Davaya Polemik Karışmamalı

ANKARA — Duruşma Yargıcı, Binbaşı Vural Özenirler, iddianameyi okuması için Yargıç Albay Nurettin Soyer’e söz verdiği sırada, tutuklu sanıklar sırasından orta boylu tombalakça bir sanık Yargıçtan söz istedi. Mikrofona geldi, geçmiş duruşmalardan birinde bazı sanıkların konuşan bir sanığı alkışladıklarını söyledi «bu davranışlara katılmıyorum» dedi. Duruşma Yargıcı Vural Özenirler sanığa:

— Burada protestonun yeri yoktur. Şu anda mahkemenin yapacağı bir şey de yoktur. Yerinize oturun... Karşılığını verdi. Basın locasından orta boylu, tombalakça görünen ve bazı sanıkların davranışlarını onaylamadığını söyleyen sanık, evli, dört çocuklu 56 yaşında Muhittin Yüksel'di. Emekli işçiydi. İddianameye göre 149/3'ten yargılanıyordu. Altı yıla değin hapis cezasına çarptırılması isteniyordu. Muhittin Yüksel, tutuklanmadan önce Kırıkkale'nin Yenimahalle sokağında oturmaktaydı. Sanık, yerine oturdu.

Böyle bir disiplin havası içinde, Savcı Nurettin Soyer, ağır ağır 945 sayfalık iddianameyi okumaya başladı..

Beş günlük raporu sona eren Alpaslan Türkeş, dünkü duruşmaya getirilmiş, ön sırada yerini almıştı. Ellerini dizlerinin üstüne kavuşturmuştu. Solunda Agah Oktay Güner oturuyordu. Türkeş, yorgun görünüyordu. Benzi uçuktu. Koyu renk bir elbise giymişti. Vişne çürüğüne yakın renkte bir kravat takmıştı. Kravatında beyaz benekler vardı. Çokluk, önüne bakıyordu. Dalgın gibiydi.

Duruşma Yargıcı Binbaşı Vural Özenirler:

— Oturumu açıyorum.. dedi.

Yargıçların bir altındaki kürsüde, stenograflar çalışıyorlardı. Üç kişiydiler. Sırayla not alıyorlardı.

Duruşma başlar başlamaz, sanık avukatlarından Şerafettin Yılmaz söz istedi. Geçen duruşmada, karara bağlanacağı belirtilen «müdahil» lerle ilgili olarak konuşuyordu. Şerafettin Yılmaz, davanın 141, 146, 149, 168 gibi maddelerden açıldığını söyledi. Oysa, müdahil olarak davaya katılacak olanlar, yakınları öldürüldüğü için haklarının haleldar olduğunu ileri sürüyorlardı. Onların haklarını haleldar eden kimdi?

Avukat, konuşmasını sürdürdü:

— Tarihin en büyük davası olan bu davaya polemikler karışmamalıdır. Tarihi bir dava olduğu için, müdahil avukatların katılmasına gerek olmadığına ilişkin layihamızı sunuyoruz, diye bitirdi. Yargıç dilekçeyi aldı. Tam bu sırada, sanık avukatlarının önünde oturanlardan Gıyasettin Karaca söz aldı. «Sayın Başkan, Sayın Üyeleri saygıyla selamlıyorum» dedi. Uzun bir konuşma yaptı:

«Avukatlığın görevi, sadece müvekkilini savunmak değildir. Bu dava sanıkları çok, kamuoyunun dikkatle izlediği bir davadır.» biçiminde konuşmasını sürdürdü. O da aynı konuya değindi. Kemal Türkler'in öldürülmesi olayı TCK'nun 448 ya da 450'nci maddelerine girerdi. Kemal Türkler'in öldürülmesinden dolayı, sanıklar hakkında bu maddelerden bir dava açılmış değil. Gıyasettin Karaca, «hal böyle olduğuna göre» diyerek konuya girdi. Ve müdahillerle, müdahil avukatlarının alınmasına karşı olduklarını bildirdi.

Bu sırada, müdahil avukatlar arasında bulunan Emin Değer, salona girip sanık avukatları arasında bir köşeye ilişti. Emin Değer, öldürülen Adana eski Emniyet Müdürü Cevad Yurdakul'un eşi Ülker Yurdakul'un avukatıydı. Aynı zamanda sanıklardan Ömer Tanlak'ın avukatıydı. Sanık avukatları buna da itirazda bulunmuşlardı. Geçen duruşmalardan birinde, CHP'nin kayyımları da, davaya «müdahil avukat» göndereceklerini mahkemeye ilk duruşmada bir dilekçeyle bildirmişlerdi.

Aradan sonra duruşma yeniden başladı. Yargıçlar Kurulu CHP'nin «müdahil» olarak davaya katılmasını reddediyordu. Buna karşılık, öldürülenlerin yakınları, örneğin Kemal Türkler'in eşi Sabahat Türkler ile çocuklarının ve avukatlarının davaya «müdahil» olarak katılmalarına karar veriyordu. Ülker Yurdakul ile avukatı da davaya «müdahil» olarak katılacaktı. Yargıç, gördükleri zarar nedeniyle davaya müdahil olarak katılacakların ve avukatlarının adlarını tek tek okudu. Müdahil avukatlarından üçü gelmişti. Bunlar, Emin Değer, Nusret Senem, Mustafa Çiçekti.

Duruşma Yargıcının yumuşak olmakla birlikte, kesin tutumu, dikkati çekiyordu. Bir yandan sanık avukatlarının uzun konuşmalarını, «Önce ne için söz istediğinizi bildirin» diyerek, konuya getirirken, «Müdahil» avukata da «buyurun efendim o zaman, oturun» demesi, dikkatleri topladı. Öğleden önce salonda sessizlik egemendi..

Yargıç konuşmasını sürdürüyordu:

— Aleni duruşmaya devam olundu. Şimdi, iddianame almamış olanlara iddianameleri verilecek.

Sanık sıralarının büyük bölümünü «ülkücü» sanıklar oluşturuyordu. Bu gençlerin hiç bir şeyden haberleri yok gibi, dalgın gözlerle geriye bakıp dinleyiciler arasında yakınlarını araştırıyorlardı. Dinleyiciler arasında da gecekondu bölgelerinden gelmiş şalvarlı köylü kadınlar, yaşlı erkekler vardı.