Dikili Şenliği’nde...

Dikili Şenliği’nde anlatıldı fıkra; Arap ülkelerinden Irak'ta ya da Suriye'de, bir hacı, dört karısını önüne katmış, gidiyormuş. Bir başka Arap, buna çok içerlemiş. Yanına yaklaşmış:
Bu senin yaptığın, Müslümanlığa sığar mı? demiş.
Niye?
—Niyesi var mı? Müslümanlığın başından beri, kadınlar erkeklerin arkasından gider, sen tutmuş, kadınları öne almışsın! Bu olacak şey mi?
Arap Hacı karşılık vermiş:
Kardeşim, Müslümanlığın başlarında mayın var mıydı?
Fıkrayı bir halk sanatçımız, Sadun Aren'e anlatmış, Sadun Aren de
Gencay Şaylan’a, “Çınaraltı Kahvesi”ndeki "Kadın Üzerine" konulu söyleşi, oldukça renkli geçmişti. Onun hemen ardından "Ezgi Çay Bahçesinde, "Laiklik ve Demokrasi" konulu “panel" vardı. Gencay Şaylan, konuşmasına yukarıdaki fıkrayla başladı:
Renkli bir kadın söyleşisinden sonra, 'laiklik ve demokrasi' konusu, biraz kuru kaçabilir! dedi.
Hiç de kuru kaçmamıştı. Açık oturumlar, söyleşiler, imza günleri ilgiyle izlendi. Şenliğin ilk günü, konuklar onuruna verilen kokteylde, bir görevlinin sürekli olarak, oraya gelenleri videoya alması tatsızlık yaratmadı değil. Toplantı değil, bir kokteyldi. Çarşamba akşamı, bir çay bahçesinde birer yudum içilip, söyleşilirken, bir kişinin sürekli olarak, orada bulunanları videoya aldığı göze çarptı Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, neden herkesi böyle videoya aldığını sorduğunda şu yanıtı verdi görevli:
— 1990 yılının arşivini yapıyoruz! Onun için…
Osman özgüven, orayı terk etmesini, yoksa emniyetten görevli çağıracağını söyleyince, şu yanıtı aldı:
— Ben emniyettenim!
Ama, karşı çıkmalar üzerine, görevli kokteyldekileri videoya almaktan vazgeçti. Ondan sonraki her toplantıyı ise videoya aldı. 1990 yılına oldukça zengin bir "arşiv filmi" hazırlanmıştı. Kokteylde bulunanlar, oracıkta bir telgraf metni hazırlayarak. Başbakana, İçişleri Bakanı'na gönderdiler. Telgrafı imzalayanlar arasında şunlar da vardı:
Refik Durbaş, Hikmet Çetinkaya, Işıl Özgentürk, Mustafa Ekmekçi, Sadun Aren, Münire Arar, Oktay Akbal, Duygu Asena, Deniz Türkali, Ali Taygun, Rahmi Saltuk, Cemal Nalçacı, Rafet Erim, Mustafa Demir- kanlı, Ayla Akbal, Osman özgüven, Bekir Yıldız, Muzaffer İzgü, Yalçın Pekşen, Tayyar Eraslan, Şükran Ketenci, Reha İsvan, Ahmet İsvan, Sadık Gürbüz, Nevzat Helvacı, Tülay Cengiz, Metin Cengiz, Hasan Akalın, Mustafa Cömert, Akın Birdal. Serpin Selçuk, Bülent Tanık, Demet Araş, Aydan Erim..
Çekilen telgraf da şeyleydi:
"Dikili 2. Kültür ve Sanat Festivali”ne çağrılı olarak gelen bizler, demokrasinin Türkiye’de ne denli işlediğine gözlerimizle tanık olduk.
Sayın Özal’ın kutlama telgrafı gönderdiği festival etkinlikleri sırasında videolu sivil-resmi polislerin insanları rahatsız edici bir durumda görev yaptıklarına tanık olduk. İnsan hakları ve özgürlüklerini rencide eden bu uygulamanın demokrasiye inanan sivil toplumlarda asla görülmeyeceğine inanan bizler, durumu size iletiyor ve protesto ediyoruz. Saygılanmızla." (İmzalar)
Şenliği asıl, çarşamba öğleden sonra, Barış Derneği Başkanı Mahmut Dikerdem açacaktı. Dikerdem, sayrı olduğundan gelememiş, “mesaj" yollamıştı. Server Tanilli, Erdal İnönü, Turgut Özal kutlama mesajları yollayanlar arasındaydılar.
