Dil Bayramında Anılar...

Önceki gün İnönü’nün doğumunun doksan dokuzuncu yılıydı. Önümüzdeki yıl onu, yüzüncü doğum yılında anacağız. Yaş günü kutlamalarında gazeteciler:
Paşam, sizin yüzüncü yılınızı da kutlayacağız dediklerinde:
Beklerim, yaşınız genç görürsünüz, derdi.
İnönü'nün doğum günü 24 eylül, Mevhibe Hanım’ın 22 eylül. İnönü, ona:
Hanımefendi sen benden iki gün büyüksün! diye takılırmış...
Bir yaş günü Bulvar Palas'ta kutlanacaktı. Geldi, milletvekilleri çevresini alıp kutladılar. Bu arada soruyorlardı. Garson da gelmişti:
Ne içersiniz Paşam?
Ne var? Diye sordu.
Votka var, rakı var, cin var. Ne buyurursanız var...
Votka...dedi. Biri sordu:
Votka neli olsun Paşam?
Votka, bir şeyle mi içilir? Yanıtını verdi. Kuru Türk votkasını yudumladı...
Yaş gününde şık giyinmişti. Bir ara, gözü takılınca bana sordu:
Beni nasıl buluyorsun?
Damat gibisiniz Paşam!
Aradan azıcık zaman geçti, yine karşılaşmıştık. Zaten çevresinden ayrılmıyorduk ki... Sordu:
Söyle bakalım, nasıl buluyorsun beni?
Damat gibisiniz Paşam!
İleridekileri çağırdı:
Buraya gelin, dedi, Bu evlenmek istiyor bunu evlendirin...
Önceki gün İnönü'nün doğum yıldönümüydü, bugün Dil Bayramı. Nedense, ikisi arasında bir bağ kuruverdim...
Dil Devrimi'ni başlatan Atatürk’tür. Atatürk’ün ölümünden sonra da, İnönü devrimi yaşatma çabalarını sürdürmede geri kalmaz. Atatürk, Sadri Maksudi Arsal’ın 1930’da basılan kitabı için yazdığı yazıda şöyle der:
“Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dil’in ulusal ve zengin olması ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki dil, bilinçle işlensin.
Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."
(Sami N. özerdim, "Atatürkçünün El Kitabı", s. 150-151)
Bu sözlerin ikinci bölümü. TDK'nun giriş kapısının önünde durur...
Atatürk, 1 Temmuz 1983’de, yaverine Ankara’ya TDK'ya telefon ettirerek, uzmanların Dolmabahçe Sarayı'na gelerek çalışmalarını orada sürdürmelerini ister. 1 Temmuz 1938 günlü, Genel Merkez Kurulu Tutulgası (tutanağı)nın tek maddelik gündemi şöyle geçirilir deftere:
“İstanbul'a nakil hakkında Genel Merkez Kurulu’na gelen yeni emrin bildirilmesi ve gereklerinin konuşulması"
Genel Yazman o zaman İbrahim Necmi Dümen’dir. Katılan üyeler de şöyle: Besim Atalay, Hasan Reşit Tankut, Ahmet Cevat Emre, Refet Ülgen, Naim Onat.
Temmuzun 15'ine kadar Dolmabahçe Sarayı'nda bulunmak ve çalışmaya başlamak üzere, gereken kararların alınması, gerekli masrafların saptanması karara bağlanır. Karar defterine geçer.
26 eylül 1938'de Dil Bayramı'nın altıncı yılında, İbrahim Necmi Dilmen bir konuşma yapacaktı. Bu, radyodan da yayınlanacaktı. Ancak, radyodaki teknik bir aksaklık nedeniyle, konuşmanın radyodan yayımlanması gecikir. Dil Bayramı'nı yakından izleyen Atatürk, buna çok sinirlenir. Sonunda aksaklık giderilip konuşma yayımlanır. 26 eylül 1938 günü Atatürk'ün isteğiyle İstanbul Radyosu'nda şu haber yayımlanır:
"Atatürk, bugünkü Dil Bayramı münasebetiyle Türk Dil Kurumu Sekreteri İbrahim Necmi Dilmen’in verdiği konferansı radyoda dinlemişler, bu konferansı çok beğendiklerinin ve konferanscıyı tebrik ettiklerinin radyo ile ilanını emir buyurmuşlardır." (Türk Dili Belleten'i ekim 1938)
Hasan Reşit Tankut'un anılarında belirttiğine göre, Atatürk Dolmabahçe de hasta yatarken son komaya girmeden önce, Tankut’a:
DiI çalışmaları nasıl gidiyor? diye sorar.
Atatürk'ün son sözlerinin bu olduğu söylenir.
İnönü, Dil Kurultaylarının, Dil Bayramlarının sanıyorum pek azını kaçırmıştır. Her önemli toplantıda, en ön sırada yerini alırdı.
Ölümünden önce, son Dil Bayramına katılamadı. İstanbul’daydı. Ankara'ya gelir gelmez, 28 eylül 1973'te TDK'ya bir mektup göndererek, bayramı kutladı. Törene yetişmediği için, orada okunamayan, basında da yer almayan mektup, ilk kez bu “Ankara Notları”nda açıklanıyor. Şöyle diyor mektubunda İnönü:
"Sayın Ömer Asım Aksoy,
Türk Dil Kurumu Başkanvekili.
Dil Bayramı'nın 41‘nci yıldönümünü size ve kuruma yürekten takdirlerle kutlarım.
Atatürk'ün memlekete armağan ettiği kurumlar arasında Türk Dil Kurumu, yurdumuzun takdirine layık olan en başarılı müesseseler yanında seçkin bir yer tutar. Denilebilir ki geçen kırk bir yılda, özellikle büyük Atatürk’ten mahrum olduktan sonra, Türk Dil Kurumu büyük bir mücadele vermiş ve bu zafer olmuştur.
41. yılınızda aranızda bulunup bu minnet duygularımı söylemek isterdim. Ancak 26 eylül günü Ankara'ya gelmek için yolda idim. Bulunmam her suretle imkânsızdı.
Gelecek günler Dil Kurumu hizmetleri daha kolay olmayacaktır. Türk Dil Kurumu’nun büyük dil eserini izlerken her gün uyanık bulunmaya ve düzeltmeye, yeni bir hamle vermeye ihtiyaç vardır.
Bu günler içinde size takdirlerimizi söylemek için yanınızda bulunmaya çalışacağım. Elimde olmayan sebebi bilirsiniz.
41. yıldönümünüzü size ve kuruma yüce ve yeni başarılar dileğini tekrarlayarak saygıyla kutluyorum.
İsmet İnönü"
Dil Bayramı'nın 51. yılı, ona katkıda bulunanlara kutlu olsun...