Danışma Meclisi’nde Kulisler...

Karadenizli, arabaya atlamış, son hızla sürüp gidiyormuş. Trafik polisleri çevirip durdurmuşlar:

— Ver bakalım, demişler, ehliyetini..

— Ne ehliyeti isteysinuz? diye karşılık vermiş, verdunuz da mı isteysunuz?

Beysan Kuş adında bir genç, hem çalışıyor, hem ODTÜ’ye gidiyordu. Arkadaşları ona. Kuş Beysan derler, öyle çağırırlardı. Bir gün arkadaşlarına şöyle dedi:

— ODTÜ’yü bir bitireyim, bu Kuş soyadını değiştireceğim!

— Neden okulu bitirince?

— Eeee, okulu bitirince nasıl olsa, bir önemli göreve geleceğim. Televizyonda açık oturuma çıkınca, açık oturumu yöneten söz verirken ne diyecek:

— Buyurun Bay Kuş, diyecek. Onun için okulu bitirince değiştirmek istiyorum, soyadımı..

Beysan Bey’in fıkrasından alınacak ders: Olaylar olduktan sonra değil, olmadan önlemlerinin alınması gerekir. Ödün verilmemesi gerekir. Örneğin. Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun son sözleri, çok kimsenin sinirlerini bozdu. Oysa, yıllar önce ödünler verilmese, ne o bunları söyleyebilir, ne de kafalar kızardı? Eski bir diplomatımızla konuşuyorduk. Şöyle dedi:

— Ege'deki hak ve sorumluluklarımızdan en ufak bir ödün veremeyeceğimiz gibi, Amerika'nın, hele 12 Adanın silahlandırılmış olması olayı ortada dururken, yalnız Yunanistan'a Ege ile ilgili dolaylı, dolaysız bir taahhüt, hatta bir vaitte bulunmasını da kabul etmeyeceğimiz kesin bir dille bildirilmelidir. Atatürk, «Haklarımız emrinde her türlü fedakârlığa hazır olduğumuza dünya tam bir kanaat getirilmelidir» der. Ege. Anadolu’nun güvencesidir. Ege'deki haklarımız Misak-ı Milli haklarımız önemindedir. Bunlardan ödün sözkonusu olamaz..

 

★★★

 

Perşembe sabahı erkenden büroya gelip. «Ankara Notları»nın çatısını çatmaya hazırlanıyordum. Anıt-Kabir törenlerini izleyecek olan Işık Kansu geldi büroya ilk olarak..

— Abi, dedi, bu ayakkabılarla Anıt-Kabir'e gidebilirim değil mi?

— Nesi var? Kara, boyanmış da. Güldü:

— Babamın ayakkabıları! dedi. Ekledi:

— Elbiseler de babamın! — Kravat?

— Kravat da...

Işık Kansu, Cumhuriyet Bayramı sabahı, Anıt-Kabre Mustafa Kemal'e, Ceyhun Atuf Kansu'yu da götürmüş mü oluyordu? Duygulanıverdim...

Çarşamba günü öğleden sonra, Hindistan Elçiliğinde çay vardı. Bir gün önce Hintlilerin bayramıymış. Bir gün sonra bizim, ortasını bulup çarşamba günü bir çay düzenlemeyi kararlaştırmışlar. Hint yemekleri sundular. Ekşili bir nohut yemeği vardı. Hintliler, nohuta çana diyorlar. Ama nohut, bildiğimiz nohut! Türk-Hint Dostluk Derneği düzenlemiş toplantıyı. Güzeldi.. Güneydoğu’da özellikle Gaziantep’te şöyle bir söz söylenirmiş:

— Dostluk, yemekten olmaz; Dostlukta yemek de yenir!

Gaziantep'li Abdülkadir Uras'ın anası söylermiş. Şöyle:

— Yemekle dost olan, haftalarca küskün gezer!

 

★★★

 

Danışma Meclisinin seçimleri kadar, kulisleri ilginçti. İlk turda 51 oy alan Irmak, ikinci turda 67 oy'a nasıl çıktı? Kimler verdi. İlk turda Namık Yolga 50 oy almıştı. İkinci turda Yolga 34'e düştü. Mustafa Aysan ilk turda aldığı 57’yi korudu. Demek, Yolga’nın 16 oyu Irmak'a gitmişti. Irmak'ın oyları da 51+16=67 ediyordu. Hesap kolaydı. Ama, kimlerdi bu oylan verenler? Kulislerde bu da günün konusu oldu. Bunlar, «Mülkiyeliler» ile «Eski Bürokratlar»dı.

Danışma Meclisinin yapısını şöyle gözucuyla yakalayanlardan biri şöyle dedi:

— Bir kez bir eski deyimle «İlmiye sınıfı» var. «Öğretim üyeleri» yani. Bunlar aralarında bir grup gibiydiler. Ama, pek kulis bilmiyorlar! Danışma Meclisinde «Gençler grubu» birbirleriyle çabuk kaynaşacak durumdalar. Katip seçimlerinde bunu gördük...

Eski askerler, eski bürokratlar var. Birinci turdan sonra, birçokları, Sadi Irmak’ın değil. Mustafa Aysan’ın kazanacağını sanıyorlardı, olmadı. Mustafa Aysan, gençti, pek bilinmiyordu. Sadi Irmak öteden beri tanınıyordu. Devlet deneyimi vardı. Tuttuğunu bırakanlardan değildi. Çok kimse, 1974’lerde güvenoyu alamamasına karşın, kaç ay Başbakanlık yaptığını anımsıyordu.. Asker kökenlilerin sayısı 30 kadardı. Eski askerlerle, gençler grubu ikinci turda Aysan’a oy verdiler. Uğraşdaşları da verdi. İlk turda da öyle oldu. Oy değişmedi..

Emekli Orgeneral Eşref Akıncı salı günü Meclise geldiğinde adaylığını koymaya kararlıydı. Bunu Akıncı’ya da sordum:

— Havayı gördüm, vazgeçtim! dedi.. Arkadaşlarıyla Mustafa Aysan’ı desteklemeyi yeğlemişti sonunda..

Danışma Meclisi Başkan Vekilliklerine yapılan seçimleri kazanan Vefik Kitapçıgil ile Fenni İslimyeli de olumlu karşılandılar.