Çölleşen Türkiye'de, Basın Sınma Kaldı!

Çevreci, eğitimci dostum Ahmet Aşıcı, Hayrettin Karaca’nın başkanı olduğu TEMA’nın (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı), "Türkiye Giderek Çöl Oluyor" adlı bir broşüründeki uydudan alınma bir dünya fotoğrafında beliren “çöl kuşağı” oluşumunu herkesin görmesini istiyor. Aşıcı şöyle diyor:
“Dostum Ekmekçi, bu foto harita, geçmişteki 5500 yıllık bir süreçte örgütlenen metafizik tinsel kavramın, doğa üzerindeki doğa dostu antik kutsal fizik koruma kavramlarını kaldırıp onların yerine kendisi geçerek, doğayı çölleştirdiğini gösteren bir görsel kanıttır.
Bilindiği gibi, Dicle ve Fırat ırmakları, kaleleri çeviren su hendekleri gibi, eski Mezopotamya'yı binlerce yıl dış saldırılardan korumuşlardır. Böylece Harran, bu iki ırmağın suladığı Üst Mezopotamya 'da kurulmuş ilk yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Üniversite ve su kanalı ağı kurmuştur
Bu antik kentin elbette orta mahallesinde yerleşen tecimer (tüccar) ve seçkinleri, dış mahallelerde oturan çiftçilere ve hayvancılara kız vermediklerinden ve onlardan kız almadıklarından, iç evlenmelerle zamanla ırksallaşmışlardı.
‘İsrailoğulları’ adını alan bu 'Orta Mahalleli'nin soyut çatı altı kültürü de zamanla doğadan kopmuş, soyutlaşmıştı. Göksel Tanrı ve Göksel Din biçiminde örgütlenen fizikötesi kavram, bu soyut kültürün bir ürünüydü. Fizik doğanın sorunlarını fizikötesiyle çözmek olanaksız olduğundan, gökten yönetilmeye başlanan yeryüzü parçaları bu yüzden çölleşmişlerdir. Bağnaz özlü bu Semitik (Yahudi) soyut tinsel kurumlar Mezopotamya uygarlıklarını kuran, Orta Asya kökenli 'Sümer Zinciri’ni Samileştirip yok etmiştir. Yahudiliğin daha sonraki birinci türevi Hıristiyanlık, Roma uygarlığını yıkmıştır. Ünlü İngiliz tarihçi Edward Gibbon da (1737-1793) bu kanıdadır. Hıristiyanlık Roma toprakları üzerinden uzanarak, Batı'yı da ortaçağ karanlıklarına (395... 1453) soktu. Aynı dinin ikinci türevi İslam bağnazlığı da Arap, Anadolu ve Osmanlı gibi tüm Ortadoğu uygarlıklarını ikinci kez çökertti. Yahudilik İbrani, Hıristiyanlık Latin, İslam Arap dilini öldürdü.
Haritadaki, Orta Asya, Ortadoğu, Arap ülkeleri, Anadolu, Kuzey Afrika ile Büyük Sahra'yı içine alan bu ‘çöl kuşağı’nın tüm ülkeleri İslamdır. Hiçbiri domuz yemez; keçi besler, doğasını kemirtir, çölleştirir. Yoksuldur, açtır...
Domuzu, göksel Yahudi dini yasaklamıştır. Yahudi ve İslam ülkeleri, yasaklanan domuzun sofradaki yerini alan keçilerce kemirilip çölleştirilmişlerdir.