Dikili, 8.800 nüfuslu bir ilçe. Ancak, yaz aylarında, özellikle böyle şenlik düzenlenen haftalarda, oturanların sayısı 80 bini buluyor. Yıllardır ilk kez, 1984'te, SODep’li Osman Özgüven, burada belediye başkanlığı seçimini kazanmış. Açış konuşmasında, ilginç şeyler söyledi Osman özgüven; özetle şöyle dedi:
“Bugün çağdışı baskılara karşın, barış ve dostluk dolu günlerimizi hep birlikte başlatmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Festivaller, banş ve dostluğun simgesi olmalıdır. Halkımız son yıllarda bilinçli bir şekilde ve hızla kendi kültürümüzden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Biz, kültür ve sanat şenliklerimizle kendi ulusal kültürümüze sahip çıkılması gereğini vurgularken, halkımızın kendi yaşamını bu tür olayların içinde bulmasını, kendi sorunlarına, kendi yaşam kesiti içinde sahip çıkılmasının gereğini götürüyoruz.
İnsan unsurunu bir meta gibi görenlere, baldır bacak panayırlarını halkına festival olarak sunanlara gerçek bir kültür ve sanat olayıyla karşı çıkıyoruz. Demokrasiyi kurmak ve yaşatmak önce onun koşullarını yaratmakla mümkündür. Bu koşulların yaratılmasına bu türlü etkinliklerin yardımcı olacağından hiç kuşku yoktur. Bu koşulları yaratırken karşılaşacağımız engeller olacaktır. Ama, bu engeller de mutlak surette aşılacaktır... Zor günler yaşadığımız kuşkusuz, ama aşılamayacak hiçbir engel yoktur...’’
Grek sanatçı Theodorakis bu şenliğe katılacaktı. Ancak, oğlunun bir süre önce geçirdiği trafik kazası, bunu engelledi. Ali Sirmen, Theodorakis'le konuşmuştu. Theodorakis'i Midilli'den karşılama düşünülüyordu. Olmadı, İlhan Selçuk, Ali Sirmen, Uğur Mumcu, açılıştan sonraki günlerde geldiler. Kemal Anadol taa başlarda buradaydı...
İlk gün, Handan Şenköken’le, yazlık ayakkabı satan yerlere giderek, bana bir bez ayakkabı aradık; aldık da. Etkinlikler daha çok akşamüstleriydi. Sabahları denize giriyor, kumlara uzanıyorduk. Ayvalık’ın denizini biliyordum. Dikili de öyle. Halk deyişiyle, çıbartıyor insanı, yani ürpertiyor. Kumda, güneş altında çok kalmamam gerektiğini biliyordum. Ama, yine de yarım saatten çok kalmış olmalıyım ki, ellerim hafif hafif kabardı. Geçmiş yıllarda, bunun acısını çekmiştim. Kimsenin elini sıkamıyordum. İstanbul'da Cerrahpaşa'da Prof. Agop Kodoğyan, iyileştirdi. Ona, gecikmiş bir gönül borcunu burada yerine getirmek istiyorum. Agop Kodoğyan, şöyle bakmış:
— Çok güneşte kalmışsın! demişti, ilaçlar yazmıştı...
— İğne yazma! dedim.
— Biz senin yazılarına karışıyor muyuz? Bu da bizim işimiz!
Ellerim, bir haftada pamuk gibi olmuştu. Prof. Kodoğyan:
— Ellerime iyi bak, abi! diyordu. Dışarı çıkarken, oradaki kıza da para ödeme!
Dikili'de kumlara uzanmış, düşünüyorum. "Ekmekçimi!" diye bir ses duydum. Doğruldum:
— Efendim!
Hikmet Çetinkaya kahkahayı patlattı. Meğer, simitçi geçiyormuş: “gevrekçiii" diye bağırıyormuş. Ben "Ekmekçi" anlamışım!
"Kadınca" dergisinden Duygu Asena, takılıyor:
— Sen herkesi yazıyorsun, ben de seni yazacağım! diyor. "Ankara Notları" biçeminde yazacakmış. "Kumda, Ekmekçi'ye rastladım..." filan…
Dikili Belediyesi, bu yılki şenlikleri Cumhuriyet Kitap Kulübü'yle birlikte düzenledi. Halkın katılımına gelinceee, katılımın yoğalması, halkın şenliklere daha çok sahip çıkması için, yılların geçmesi gerekecek gibi geliyor bana...
Açık haberleşme:
Sayın Faruk Erem, Ahmet Kerse, Rahmi Kumaş, Suphi Karaman'a; bulunduğunuz yerden beni aramanızı rica ederim.