Çağdaş Gazetecilerin Gecesinde...

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin eski Başkanı Yılmaz Ateş’i meclis kulisinde, Nadir Nadi'ye tanıştırdığımda. Nadir Nadi:
— Gerçek gazeteciler sizde, ama neden sesiniz çıkmıyor? Kendinizi duyuramıyorsunuz... demişti.
Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Gazeteciler de öyle. Dünyanın sorunlarını çözmeye çalışırlar da, kendi sorunlarıyla ilgilenemezler bile. Bu, uğraşın özünden gelir gerçekte. Toplumdaki sorunlarla hamur olmuş kişi, kendini düşünecek zamanı nereden bulacak?
Çeşitli basın dernekleri var. Çağdaş Gazeteciler Derneği de onlardan biri. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin üyesiyken, bu derneğin de üyesi oldum. Bu dernek tutulsun, gelişsin istedim. TRT’de son yapılan kıyımlar, üye sayısını iyiden iyiye azalttı. Düşünün, yıllarca basın kartı taşıyan bir gazeteci, filan yerde büro memurluğuna veriliyor; basın kartı elinden alınıyor, sonunda Selçuk Altan gibi, beyin kanaması geçirip hastanelerde yatıyor.
Cuma akşamı, Çağdaş Gazeteciler’in Dedeman Salonu’nda gecesi vardı. Gerçekten olgun bir toplantıydı. Gece, yılın gazetecilerine ödüllerini verme amacıyla düzenlenmişti. Dernek yönetimi, Abdi İpekçi ödülünü, İlhami Soysal’a vermişti. Törene İlhami Soysal’ın eşi Bahriye Soysal geldi. Başkan Mahmut Tali Öngörenden ödülü o aldı. Abdı İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, şu mesajı göndermişti:
“Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin eşim Abdi İpekçi’nin anısına İlhamı Soysal’a ve karanlık cinayetin ardındaki gerçeklerin açığa çıkarılmasına ilişkin yaklaşımı ona duyulan saygının ve sevginin içtenliğini kanıtlamakladır. Abdi İpekçi adı bugün bir gazetecilik anlayışının simgesi oluyorsa, tüm gazetecilerin, ülke için özveri çerçevesinde çağdaş basın dünyasında yerlerini almalarını diliyorum…”
Ümit Kaftancıoğlu ödülünü alan Doç. Dr. Server Tanilli, Strasbourg’dan yolladığı mektupta özetle şöyle diyordu:
“Saygıdeğer arkadaşlarım,
Basın ve düşün yaşamımızda apayrı bir yeri olan Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin son olarak ödüllendirdiği kişiler anısında ben de bulunuyorum. Ümit Kaftancıoğlu adına konan ödül de, “Düşünce özgürlüğüne yaptığım katkı” gerekçesiyle bana verildi.
Bu onuru, bugün burada sizlerle paylaşmak isterim.
Ama içimin sızlamadığını da nasıl söyleyebilirim?
Bu ödül, bende hiç dinmeyecek bir acıyı depreştirdi. Sizin için de öyle olmuş olmalı.
Ümit Kaftancıoğlu, hepimizin bildiği gibi, roman ve hikâyemizin coğrafyasını genişletmiş, özellikle doğduğu ve yaşadığı yurt köşesinden bize ilginç gözlemler ve renkler getirmiş, sayılı ve saygın bir yazarımızdı. Daima iyinin, doğrunun ve güzelin arkasında koşan bu kalemi, edebiyatımızın bu yiğit ve yağız delikanlısını, bir sabah faşizmin kiralık katilleri, gözlerimizin önünde öldürdüler.
Ve kaçtılar.
Bugün hâlâ kaçıyorlar.
Bu acıyı, başka nice acılarımızla beraber, o gün bugün unutmuş değiliz.
Unutmayacağız da..
“Düşünce özgürlüğüne yaptığım katkı”ya gelince.. Katkı nitelemesi, yaptıklarımı doğrusu abartmış oluyor; işin gerçeği ise şudur:
İnsanların içeriden ve dışarıdan sömürülmeden, insanca yaşayacakları bağımsız, özgür ve demokratik bir Türkiye yaratmak savaşımı veren, binlerce özgürlük savaşçısının arasında bir savaş eriyim ben de.
O savaşçılardan bir adım ileride değilim; onlardan geride kalmamış olduğumu da bilirsem bu onur yeter bana!..”
Server Tanilli’nin ödülünü, arkadaşı Prof. Nuri Karacan’a, konuklar arasında bulunan Abu Firas verdi. Mahmut Dikerdem’in de mesajı okundu törende.
Sunuculuğu yapan Jülide Gülizar, Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Başkan: Mahmut Tali Öngören Ödül töreninde aksaklık olmadı denebilir. Ahmet Abakay, Varlık Özmenek bir aksaklık olmaması için çok çalıştılar. Jülide Gülizar:
— Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde, “Uluslar büyük oğullarıyla soluk alır” der, Server Tanilli, ulusumuzun bir büyük oğludur...” dedi.
Anadolu basınında ödül alanlardan, hemen tümü kar kış demeyip gelmişlerdi. Cumhur Kılıçoğlu Siirt'ten, Raşit Kısacık Malatya’dan bu gece için gelmişlerdi. Bir arkadaş da Trakya'dan Şarköy’den gelmişti.
Yazgülü Aldoğan, Doğudan gelen bir arkadaşa, gazetesinin baskısını, yani trajını sormuş. O, şöyle karşılık vermiş:
— Ne baskısı? Duvara, cama bir tane asıyoruz. Herkes oradan okuyor. Asmadığımız zaman da, “bugün gazete niye çıkmadı?” diyorlar...
Doğu’nun gerçeği bu.
Ertuğrul Günay’ın eşine, piyangodan leblebi çıkmış, bir paket. Onu eşine götürecekmiş.. Erol Saraçoğlu, piyangodan çıkan şampanyayı patlattı, içtik! Süleyman Genç, Ferhat Aslantaş, Nevzat Helvacı, Mustafa Gazalcı, bir kösede yakın masadaydılar. Seyyal Taner şarkılar söylüyor. Sovyet, Irak, Bulgar Basın Ataşeleri bir ayrı masada. Cumhuriyet'çiler iki masayı doldurmuş... Türk idareciler Derneği Başkanı Aydemir Ceylan ile eşi Cumhuriyetçilerin masasında..
Gecede, yeni çıkacak gazeteyi “Güneş”i konuşuyor çok kimse. İsmail Cem, radyo reklamında çıkmaya başladı. Daha çalışmadan ayrıldığı da söylenmekteydi. Ama, doğru değilmiş. İsmail Cem Güneş’teymiş. Refik Erduran, Güneş’e geçti. Cüneyt Arcayürek Güneş’te. Bu da bizim kulislerimiz...
Önemli olan gazetelerimizin basına düşen görevi yerme getirmeleri. Bunu nasıl gerçekleştirdiklerini göreceğiz. Her yeni çıkacak gazete, yeni bir dal gibidir. Kurumamasını, gelişip gövdeleşmesini dilerim.
Ödül alan gazeteciler uzun uzun alkışlanıyor.
Gecede, “Arayış”cılar, bir masadaydılar. Arayış Yazıişleri Müdürü Mehmet Erdöl:
— Gelecek hafta, bir yaşını dolduruyor Arayış, dedi.. Sevindim. Arayış'a, nice uzun yıllar diledim...