Bosnalı Sürgünün Anlattıkları: (7)Türkiye, Politik Yardım Yapmadı...

Bosnalı sürgün Muhammed Çengiç. Bosna'nın so­runları ile ilgili olarak gerçekten karamsardır. Bir yandan da sayrıdır, acıları var. Izzetbegoviç'in tek adam duru­munda görünmesi. Muhammed Çengiç’i kara kara dü­şündürüyor. Şöyle diyor:

Şimdi, Bosna 'da Alia Izzetbegoviç siz hiçbir şey çö­zümlenemez bir durum var. Geçenlerde TV’de, Bos­na 'ya gönderilen yardımlarla ilgili bir program seyrettim. Herkes, Izzetbegoviç’in eline veriyorduk, Izetbegoviç'e gönderdik’ diyor madem ki, Bosna'da bir hükümet var, bu konu ile ilgilenen bir birim de olmalı. Örneğin, şimdi Izzetbegoviç'in eşi de yardım topluyor; bu yardımlar ne­reye gidiyor? Kim denetliyor? Izzetbegoviç'in eşi, onun eşidir, politikacı değildir. Kabile değiliz biz, bir ulusuz. Hü­kümetin değişik birimleri, her çeşit oluşumları, örgütle­ri var, düzenleme gerekli. Türkiye'de hiçbir partide, Izzetbegoviç 'in eşini böyle şeylerin içine çekmemelidir.

Yani?

Yani, kullanıyorlar. Mitinglerde konuşturuyorlar, onu sadece politikacılar yapar. Cumhurbaşkanı 'nın eşi yap­mamalı!

Peki, Bosna sorunu nasıl çözümlenebilir?

Şimdi sorun, “Bosna sorunu nasıl çözülebilir?” Izzetbegoviç, “Dünyanın en büyük sorunu, Bosna sorununu çözmektir” diyor. Demek ki, Izzetbegoviç, sorunu nasıl çözümleyeceğini bilmiyor. Birleşmiş Milletler ‘in, Avrupa Konseyi'nin, değişik Avrupa ve dünya organizasyonla- rının önerdikleri her öneriyi kabul etti, Sırplar ise hiçbir zaman kabul etmediler. Her görüşmeden sonra Sırplar, bir ödün daha alıyorlar. Bir dolu barış görüşmesi yapıl­dı. Her görüşmeden sonra, Boşnaklar bir şey yitiriyorlar. Bu yüzden, Türkiye'ye ilk geldiğimde, gıda, maddi yardımların dışında, siyasal açıdan yardım istedim. Politik yardım istedim Türk hükümetinden. Çok genç ve çok de­neyimsiz politikacılardık. Türkiye ’nin siyasal açıdan yar­dım etmesini istiyordum, bu gerekiyordu. (İçimden, "İs­met Paşa olmalıydı, size en iyi yardımı yapardı" diye ge­çirdim.)

Nasıl siyasal yardım?

Örneğin, önerileri biz kabul ediyoruz, Sırplar kabul etmiyor. Bize, Türk yetkililerin yol göstermesini istedik. Yani, biz çok deneyimsizdik, bilmiyorduk. Bizim kabul et­tiğimiz plan için bir garanti vermeleri gerekirdi, bunun gerçekleştirileceğine ilişkin. Türkiye 'den öneriler istedik. Bize kim yardım edebilirdi bu konuda? Kim garanti ve­rebilir bize? Yardımların gerçekleşeceği üstüne ya da "Planı kabul edelim ya da etmeyelim’ diye öneriler...

-Anladım!

Sence bu, ilaç, gıda yardımından daha önemli bir yar­dım olacaktı, örneğin Sırbistan'a, Rusya ile Yunanistan sürekli öğütler veriyor, “Şöyle yapın, böyle yapın” diye. Sırpların bir durumu vardı, Yunanlılar hemen toplantı yaptılar Atina'da. Sırplar, bu temas gruplarından olum­suz bir şeyler çıkacağını sezdiklerinde, hemen Ruslar devreye giriyor. Bizi böyle güçlü destekleyecek hiç kim­semiz yoktu. Rusya’nın Sırpları desteklediği gibi, ben Türkiye ’nin yanımızda olmasını istiyordum. Düşünüyor­dum. Bu gerekliydi. Çünkü çok sayıda Boşnak Türki­ye 'de yaşıyor, aramızda sadece din bağı yok, aile bağlarımız, kan bağlarımız var. Deneyim açısından Türk dip­lomasisi bence yüksek düzeydedir. Bunu Türkiye mi is­temedi, Bosna mı istemedi, nedenini bilmiyorum. Ama, siyasal destek gelmedi, düşünce desteği gelmedi.

Türkiye, Rusya. Avusturya’dan oluşan bir üçlünün Bosna'yı korumasına alması gerektiğini söylemiştiniz. Sonra “Yalnız başına Avusturya da olabilir” dediniz. Ona ilişkin geliştirdiğiniz yeni düşünceniz var mı?

Avusturyalılar, 1878’de Bosna'ya gelince, kendi si­yaset sistemlerini bizim hükümete getirdiler. Avustur­ya'nın yaşam biçimi orada neyse, bize de aynı biçimde aktardılar. Herkese aynı, milliyetçi ayrılıklar yoktu onların döneminde. Bugün de böyle bir şeyin gelmesi gereki­yor. Üç ulusa da aynı hak, tek yasa, tek kararla Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar aynı olacak. Avusturya'yı düşünü­yorum, çünkü demokrasisi yüksek bir düzeyde. Türki­ye’yi de, Türkiye laik bir ülke olduğu için isterdim. Ruslarsız bir şey yapılamayacağını bildiğim için, ben bu yüz­den Rusların da devreye girmesini istedim. Üç ulus bir arada yaşamadan savaşın sonu gelmez. Kesinlikle bir­likte yaşamalar gerekiyor.

Bir şey daha: Bizim konuşmalarımızla ilgili yankılar geldi mi? Özellikle Bosna’dan...

Yok, Boşnaklar pek Türkçe bilmiyorlar. Türklerle faz­la ilişkim olmadığı için...

Evet, başka ne diyeceksiniz çözüm için?

Belki de Bosna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) girmesi iyi olur. Avrupa Birliği yasalarının, kurallarının, neyse, Bos­na ’da da uygulanması gerekir. Belki de bu, iyi bir düşün­ce olabilir. Bosna sorununun çözümü için. Bence, o yol­la da bu sorunlar çözülebilir.

Türk basınından, gazetecilerden sizi arayanlar oluyor mu?

Yok, çünkü yeni taşındım buraya, telefonumu kimse bilmiyor!