Bosnalı Sürgünün Anlattıkları: (8)Çengiçler, Çankırı'dan Gitmişler...

Boşnak sürgün Muhammed Çengiç'le konuşmamızın sonuna yaklaşıyorduk. Sorularımla onu oldukça yormuş­tum. Deniz Emrullah çevirmen, soruları, yanıtları çeviri­yor. Muhammed Çengiç'in eşi Canana Çengiç çay geti­riyor:

Bu da Boşnak böreği diyor. Kızartma değil, fırında...

Muhammed Çengiç'e sordum:

• İzzetbegoviç’in bir kitabı varmış, Atatürk'le ilgili bazı sözleri varmış...

Ben o kitabı okumadım. Fakat, “Niye Latin alfabesi? Türkiye'ye Arap harflerini alabilirdi" gibi şeyler varmış. Ki­tap İstanbul’da var, sağlayabilirim. O kitap yüzünden, İzzetbegoviç içeriye atılmıştı.

Neden?

Kitabın adı bile “İslam Deklarasyonu" idi.

Kaç yılında yazdı bunu?

1983 yılında girdi, demek ki, birkaç yıl önce oldu.

Sizden de söz ediyorlar mı zaman zaman?

Geçenlerde, Haciç 'in imam mı komutan mı olduğu tar­tışmaları sırasında, Refah Partili Şevket Kazan, benden söz etmiş. "Bulgarlar geldiğinde onu iyi karşılamışlar, be­ni onun gibi karşılamamışlar.” İşte, güya beni onlar gez­dirmiş filan. Oysa, Mecliste konuşmamı Sayın Hüsamet­tin Cindoruk sağladı. O dönemde, en gerçekçi olarak Bosna’nın durumunu rahmetli Adnan Kahveci görmüştü. Siyasal açıdan en çok yardım etmek isteyenlerden biriydi Kahveci. (Deniz Emrullah anlattı: “Biz pazartesi görüşecektik, Muhammed Bey, evine kahvaltıya çağırmıştı, cuma akşamı da trafik kazasında öldü., "dedi.)

İmam-komutan Haciç'le ilgili ne biliyorsunuz?

Ben kendisini şahsen tanırım. Gerçekten imam! Fakat, savaşın başladığı ilk günlerde orduya katıldı, Tuzla yakın­larında. İki oğlu var, kendisiyle birlikte orduda savaşıyor­lar. Son zamanlarda daha çok lojistikte çalışıyor. Birkaç kez kendisini Zagrep ’te, Türkiye 'de gördüm.

Onun daha çok Refah’ın yardımlarını aldığı söyleniyor.

Zaten bir tek Refah Partisi’yle çalışıyor. Bosna'ya ilk yardım götüren Refah Partisidir, kendisi götürüyordu, ön­ce, şimdi Başbakan olan Sladziç ‘in kardeşi Refah Partisi'yle çalışmaya başladı. Kendisi İstanbul'da Bosna-Hersek'in başkonsolosuydu. Onun gelişiyle, beni biraz çekti­ler. Çünkü ben. Başbakan Yardımcısı görevindeyken Tür­kiye'ye geldim, Türk hükümetinin yetkilileriyle bir tek ben ilişki kurabilirim demiştim. O zaman en çok Erdal İnö­nü’yle görüştüm birkaç kez.

Erdal Bey nasıl bir izlenim bıraktı?

O dönem Türkiye, Bosna sorununa fazla girmedi. Şim­di de böyle. Düşünüyorum; onlar zannediyorlardı ki, “Biz­den isteneni verelim, bu yeterlidir." Çünkü ben Türk hükü­metinden ne istediysem, Türk hükümeti bana sağladı, ver­di. Ben şöyle düşünüyorum: Bosna-Hersek'le siyasal açı­dan bir bağ yok. Bosna 'dan da bir istek gelmediği için, her­halde sırf maddi yardım yapıyorlar, örneğin, savaş başla­madan önce ben altı bakanla birlikte Türkiye'ye geldim. Tüm bakanlar, Türk meslektaşlarıyla yaptıktan görüşme­lerden son derece mutlu ayrıldılar. Başarılı geçmişti toplantıları. Bizim heyetimizde hem Sırp, hem Hırvat, hem Müslüman bakan vardı. Bakanların üçü Müslüman, ikisi Sırp, biri Hırvat'tı. Bu, savaşın başlamasından birkaç gün önceydi. Mart başlarındaydı. Nisanda savaş başladı. Bosna-Hersek 'e döndüğümüzde, tüm bakanlar çok mutlu ayrılmışlardı Türkiye’den. Çünkü, ne istedilerse Türk hükü­meti kabul etti. Ancak savaş başladığı için gerçekleştirile­medi. Müslüman bakanlardan Beksiç şöyle dedi: “Türkler bizi ya çok seviyorlar, ya da bizim yok olacağımızı sez­diler, tüm isteklerimizi yerine getiriyorlar!" (Kahkahalar)

Tam hangi tarihteydi?

Türkiye'ye 18Mart’ta geldik, 13 gün kaldık. Savaş da 4 Nisan 1992‘de başladı.

Bursa'ya gitmiştim, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin kuruluş yılına. Bursalı aydınlarla konuşurken söylediler, Bursa'da bir yakınınız varmış Leyla İlova...

Evet doğrudur, Onun babası Çengiçlerdendi. Bos­na'daki soyadları Çengiç'ti. Buraya gelince İlova soyadı­nı aldılar.

Muhammed Çengiç'in anlattıklarını Deniz Emrullah şöy­le çeviriyor:

Ellerinde bir ferman var, en eski fermanlar­dan biri, padişah fermanı. Türkiye'den Bosna'ya gittikle­rinde verilmiş ferman. Ailede 40 paşa var Çengiçlerden. Bosna'daki Müslümanlar Osmanlı'ya karşı savaşıyorlarmış. Son Çengiç ise Osmanlıların yanında savaşmış. Çengiçler'in Bosna'da 20'nin üzerinde kulesi varmış. Çengiç, 'cenk yapan, savaşçı' demek. Çengiçler Çankırı'dan git­mişler Bosna'ya. Çankırılı anlamına 'Çengırlı' demişler, sonradan Çengiç adını almışlar. Çengiçler'in soyu Akkoyunlulardan geliyormuş. Yavuz Sultan Selim, kızlarından birini Akkoyunlulara verir, 1550 yılında da onları Bosna'ya gönderir.

Sordum:

Türkiye'de ne kadar Boşnak var?

Şu anda en çok Boşnak İstanbul'da. Trakya bölgesin­de, Burhaniye, İzmir, Adapazarı (en çok orada, Adapazarı'nın yansından çoğu Boşnak...)

Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bence sürekli olarak Bosna ile ilgili biraz fazlaca yazıl­malı. Sadece savaş dolayısıyla değil. Parlamentoda Bos­na ile ilgili kurul oluşturuldu ya, beni çağırırlarsa konuşu­rum. Şu anda Türkiye’de Bosna konusunu en iyi bilen ki­şilerden biriyim. Çünkü SDA Partisi’nin kurucusuyum. Bu­raya Türkiye'ye gelmeden önce, tüm olayların, tüm top­lantıların içindeydim...