Domuz Neden Sağılmaz?

Taşlama ustası Mustafa Eşref, şu dörtlüğü düştü:

Profesör aylığı bulaşıkçıdan azmış, /Sanmayın ki Baş­bakan biraz dalga geçiyor,/O da bir profesör, üstelik eko­nomist;/ Kendini ölçüp tartıp, öyle değer biçiyor!

★★★

500. yılı kutlanan ozan Fuzuli törenleri dolayısıyla, Azer­baycanlı yazarlarla görüştük.

“Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar!" diyen Fuzuli’nin sözleri güncelliğini koruyor. Azerbaycan Yazar­lar Birliği Başkanı Resulzade Anar Rızayev ve yazar Elçin’le birlikte olduk, Kültür Bakanı Timurçin Savaş’ın ye­meğinde Azerbaycan’ın ünlü taşlama ustası Sabir’i andık.

Sabir (1862-1911), bir taşlamasında şöyle der:

Kükremiş aslan görirem gorhmirem,/ Dalgalı umman görirem gorhmirem, /Lik bu gorhmazlık ile doğrusu/ Har­da Müselman görirem gorhirem!

Dizelerde geçen kimi sözcükler: Lîk=Ancak, Harda=Nerde, Müselman = Müslüman. (Burada yobaz anlamında.)

Müslümanlığı "korkunç” duruma getirenler, din sömü­rücüleriyle, dinciler; dini, çıkarları için kullananlardır. Uğur, bunlara “iki ayaklı domuzlar” derdi.

Sen dört ayaklı domuzları yazıyorsun, ben iki ayaklıları!

Dört ayaklı domuzlar yararlı, iki ayaklılarının topluma ne yararları var? Herifçioğlu ensesini domuz sucuğu gibi şi­şirmiş. Atatürk düşmanlığı yapıyor...

Domuz deyip geçmeyin; ayaktopu yarışmalarında, Av­rupa'da dökülüp kalmamızın nedenlerinden başlıcası gençlerimizin beslenememiş olması değil mi? Çalıştırıcıları Daum, domuz etini yiyor, belki de Türkiye'de sığır eti yiyor. Çünkü Almanya'da sığır eti, domuz etinden pahalı. Türkiye'de domuz pirzolası pahalı, ancak lüks otellerin lokantalarında bulabilirsiniz. Bunlar domuz etine konan engellemelerden geliyor. Üretimi desteklensin, isteyenin do­muz çiftliği kurması sağlansın, kolaylaştırılsın. Bakın gö­rün, ne oluyor? Ankara'da, Kızılay'da Sakarya Çarşısı'nda eskiden domuz eti, domuz salamı satan bir yer vardı. Esenboğa yolunda da domuz çiftliği. “Arap Hâkimin Oğ­lu " başbakan yardımcısı iken çiftliğin, suyu elektriği kesil­di. Domuzlar öldüler, çiftlik kapandı!

Dincilerin, gericilerin çıkarları için yapmadıkları, yapma­yacakları yok mudur? Kimi tarikatçılar, İstanbul'da domuz kesimi yapılan yerlere uğrayıp kuruluşları için yardım top­luyorlar, para aldıkları yerin domuz kesim yen olduğuna bakmıyorlardı. Şöyle mi diyorlardı?

Dinimizde ticaret serbesttir. İstediğinizi yapın!

Paracıkları alıp gidiyorlardı. İstanbul'un kimi belediye­leri, domuz eti işlenmesini yasaklamak istiyorlardı. Bunlar yüz yılı aşkın süredir Sütlüce'de çalışıyorlardı. Gerici be­lediyeciler soruyorlardı:

Domuz eti verdiğiniz lokantaların adlarını verin!

Domuzcular ne de olsa, domuz eti yiyorlardı:

Biz lüks otellere veriyoruz!

Gerici belediyeciler çekip gidiyorlardı. Ama, domuz ke­sim yerlerini Sütlüce'den kaldırmayı da kurmuyor değil­lerdi.

İzmit’te domuz çiftliği de olan eczacı Oralp Basım, bir yıl kalıp, bir Çinli gelinle döndüğü Çin’den ilginç izlenim­ler anlatıyordu. Bunlardan biri şöyleydi: Çinli kadınlar, çocukların göğüslerine, sırtlarına domuz yağı sürüyorlardı. Bebeğe sürülen bu yağ tabakası, çocuğu soğuk algınlığı­na, üşütmeye karşı koruyordu. (Bunu, Bulgaristan’dan ge­len göçmenler de uyguluyor.)

İzmit’te kimi çarşaftılar da Oralp Basım'a gelip domuz yağı istiyorlardı. Oralp Basım, neden istediklerini seziyor:'

Büyü için istiyorsunuz değil mi? diye soruyordu.

Gelenler: "Evet diyorlardı, hoca istedi!"

Halka gerçekleri kim anlatacak? Gericilerden, yobazlar­dan halk nasıl kurtarılacak? Politikacılardan bu konuda ha­yır yok. Onlar, konuyu ağızlarına bile alamazlar. Bu, “ta­bu "dur, değinilmesi onlarca yasaktır. Halk çocuklan bes­lenmiş beslenmemiş nelerine gerektir. Onlar koyun gibi kendilerini dinlesinler, arkalarından gelsinler, ötesi ne gam! Jale Hanım, Bülent Ecevit'i “Fareli Köyün Kavalcısına benzetmez mi? Kavalıyla, kalabalıkları toplar, bir yere gö­türür, orada bırakırmış. İyi mi? Almanya'da “Fareli Köyün Kavalcısı" nın köyü Hameln'in yakınına değin gittim, köye gitmedim bu kez.

Almanya'da üçüncü kuşak çocuklar, domuz eti sorunu­nu çözmüşler. Bir baba anlattı:

Çocuklara okulda, sosisli sandviç veriyorlardı. Domuz sosislerini bizim çocuklar yemiyorlar, giderek bunalıma giriyorlardı. Baktık olmayacak, ‘Siz de yiyin çocuğum!' dedik, keyiflen yerine geldi. Şimdi domuz sosislerini ra­hatça yiyorlar.

Aziz Nesin geniş yankılar uyandıran “Türk halkının yüz­de 70'i aptaldır” sözünü söylediğinde, sözün başında ge­rekçesini de söylemişti: "Domuz eti yemedikleri, iyi bes­lenmedikleri için..." Sözün başı unutuldu, tartışmalar ap­tallık üzerine yoğunlaştı. Bu konularda uzman dan Ahmet Aşıcı, bir mektubunun sonunda şöyle diyor:

Sayın Ekmekçi.

Etobur canlılar otoburları yiyerek geçinirler. Etobur toplumlarda otobur toplumları yiyerek geçineceklerdir Oran­sal olarak, dünyada en çok ve en lezzetli eti veren domuz­la beslenen Batı toplumları, etten yoksun olan Ortadoğu ve birçok Doğu toplumuna asla yaşam hakkı tanımaya­caklardır. Saygı ve sevgilerimle. Seni çok rahatsız ediyo­rum. Bağışla.

Kafamı kurcalayan bir şey vardı. Domuzun sütü neden sağılmıyordu? Bir yerde domuz sütü satılmıyordu. Bunu Oralp Basım'a sordum. Şu karşılığı verdi:

Domuz çok zeki, çok hareketli. Bir yerde durdurup sağ­mak olanaksız. İnek öyle değil. O, rahat sağılabilir!