Demokrasi İçin Dayanışma Çağrısı...

“Demokrasi için Dayanışma Çağrısı" büyük ilgi topladı. Gazeteler çağrıyı "Yeni Dilekçe'' diye özetle verdiler. Aziz Nesin'in İstanbul'da yaptığı basın açıklamasından sonra, çağrı metni elden ele dolaştı, imzalandı. İstanbul’da "Dünya Sineması"nda yapılan "Nâzım Türkiye'ye" toplantısında, yüzlerce kişi "Demokrasi İçin Dayanışma Çağrısı”nı imzalamışlar. “Çağrı"nın tam metni şöyle:
"Biz, aşağıda imzaları bulunan yurttaşlar, yurdumuzu uygar dünya önünde küçültücü ve çağın gerisine düşürücü insanlık dışı işlemlerin uygulanması dolayısıyla, devletin sorumlu ve yetkili kişilerini uyarmayı kaçınılmaz bir yurttaşlık ve yurtseverlik görevi saymaktayız.
Öteden beri ülkemizde var olan işkence, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra kurumlaştırılmış ve bu yüz kızartıcı kurum günümüze dek de sistemli bir biçimde şiddeti arttırılarak sürdürülmüştür. İşkence ile yapılan sorgulamalara dayanılarak, suçsuz insanların yargılanmalarının ve mahkûm edilmelerinin örnekleri pek çoktur. Böyle mahkûmluklar adli hata değil, işkenceciler yüzünden işlenmiş birer adli cinayettir. Bugün işkence görenlerin fizik ve psikolojik tedavileri için Kopenhag'ta kurulmuş olan hastanede (rehabilitasyon merkezinde) tedavi görmekte olanların pek çoğu Türklerdir.
Başbakan Turgut Özal, Büyük Millet Meclisi kürsüsünden 'Her türlü işkencenin karşısındayız' derken ve kendi iktidarları döneminde işkence yapılmamış olduğunu söylerken, bu sözleri dinleyenler arasında gerek muhalefet partilerinden ve gerek kendi iktidar partisinden milletvekilleri bile seçimlerden önce işkence görmüş olduklarını bildirmektedirler. Bugün Türkiye'de ayrıcalıklıların konuttan dışında nerdeyse her evden bir yurttaş işkenceden geçirilmiştir.
İşkencenin basına yansıyan yeni kurbanları TKP ve TİP Genel Sekreterleri Haydar Kutlu ile Nihat Sargın olmuştur. Bunlara yapılan işkence herkesin ve gazetecilerin önünde, gözleri bağlanarak polis arabalarına bindirilmeleriyle başlamıştır. Berikisi de ağır işkence altında sorgulandıklarını basına ve kamuya duyurmuşlar ve avukatları da yapılan işkence nedeniyle gerekli yerlere başvurmuşlardır.
İşkence, salt Haydar Kutlu ve Nihat Sargın’a yapılmış olduğu için değil, hangi dünya görüşünden olursak olalım bir yurttaş olarak hepimizi ilgilendirmektedir.
Kendi istekleriyle yurtlarına dönmüş iki insana yapıldığı anlaşılan işkencenin ana amacının, Türk halkına siyasal özgürlükleri ve örgütlenmeyi yasaklayıcı TCK 140-141-142 ve 163. maddelerinin kaldırılması isteklerini sindirme çabasından kaynaklandığı apaçık ortadadır.
Bütün bu nedenlerle biz, aşağıda imzalan bulunan yurttaşlar;
J. Ülkemizde insanlık dışı bütün uygulamalara en küçük bir kuşku bırakılmadan son verilmesini,
2. Anayasa ve bütün yasalardaki (TCK 140-141-142-163 maddeleri gibi) anti demokratik, insan haklarını ve özgürlüklerini kısıtlayıcı maddelerin kaldırılmasını,
3 İnsan haklarına aykırılığın son örneği, sözü edilen TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu ve TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın’a yapılan işkence olgusunun inandırıcı biçimde üstüne gidilmesini, işkencecilerin işkence edilmeden bulunarak yargılanmalarını istiyoruz.
Bu konularda ortak çaba göstermek ve tam demokratik Türkiye'yi yaratmak için sosyo-politik bütün kurum ve kuruluşları ve demokrat bütün yurttaşlarımızı dayanışmaya çağırıyoruz."
Metni imzalayanlar arasında, 163. maddenin konmasına karşı çıkanlar, "çekince" koyarak imzalayanlar oldu. Halit Çelenk, Rasih Nuri İleri bunlar arasındaydı. Cem Eroğul da, "163 hariç” dedi. Cem Eroğul, "Demokratik nitelikteki bütün toplumsal akımlara siyasal örgütlenme hakkı verilmesi... biçiminde olsa, daha iyi olurdu" dedi.
Bu metni hazırlayanlar, bunun herhangi bir kişiye ya da kuruluşa mal edilmemesini, toplumun malı olmasını amaçlamışlardı. Çağrı ayrıca herhangi bir makama verilmeyecek, bu nedenle ilkinde olduğu gibi bir "dilekçe" değil. İmzalar, şubat sonunda bitince, yine kamuoyuna açıklanacak. Birçok demokratik kitle örgütü ile sendika, baro "Bu metni biz de imzalatabiliriz" diyerek aldı, imzaların hayli yüksek sayıda olacağı sanılıyor, imzalayanlar arasında şunlar da var:
Aziz Nesin, Demirtaş Ceyhun, Mine Urgan, Necla Fertan, M. Ali Aybar, Doğu Perinçek, Zülfü Livaneli, Vedat Türkali, Lütfü Akad, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Bilgesu Erenus, Cahit Külebi, Türkan Şoray, Tank Akan, Ertem Göreç, Süreyya Duru, Metin Şekercioğlu, Nevzat Helvacı, Talip Apaydın, Suphi Karaman, Sami Küçük, Kâmil Karavelioğlu. Muzaffer Ilhan Erdost, Prof. Yakup Kepenek, Prof. Hüsnü Göksel, Mustafa Ekmekçi, Atilla Coşkun, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Haluk Gerger, Aziz Çalışlar, Hale Soygazi, Barış Pirhasan, Deniz Türkali, Remzi İnanç, Melih Cevdet Anday, Osman Şahin, Merih Sezen, Rahmi Saltık, Emil Galip Sandalcı, Prof. Aydın Aybay, Vecdi Sayar, Prof. Gencay Gürsoy, Refik Durbaş, Melih  şık, Yaman Okay, Şaban Yıldız, Erdal Atabek, Murat Belge, Kerim Korcan. Ergun Bala, Şükran Ketenci, Erbil Tuşalp. Taha Paha, Fethi Naci, Ferit Edgü, savunman Haldun İleri, M. Kemal Aydın, Taner Aydın, Zeki Pamuk, Gencay Şayian, Ahmet Abakay, Nezahat Gündoğmuş, Erşan Şansal...
"Demokrasi İçin Dayanışma Çağrısı”nı imzalamak isteyenler, bunları demokratik kitle örgütlerine, barolara, sendikalara ya da kimi gazete yazarlarına bildirirlerse sonunda açıklamayı yapacak olan Aziz Nesin’e ulaştırılabilir bu imzalar...