Doğan Öz Cinayeti (10) Savcının İfadesi...

Salı günü çıkan “Adalet Arayan Çığlık..." başlıklı “Ankara Notları”nda, yazının sonuna doğru, yazıya başlığını veren paragrafın -belki bir teknik nedenle- düştüğünü gördüm. Okurlardan özür dileyerek, o paragrafı yeniden veriyorum.
Savunman Veli Devecioğlu, askeri yargıtaya yaptığı itirazda şöyle haykırıyordu:
“Bu dava böyle biterse adalet onulmaz bir yara alacaktır. Sesimiz, adalet arayan mağdurların çığlığıdır. Bu haksızlığı her yerde haykıracağız. Katilleri bırakıp aydın ve kitap kovalayan devlete, Doğan’ın katili Çiftçi değilse, kim olduğunu, neden yakalanmadığını bıkmadan, usanmadan soracağız. Sayın yargıçlar, yüreğimizin bütün acısı ve olanca gücüyle size sesleniyoruz: Katil Çiftçi'dir. Onu aklayan herkes tarih karşısında sorumlu olacaktır. Vakit varken yapılan yanlışı düzeltiniz. Ve tarihe ve çocuklarınıza altın birer ad bırakınız..."
***
Doğan öz'ün öldürülmesinden dokuz ay sonra, İbrahim Çiftçi’nin yakalanması üzerine, üç savcı yardımcısı Demirel Tavil (Şimdi Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı), Orhan Demirburan (şimdi Yargıtay üyesi), Cemal Özer (Şimdi Konya'da yargıç) Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne giderek, orada gözaltında tutulan İbrahim Çiftçi’nin ifadesini almışlar, Çiftçi onlara itiraflarda bulunmuş, cinayeti kendisinin işlediğini söylemişti. İbrahim Çiftçi’nin mahkemedeki duruşmalarda, bunları reddetmesi, ifade alanların savcı olduklarını bilmediğini, ifadesinin baskı altında alındığını söylemesi üzerine, Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi üç savcının ifadelerine başvurur. Mahkemede bir buçuk saat ifadesi alınan Demirel Tavil’le, öbür iki savcının ifadeleri hemen hemen aynıdır. Ben, burada yalnız C. Başsavcı Yardımcısı Demirel Tavil'in ifadesini vermek istiyorum. Demirel Tavil, ifadesinde özetle şöyle diyor:
“24.3.1978 tarihinde C. Savcı Yrd. Doğan Öz'ün öldürülmesi olayı hakkında C. Savcı Yardımcıları ekip çalışması yapmak suretiyle soruşturmayı sürdürmekte idik. Bu tarihten epey sonra meydana gelen B. Evler’deki 7 kişinin öldürülmesi eylemi ile ilgili soruşturmayı da bir başka savcı arkadaş yapmakta idi. Bu son olaydan ötürü tutulmuş olan, şimdi huzurdaki sanık Çiftçi’nin, ben ve savcı yardımcısı Orhan Demirburan ve savcı yardımcısı Cemal Özer ile birlikte Emniyet Sarayı'nda bir odada sanığın ifadesini aldık. Kendisi ne anlatmışsa tutanağa aynen geçirilmiştir. Bu beyanının tespiti sebebiyle kendisine herhangi bir baskı veya serbest iradesini ortadan kaldıracak veya serd edecek (kaba davranacak) herhangi bir şekilde tutum ve davranış söz konusu olamaz. Bu ifadenin alınması sırasında C. Savcı Yardımcısı olduğumuzu bilmesi gerekir. Çünkü, bu anlatım süresi içerisinde birden çok kez yan odaya telefona çağnldım. Çağıranlar, bulunduğumuz sorgu odasına gelip, ‘Savcı Bey sizi telefondan istiyorlar' şeklinde durumu bildiriyorlardı. Kaldı ki, kendisi de 'buradan sonra adliyeye gidip gitmeyeceğini’ sormuştu. Ben de ‘mahkeme huzuruna çıkarılacağını’ ifade etmiştim. İfade tutanağında isim ve C. Savcı Yardımcısı deyimleri mevcuttur. Biz kendisinin ifadesini almaya geldiğimizde kendisine süt ve sandviç ikram edildiğini bizzat gördük. Sanığın tanık Hayati Erdoğan'la yüzleştirmesini keza biz yaptık. Aynntısına kadar tüm beyanlar düzenlediğimiz tutanakta mevcuttur..."
Duruşma Yargıcı Alb. Hamdi Sevinç, sanık Çiftçi'den ne diyeceğini sorar. Çiftçi, şu karşılığı verir
Benim tanık ve arkadaşları tarafından söz konusu ifadem alınırken, kendilerinin C. Savcısı olduğunu bilmiyordum. Ve tanığın ‘Savcı Bey, sizi telefondan istiyorlar' biçiminde sorgu odasına gelenler tarafından birkaç kez dışarıya çağnlması şeklinde bir olay olmadı. Söz konusu tutanağı bana zorla imzalattılar. Sivil kişilerden kimin zor kullandığını bilemem. Söz konusu tutanakta ben imzalarken C. Savcı Yrd. deyimleri yoktu, dolayısıyla bu tutanağı imzalarken de sivil kişilerin savcı olduğunu öğrenmemiştim.
Demirel Tavil’e yeniden sorulması üzerine şunları söyler:
Sanığın ifadesi alınırken özellikle Doğan Öz'ün ve arabasının olay anındaki durumu üzerinde hassasiyet gösterdik. Ve sanık, aracın motorunun çalışmakta olduğunu, ancak henüz hareket etmemiş bulunduğunu ve Doğan Öz'ün arabada direksiyonda bulunduğunu tutanakta beyan etmişti ki, bu ince aynntının ve tespit edilen durumun ilişkisiz kişi tarafından bilinmesi ve ifade edilmesi mümkün olamayacağı için bu konuya sorularımızda ağırlık vermiştik ve tutanağa kaydetmiştik...