin üyesi. Hasan Celal Güzel'in arkadaşı olmakla övünüyor.
Tunca Toskay’ın "liyakatli, ehliyetli" diye atadığı, "Karataş'çı" elemanlardan bazıları da şöyle: Mehmet Turan Akköprülü biri onun için, “yaşamında stüdyo yüzü görmedi, Karataş döneminde TRT’ye girdi, eskiden Basın-Yayın’da memurdu” dedi. Mustafa Bahadır: Yine Şaban Karataş döneminde TRT'ye girdi. Eğitim Daire Başkanlığına getirildi. Ayrıca, TRT Personel Daire Başkanlığına da vekalet etmekte. Nevzat Tuğ: O da Karataş döneminde, TRT’ye girdi. (Bu soyadı, yabancı gelmiyor ama, kimdi?) Macit Eroğlu: O da Karataş döneminde TRT'ye girenlerden. Bir ara tutuklandı, sonra salıverildi. Karataş döneminde, TRT’ye giren kafadarlardan daha bazıları şöyle: Macit Eroğlu, Niyazi Alpsoy, Erdoğan Yılmaz (o özel kalem müdürlüğüne getirildi), Burhanettin Keteci, Mazhar Akın, Öner Kulcu (Şaban Karataş’ın koruma polisiydi, sonra TRT'ye transfer edildi), Necmeddin Aral (TRT Genel Müdür Yardımcılarından Sacettin Gürbüz'ün kayınbiraderi), Ufuk Baykal, Osman Baltacı, Coşkun Altınoluktu, Bedrettin Sevindik, Emin Kuşçuoğlu, Ahmet İçel.
Tunca Toskay'ın "Kurumu kurtarma operasyonu" buysa, TRT yandı demektir. Toskay, "Ben üçlü kararname ile atananları yeni görevlere getirdim" diyor. Görevlerinden aldığı bazı kişiler de, üçlü kararnamelerle bu görevlere getirilmemişler miydi?
Tunca Toskay, Ankara’ya geldiğinde, bir süre Mahir Kaynak'a konuk oldu. Sağ olsun Şaban Karataş, onu hiç yalnız bırakmadı. Dostlar Sitesi'ndeki evini Toskaylar’a açtı. Dostluk gibi var mı?
TRT elden çıkıyormuş, ne yapalım? Dostlar sağ olsun...