Doğan Öz Cinayeti (9) Adalet Arayan Çığlık...

Doğan Öz, 24 Mart 1978'de öldürüldü. Olaydan kısa bir süre sonra, büyük olasılıkla Afyon'un Emirdağ’ında görevli bir savcı, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz’e telefon etti. Telefon eden savcı Mustafa Danışman'dı. Şöyle diyordu:
Abla, beni de Doğan Öz gibi öldürecekler! Ne olur bana yardımcı olun, beni buradan alsınlar...
Sezen Öz, Mustafa Danışman’ı tanımazdı. O sıralar, Adalet Bakanlığı'nda çalıştığı için, bazı arkadaşlarından rica etti:
Bir savcının başı dertteymiş, yardımcı olurmusunuz? dedi.
Mustafa Danışman, bir süre sonra Ankara’ya atandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde "tetkik hâkimi" olarak çalıştı. Sonra, Askeri Yargıtay'da Başsavcı Tuğamiral Yusuf Eryılmaz’ın yanında yetkili sivil savcı olarak görev yaptı. (Şimdi Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı.) Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nın Doğan Öz cinayeti ile ilgili son tebliğnamesinin raporunu Mustafa Danışman mı hazırlamıştı? Ancak sorumluluk, Mustafa Danışman'ın değil, Başsavcı Tuğamiral Yusuf Eryılmaz'ındı. Tetikçi İbrahim Çiftçi hakkında Askeri Yargıtay 1. Ceza Dairesi, dört kez, ölüm cezası veren Sıkıyönetim 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nin kararını onaylamış; Mustafa Danışman’ın raporuyla, Tuğamiral Yusuf Eryılmaz buna itiraz ederek, Askeri Yargıtay Dava Daireleri Kurulu'na götürmüştü. Üç kez, Yusuf Eryılmaz ölüm cezasından yana iken, dördüncü kez, bu görüşünden vazgeçiyor, eksik soruşturmadan 1. Ceza Dairesi’nin kararının bozulmasını istiyordu. Hâkim Tuğamiral Yusuf Eryılmaz’ın imzasını taşıyan “tebliğname " topu topu iki buçuk sayfaydı, 21.10.1983 günü yazılmıştı. Sol köşede de, M.D. harfleri ile paragrafı vardı. Bir de 20.10. tarihleri. “M.D.", "Beni Doğan Abim gibi öldürecekler!" diyen Mustafa Danışman’dan başkası değil miydi? M.D. raporunda, çok ilginç şeyler de söylüyordu. Örneğin bir yerde şöyle diyordu:
"Olay anında, olay yerinde olup suçun işlenmesini gören tanıklar, hüküm mahkemesinin de kabul ettiği üzere üç grupta toplanmaktadır. Ziya Aktaş, failin İbrahim Çiftçi olmadığını sanıyorum, demiştir. Hayati Erdoğan sanığı kesinlikle tanımıştır. Diğer tanıklar ise kesin beyanda bulunmamışlardır. Hiç kuşkusuz bedensel olduğu gibi, zihinsel olarak da insanlar arasında farklılıklar mevcuttur. Bir kişi gördüğü bir başkasını uzun süre unutmayabilir. Ya da bunun aksi de varit olabilir. Oysa olayımızdaki tanıklar huzurunda bir suç işlenmiştir. Tanıkların hemen hepsi suçun ne şekilde işlendiğini görmüşlerdir. İşlenen suç kanunların şiddetle cezalandırdığı, toplumların reddettiği, dinlerin en ağır biçimde yasakladığı adam öldürme suçudur. Akli dengesi yerinde olan insanların, adam öldürme suçunun kötülüklerini idrak ettikleri şüphe götürmez bir gerçektir. Böyle dehşet verici bir olayın cereyan etmesi insanların dikkatini çekeceği tabiidir. Buna rağmen aynı olayın görgü tanıkları olan kişilerin beyanlan arasında çelişkiler mevcuttur. İşte bu düşünceden hareketle bütün tanıkların birlikte olay yerinde bulundurularak keşif yapılması, çelişkilerin giderilmesi ve ona göre hüküm kurulması zorunlu görülmektedir..."
Mustafa Danışman’ın raporunu düzenlediği Başsavcılık “tebliğname"sinde, ABD'den bir türlü dönmeyen Ziya Aktaş ile Jale Aktaş’ın keşif sırasında bulundurulması da istenmekteydi. Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, Yusuf Eryılmaz’ın bu “tebliğname"sini oybirliğiyle reddetti. Ancak, bu kez itirazı reddetmekle yetinmeyip, esasa girdi, 7'ye karşı 8 oyla İbrahim Çiftçi'nin salıverilmesine karar verdi. Onu kışkırttığı ileri sürülen Hüseyin Kocabaş da özgürlüğüne kavuşuyordu. (Karar tarihi: 26.1.1984)
Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, bunun üzerine verdiği kararda, bir yerde şöyle dedi:
“İtiraz üzerine verilmiş olsa dahi Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararlarına direnilemeyeceği muhtelif Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararlarından anlaşıldığından ayrıca Askeri Mahkemeleri de Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararları bağladığından, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarının bağlayıcılık niteliği bulunmadığından mahkememiz eski kararında direnememiştir.
Bir oy farka da dayansa sekizde yedilik oyçokluğuna dayanan Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun bozma ilamına, hukuki zorunluluk nedeniyle uyulmuş ve sanık İbrahim Çiftçi'nin beraatine karar verilmiştir.
Asli fail durumundaki İbrahim Çiftçi'nin hukuki zorunluluk nedeniyle beraat etmesi sebebiyle fer'i (ikinci derecede) fail durumundaki Hüseyin Kocabaş ’ın da beraatine karar verilmiştir. (25.6.1984)"
Kararda adları bulunanlardan Mu. Kd. Alb. Erol Caner emekli oldu. Duruşma Yargıcı Ş. Doğan Sümer, Ankara Adliyesi’nde yargıç. Yargıç üye Kd. Yzb. Mehmet Sever, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde yargıç albay.
* **
TÜYAP’ın 2. Ankara Kitap Şenliği güzel gidiyor. Dün Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 55. yılıydı. Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, akşam bir yemek verdi. Köy Enstitüleri, çağcıl eğitim savaşçılarına kutlu olsun!