Dil Bilinci (6)

Öz Fransızca...
SBF Profesörü Cem Eroğul, “Fransa örneği”ni verirken “Bugün dünyada ulusal dilini devlet eliyle ciddi bir biçimde koruyan belki de tek ülke" diyor.
Cem Eroğul'un anlattığına göre Fransızlar. aşağı yukarı 1960’lı yılların ortalarında, devlet desteği olmadan anadillerim İngilizcenin yayılmacılığından koruyamayacaklarını anlarlar. İlk önemli girişim 1966 yılında, Fransız dilinin savunulması ve yaygınlaştırılması için kararname ile bir yüksek kurul (haut comité) kurulması olur. Daha sonra, bu yönetsel yapı hem önemli değişikliklere uğrar, hem de sorumluluk alanı tüm dünyada Fransızca konuşan topluluktan kapsayacak biçimde genişletilir. Yönetsel örgütlenme alanında, Fransızlar devletin doruğunda iş gören böyle bir yüce kurulla yetinmediler. Adım adım, hemen hemen her bakanlıkta, bir ya da birden çok sözcük kurulu (terminoloji komisyonu) kurmaya girişirler. Bu sözcük kurullarının görevi, doruktaki yapının eşgüdümünde, kendi özgül alanlarında kullanılan Fransızcayı koruyup geliştirmek, özellikle de yordamsal (teknik) ilerlemeler sonucunda ortaya çıkan İngilizce terimlere karşılık olarak Fransızca yeni terimler yaratmaktır.
Yönetsel yapı böyle adım adım kurulurken, bir yandan da dil konusundaki bu yeni yaklaşımı genel tüzel kurallara bağlayacak düzenlemeler yapılır.
Özellikle 1980'li yılların başından başlayarak Fransızlar bu çabalarını daha da arttırırlar. Sonuçta ortaya bu yönetsel yapıya, hem de dilin kullanılmasına ve geliştirilmesine ilişkin olarak, kimileri öncekileri değiştiren ya da kaldıran, kimileri ise yepyeni kuruluşlar ya da kurullar getiren kabarık bir düzenleme yığını çıkar. Bu durum karşısında Fransızlar, Fransız dili konusunda yaptıktan çeşitli düzenlemeleri Jornal Officiel’in (Resmi Gazete) özel bir sayısında toplu olarak yayımlama uygulamasını başlatırlar. Fransız resmi gazetesinin bu işe ayrılmış bulunan 1468. sayısının bugüne dek, birden çok baskısı yapılır. Prof. Cem Eroğul, Ankara'daki Fransız Büyükelçiliği'nin Paris'ten getirtebildiği son baskıyı inceleme olanağı bulmuştur. Cem Eroğul, bu yayınları kendisine sağlayan Bilimsel-Kültürel İşbirliği Müsteşarı Berhart Malauzat ile elçilik görevlisi Canan Aybay'ın katkılarına teşekkür ediyor.
Cem Eroğul’un açıklamalarına göre, Fransız anayasalarının hiçbirine resmi dilin Fransızca olduğunu belirten bir hüküm koyma gereği duyulmamış. Bugün yürürlükte olan 1958 Anayasası'nın ikinci maddesinde, cumhuriyetin temel nitelikleri sayılırken, ulusal bayrak ile ulusal marş belirlenmiş, ancak devlet dilinden söz edilmemiş. Anlaşılan, tıpkı Paris'in başkent oluşu gibi bu konu herkese öyle doğal görünmüş ki anayasalara bu yolda hüküm koymak kimsenin usuna gelmemiş. Sonuçta. 1794'ten 1966'ya dek, Fransızcayı konu alan resmi düzenlemeler yapma gereği duyulmamış. Bu bakımdan, 1966, Fransızcanın artık gerçekten tehlikede olduğunun ayırdına varıldığını gösteren çarpıcı bir silkiniş döneminin başlangıcı oluyor. Ondan sonra da yöneticilerin siyasal eğilimleri bu alanda hiçbir ayrılığa yol açmıyor. O dönüm noktasından, de Gaulle, Giscard d'Estaing, Mitterrand hep aynı doğrultuda tutum takınmışlar.
Bugün Fransa'da devletin dil konusunda yaptıklarını somut olarak görmek için önce en temel düzenleyici metin olan 1975 yasasına, bir de buna koşut olarak çıkarılan genelgelere, sonra bu amaçla oluşturulan yönetsel yapıya, son olarak da bu düzenlemelerin uygulamadaki sonuçlarına göz atmak gerekiyor.
31 Aralık 1975 gün, 75-1349 sayılı yasa dokuz maddeden oluşuyor. En önemli maddesi, birinci maddesi. Burada, herhangi bir malın ya da hizmetin adlandırmasında, kullanma kılavuzunda, güvence belgesinde, satışa ilişkin belgelerinde (fatura, makbuz vb.) Fransızcanın kullanılması zorunlu kılınıyor. Ayrıca Fransızca karşılığı bulunan bir yabancı terimin ya da deyişin kullanılması da yasaklanıyor. Buna karşılık, yabancı dilde çeviriler eklenmesi serbest. Aynı kurallar radyo ve televizyon aracılığıyla yapılan yayınlara da uygulanıyor. Ancak ikinci maddede, geniş yığınlarca adlan yaygın olarak bilinen birtakım yabancı kökenli ürünler bu düzenlemenin dışında tutuluyor. Üçüncü maddede, bu kurallara uymayanlar için yaptırımlar öngörülüyor. Dördüncü ve beşinci maddelerde, Fransa'da yapılan iş sözleşmelerinin ve iş önenlerinin de birinci madde kurallarına uyacağı, ancak çalıştırılan yabancılar için, bir de kendi dillerinde çeviriler eklenebileceği belirtiliyor. Altına maddede, hangi sıfatla olursa olsun kamuya ait bir malı (taşınır ya da taşınmaz) kullanan kişilerin, duyurulanı Fransızca yapacakları ve Fransızca karşılığı bulunan yabancı anlatımlar kullanamayacakları hükme bağlanıyor. Yabancıların gelip gittiği yerlerde yabancı dilde çeviriler konması serbest. Bu kurallara uymayan kamu malı kullanıcılarından, yapılan sözleşmede ya da verilen ruhsatta bu yolda hüküm bulunmasa bile kamu malını kullanma hakkı geri alınabilecek. Yedinci maddede, devletin yaptığı her türlü yardımın (sübvansiyon) yasadaki kurallara uyulmasına bağlı olduğu, uymama durumunda yardımın geri alınabileceği öngörülüyor... (Cem Eroğul, bu konularda geniş açıklamalar yapıyor, örnekler veriyor.)
Sonuç olarak Fransa'da devletin Fransızcayı korumak, geliştirmek ve dünyada yaygınlaştırmak için büyük bir çaba içinde olduğu görülüyor. Ben buna Fransızcanın özleştirilmesi, “öz Fransızca” diyorum..
    ★ ★ ★
Sabahattin Ali Kültür Günleri Kırklareli'nde başladı. Sabahattin Ali, düşünceleri yüzünden öldürüldü. O, yıllar yılı, gönüllerde, yüreklerde yaşayacak. Sabahattin Ali Günleri'ni düzenleyenlere, toplantılara kaplanlara selam, sevgi...