Bilindiği gibi Harranlı put yani Tanrı imalatçısı İbrahim, Mısır’da Firavun'a, güzel karısı Sara'yı, 'kızkardeşim’ diye tanıtıp verince, (AnaBritannica, Cilt 11, s. 445-446), ödül olarak çok miktarda erkek kuzu almıştır. Harran'a getirdiği bu koçları, 18 kat fazla et veren domuz karşısında satamayan İbrahim, İsrailoğulları'nın verdiği soyut göksel tanrı siparişi içine, oğlu İsmail’i kesme güdüsü (motifi) altında 'koç'u sokarak, domuzu yasaklamıştır. Koçun rakibi domuzu sofradan kaldıran İbrahim, bu tecimi sürdürerek büyük paralar kazanmıştır. Ancak koçlardan çok fazla üreyen keçiler yeşil örtüyü kemirmişlerdir. Oysa domuz eti beyazdır, sağlığa yararlıdır. Batı'da domuz eti, en sağlıklı, en lezzetli ettir.
Bu haritadaki ‘İslam Çöl Kuşaöı'nın meydana gelmesi, ilerlemesiyle, bugün ozon tabakasının erimesi, Avrupa 'da da büyük yıkıma neden olan çokyıllık ve tekyıllık bitki, canlı ve insan sayrılıkları, 'yağmur ormanları’nın yok olması, karalardan başka denizlerde de ekosistemlerin bozulması, NASA'nın 1985 yılındaki saptamasına göre Türkiye’nin 55 yıl içinde tamamen çölleşmesi ki, dünyada en hızlı erozyon Türkiye'dedir, sellerin, fırtınaların, kuraklığın çoğalması, ayrıca karbondioksitin sera etkisinin de eklenmesiyle buzulların eriyerek 25 yıl içinde, Mısır, Bangladeş deltalarıyla, Maldiv adalarını, Türkiye ile birlikte birçok kıyıları, yazlıkları deniz sularının basması, kıyılardaki tatlı suların azalması nedeniyle alttan deniz suyunun yürüyerek kuyuları tuzlaması, kıyı şeridindeki bitkileri öldürmesi, birim zamanda ormanda emilen 120 kg. yağmur suyuna karşılık çıplak yerde ancak 1 kg. su emilmesi dolayısıyla tüm yeraltı ve yerüstü sularının kuruması ve de sellerle rüzgârların çıplak yerlerden çözüp sürükledikten topraklardan dolayı barajların 20 yılda dolması gibi doğal belalarla çok yakın bir bağlantısı vardır. Unutmamalı ki Türkiye'den her yıl Kocaeli ve Bursa İl arazilerinin tamamını 10 cm. örtecek kadar toprak denize akmakta, çukurlara dolmakta, ayrıca 50 trilyon liralık yapay gübreden fazla besin maddesi erozyonla sürüklenmektedir. Meralarımızın yüzde 60’ı bitmiştir. Türkiye, 1971 'den bu yana 8 kat çoraklaşmıştır. İç göçler artmıştır. Halkımız etsiz kalmıştır, yakında ekmeksiz kalacaktır. Öbür dünyadaki cennet için, bu dünyayı cehenneme çevirmeye insanın hakkı var mı? Sevap bunun neresinde? Domuz ekosistemin temelidir.
Senin gibi, ben de çok üzülüyorum Sevgili Ekmekçi. Aydınlar, yurtseverler, niye susuyor? Ben utanıyorum."
***
Yurt sorunları karşısında basın ne ile uğraşıyor, dikkat ediyor musunuz? Günlerdir süren ANAP-RP görüşmelerinden doğru dürüst bir haber okuyabildiniz mi? Dedikoduyla zaman öldürüyor basınımız. Bu da yalnız onun suçu değil; politikacılar kararsız, korkak. Herkes birbirinin ağzına bakıyor. Nasıl da şanssız bir ülkede yaşıyoruz. Kanımca basın sınıfta kaldı!
Yıllardır, bir başına yazıp çizdiğim domuz konusuna bir değinen var mı?
Politikacıların oruç ayı boyunca verdikleri iftar yemeklerini eleştiren çıkmadı. Oruç ayı bitti; din sömürüsünden kurtulduk mu?
Bugün Şeker Bayramı. Tüm okurlara kutlu olsun!