Dede, oğul, torun...

Tevfik Gerçeker, 28 Ocak 1982 de Ankara'da öldü. Gerçek bir aydın, can bir dosttu. Danıştay Daire Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi üyeliği, Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı. Türk Dil Kurumu üyesiydi.
Türk Dil Kurumu'nda düzenlenen söyleşileri hiç kaçırmazdı sanıyorum. Zaman zaman, telefon eder, bayramını kutlamak isterdim:
Telefonla kutlayıp kaçmak olmaz, eve bekliyorum... derdi. Bir türlü gidemez, bağışlamasını isterdim...
Oğlu, Mustafa Kamil Gerçeker’e, 1974 yılının Haziran ayında, şu notu yazmış:
"Hayat hareket ister, tembellik ise tasfiyeye açar. Ben şöhret için değil, verilen görev için çalışırdım. Yaşamaktan gaye vatana hizmet, o olmadıkça her emek boşunadır..."
Mustafa Kamil Gerçeker, gazetecidir. Yeni oluşturulan Tanıtma Müsteşarlığı’nda görevli.
Mustafa Kamil Gerçeker dedesi Mustafa Fehmi Gerçeker’in anılarını ‘Karacabey ’den Ankara'ya” adlı bir yapıtta toplayıp, yayımladı. Kitabın arkasında ederi yok. Demek, satış için çıkarılmamış. Bir belge olsun diye, yayımlanmış. Kitabın kapağında, 23 Nisan 1920 günü, Büyük Millet Meclisi'nin açılış fotoğrafı var. Mustafa Fehmi Gerçeker, dua ediyor. Mustafa Kemal ile arkadaşları Kalpaklı, onlar da ellerini açmışlar; Mustafa Fehmi Gerçeker’in duasını dinliyorlar. Mustafa Fehmi Gerçeker, Sarıklı. O, Bursa milletvekili olarak Ankara'ya gelip, Mustafa Kemal’e katılıyor. Toplantılar, 23 Nisan 1920'den önce başlıyor Ankara’da gerçekte. Örneğin, Şeyhülislam Dürrizade'nin Mustafa Kemal ile arkadaşlarını, Anadolu eylemini suçlayan fetvasına karşı fetva, bu toplantılarda kararlaştırılıyor. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi imzasıyla yayımlanıyor. Anadolu müftüleri de, bu fetvayı imzalıyorlar, benimsediklerini gösteriyorlar.
Nisan 1920 günlü notunda, Mustafa Fehmi Bey, şunları yazıyor: (Bazı sözcüklerin Türkçelerini ben yazdım)
“Teşkilatı Milliye aleyhinde İstanbul’da işdar olunan (çıkarılan), fetvaları ihtiva eden) (içeren) gazeteler Bursa’ya gelmiş, telası mucip olmuş, mukabil (karşı) fetvalar tanzimine (düzenlenmesine) memur olduk.”
Nisan 1920 günlü notu: "Fetva-yi şerife tanzim olundu. Ankara’da bulunan bilumum müftü efendiler ile ulema tarafından da, Ankara müftüsü tarafından sadır olan bu fetvaların ziri (altı) tasdik olunmak takarrür etti.”
Nisan 1920 günlü not: "21 ulema tarafından imza edilen bu fetvalar bilumum (bütün) vilayet (iller) ve elviyeye (mutasarrıflıklara) telgrafla bildirildi. Oralardaki müftüler tarafından da vaz'ı imza olunarak (imza edilerek) bütün aktar-ı ıslama (islam dünyasına) neşr edilmesi müzakere olundu, (görüşüldü)"
11 Nisan 1920 günlü not: “...Mustafa Kemal Paşa’nın tensibi ile (uygun görmesiyle) bazı mesail-i muhimmeyi (önemli sorunları) müzakere için içtima ediyoruz. Ekseriyet mevcut oluncaya kadar, böyle hususi içtimalarımız devam edecek. Ahiren (en son) icra kılınan intibahatta (seçimlerde) millet meclisine intihap olunanlardan Ankara'ya ilk vurut eden (gelen) teziz."
Mustafa Fehmi Gerçeker, ilk hükümette, Şer'iye Vekilliği'ne (bakanlığına) seçilir. Mareşal Fevzi Çakmakta cepheye gidişi sıralarında da başbakanlığa bakar.
1950 yılına dek milletvekili olarak hizmet görür. Babasının anılarını düzenleyen oğul Tevfik Gerçeker, önsözünü şu tümceyle bitiriyor:
"...Dileğimiz, demokratik düzenin, dikenli ve arızalı yollardan sıyrılan temel kuruluşuna uygun bir yola girmesi, ve kuruluşta emekleri olanların her zaman saygı ile anılmasıdır."
(Ankara, 1981)
Yapıtta, Mustafa Fehmi Gerçeker'in anıları yanında şiirleri., söyleşileri var. Şiirler, ağdalı bir dille yazılmış olduğundan, sonuna bir de sözlük eklenmiş.
Aydın din adamları, Mustafa Kemale, Cumhuriyete yardımcı oldular. Kurtuluş Savaşı'na katkıda bulundular. Bu çabaları unutmamak gerek...
Halkımız, gerçekte hiç de bağnaz değildir. Hoşgörülüdür. Buna karşın, yer yer bazı yerlerde. Ramazan günlerinde lokantaların kapatıldığını, oruç tutmayanların da bir çeşit zorunlu orucu tutulduklarını görürüz. Bazıları, olağanüstü dönem koşullarının getirdiklerinden çekinmeseler, kim bilir neler de yaparlar? Gazetelerin ramazanda ekler vermeleri, radyo- televizyonun izlenceleri sömürü , sınırına varmamalı, derim... duyguları ticaret konusu yapmaya, rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok.