Danışma Meclisi’nde...

Akşam üstü, mutfakta kendime bir çay yapıp, karşıya çalışma odasına geçiyordum. Apartmanın Kapısından Orhan Aldıkaçtı’yla, Şener Akyol girdiler. Ellerinde çantalar vardı. Danışma Meclisinden geliyorlardı. Çay fincanı elimde:
— Buyrun, dedim, bir çay içelim!
Orhan Aldıkaçtı, kekeliyordu:
— Çok tete teşekkür ederiz, çok işimiz var, çalışacağız!
— Çalışırsınız yine, ben de çalışıyorum. Bir çay içmekten bir şey çıkmaz!
Şener Akyol, çaya gelmekten yana gibiydi. Bir ara sordu:
— Karşıdaki daire de mi sizin?
Orhan Aldıkaçtı:
— Onundur! dedi. Ekmekçi kompradordur, iki dairede birden oturur!
— Benim değil, dedim, kira. Oturduğumuz daire küçük olduğu için sığamıyoruz. Biz de salon büyüklüğündeki karşıyı kiraladık, çalışma odası yaptık...
— Senin değil mi? dedi, şaştı Aldıkaçtı. Nasıl olur?
Aldıkaçtı, Doğan Kasaroğlu’nun evinde oturuyordu; dairelerimiz kooperatif ortağı daireler olduğuna göre, eşit olması gerekir diye düşünüyordu. Anlattım:
— 1960’lı yıllarda, kooperatife üyeliğe girdiğim zaman benden imzalı bir kâğıt aldılar: “Kur’ada, küçük daireye razıyım” diye. Bu sitede beş küçük daire var, benimki de onlardan... Anlayacağınız sahibi olmam gereken dairede, kirada oturmaktayım! Komprador değilim yani...
Aldıkaçtı:
— Bu, insan haklarına aykırı! dedi. Şener Akyol:
— Ahlâka da aykırı! diye üsteledi. Aldıkaçtı’ya:
— Bir şey yapamaz mıyız? gibisinden baktı, içimden:
— Anlaşılan Anayasaya benim için de madde koyacaklar! diye güldüm, örneğin: “Dairesi küçük olanlara, dairesinin karşısındaki küçük odalar da verilir” gibisine!
Cuma günü Danışma Meclisi toplantısını izliyordum. Aldıkaçtı, Fahrettin Kerim Gökay gibi kısa boylu olduğundan, önündeki mikrofonu oldukça aşağıya eğerek konuşuyordu. Eleştirilerden hayli yıpranmıştı. Birkaç sözcük söyleyip yerine oturdu. Sırada tepeden büyük bir nokta gibi görünüyordu başı...
Bir ara, Aldıkaçtı yeniden söz aldı; Anayasada değiştirilecek Türkçe sözcüklerin yerine, üyelerin sözcük önermelerini istedi. Oturdu. Yine nokta!
Gazeteciler, konuşmaları not ediyorlardı. Sabırlıydılar.
Bazı konuşmaları dinleyenlerin, dişleri ağızlarına dökülürdü.
Demokrasiyi, insan haklarım içlerine sindirememiş olanlar, gelecek kuşaklara nasıl bir Anayasa bırakacaklardı?
Tarhan Erdem’in “Anayasalar ve Seçim Kanunları: 1876 — 1982” adlı yapıtını su gibi okurken, gözüme çarpmıştı. 10 ocak 1945’te, 1924 Anayasasının dili Türkçeleştirilmişti. Öylesine duru bir Türkçe ki, örneğin “Yürütme Görevi” başlıklı birkaç maddeyi aktarmak isterim:
Madde 31 — Türkiye Cumhurbaşkanı, Büyük Millet Meclisi kamutayı tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi, yeni Cumhurbaşkanının seçimine kadar sürer. Yeniden seçilmek olur.
Madde 32 — Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Bu sıfatla törenli oturumlarda meclise ve gerekli gördükçe Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder ve Cumhurbaşkanı kaldıkça meclis tartışma ve görüşmelerine katılamaz ve oy veremez.
1945 Anayasası, demokratlar işbaşına gelir gelmez, değiştirilir, 1924’ün ağdalı diline çevrilir. Onun maddelerini de aktarayım:
Madde 31 — Türkiye Reisicumhuru, Büyük Millet Meclisi Heyeti Umumiyesi tarafından ve kendi azası meyanından bir intihap devresi için intihabolunur, vazifei riyaset yeni Reisicumhurun intihabına kadar devam eder. Tekrar intihabolunmak caizdir.
Madde 32 — Reisicumhur devletin reisidir. Bu sıfatla merasimi mahsusada meclise ve lüzum gördükçe icra vekilleri heyetine riyaset eder. Reisicumhur, Riyaseticumhur makamında bulundukça meclis münakaşat ve müzakeratına iştirak edemez ve rey veremez.
Şener Akyol’un sararmış bir yüzü var. O da Orhan Bey'in yanında oturmakta.
— Feyyaz Gölcüklü hangisi?
— Gözlüklü olanı!
Dinleyici locasında iki kişi var. Arkalarda görevli polis, ayakta.
Üyelerin çoğu toplantıda yok gibi. Gece toplantıları, birleşimleri aksatmış olmalı. Kalp hastalarının sık sık başvurdukları Siyami Ersek de hastalanıp İstanbul’a gitti.
Bu çalışmayla, Anayasa taslağının zamanında yetiştirilmesi olanağı yok, deniyordu. Bir üye:
— Belki bir haftalık süre daha isteyeceğiz, dedi. O zaman Konsey'in çalışma süresi kısalacak.