Bomba Gibi Kartlar!

Bundan dört yıl önceydi; Şişli İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’nun, 1973 girişli öğrencileri, okulu bitirdiklerinin onuncu yılında bir araya gelmek istediler. 1987’de, Strasbourg'da olan öğretim üyelerinden Prof. Server Tanilli’yi de aralarında görmek istediler, çağırdılar. Tanilli, gelemedi elbet. Onlara bir mektup göndererek teşekkür etti. İşte, o geceyi düzenleyenlerden bir okur, bana Tanilli'nin bu mektubunu yollamış yayımlamam için. Özetle şöyle diyor okur;
“Sayın Ekmekçi,
Tanilli'ye olan sevgi, saygınızı biliyorum. O, bizim için 1975-1978 dönemlerindeki öğrencileri için 'en önemli’ isimdir. Çok sevgili ve saygıdeğer bir kişilik, bilim adamıdır. Ondan çok şey öğrendik...
Uygarlık Tarihi dersleri, Tanilli ile en çok istenen, ayakta izlenen, yüzlerce kişilik bir konferansa dönüşürdü. Ben hiçbir okulda, hiçbir yerde, her dersinden sonra ayakta dakikalarca alkışlanan bir hoca ve ders görmedim; siz gördünüz mü, duydunuz mu?
İşte, öyle derslerden birinde, 1978 ilkyaz günlerinden birinde, faşizm üzerine ödev vererek bitirdiği dersinden sonra, arabasıyla çıkıp gitti Osmanbey'deki İTİA Şişli SBF binasından ve Kadıköy'de faşist katillerin kurşunlarına hedef oldu...
Vurulmasaydı, en başarılı ödevi yayımlatacaktı bir yerde... Fakülte Genel Sekreteri Ziya Bey’in odasında, çıkmadan önce çay içip konuşmuştuk baş başa. Bir masal gibi her şey...
Tanilli'yi (biz, 1973 girişliler), on yıl sonraki buluşmamıza çağırmıştık İstanbul’daki; gelemedi, ama sıcak mektubuyla aramızda oldu. O mektubu çoğaltmış ve toplantıya gelen 50 arkadaşa da birer anı olarak dağıtmıştık. Hiçbir yerde yayımlanmayan bu mektuptan da sütununuzda söz edip alıntı yaparsanız, bir eksiklik giderilmiş olacak.
Prof, Tanilli'nin öğrencilerine yolladığı mektup da şöyleydi:
"Sevgili arkadaşlarım,
Zarif davetiyenizi aldım; pek duygulandım. Bugünkü bu güzel toplantınızda aranızda bulunmayı gerçekten çok isterdim. Ancak biliyorsunuz, içeriden dışarıya olduğu gibi, dışarıdan içeriye de yollar tutulmuş durumda. Bu engelleri aşıp sizlerle beraber olamadığım için üzgünüm.
Şişli İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’nda, 1972-1973 ders yılında başlayan ve 1978 nisanında kesintiye uğrayan hocalığım, hiçbir zaman unutmadığım ve unutamayacağım zengin ve anlamlı anılarla doludur. O yıllar, ülkemizde, aydınlıktan yana olan güçlerin karanlık güçlere karşı büyük mücadele verdiği yıllardı. Ben de o mücadelede, karınca-kararınca bir şeyler yapmaya çalıştım; daha doğrusu, görevimi yerine getirdim. Faturayı -bir bakıma- pek pahalıya da ödemiş olsam, yaptıklarımdan hiç de pişmanlık duyuyor değilim. Yolların açıldığı ilk fırsatta gelip, eyleme kaldığım yerden başlamak, başta gelen arzularım arasındadır; yukarıda, "1978 nisanında kesintiye uğrayan" derken bunu kastettim.
Gerçekten, derslerim ‘kesinti’ye uğramıştır.
O kadar!
Sizlere hatırlatmaya hiç de gerek yok: Ülkemiz; iktisadi, siyasi ve dinsel gericiliğin ayyuka çıktığı acı bir dönemi yaşıyor. Yüzeysel olarak bakıldığında, insanı umutsuzluğa düşürecek çok şey vardır tabloda. Ancak 1960’tardan başlayarak toplumumuzun üzerinden ilericiliğin ve devrimciliğin öyle rüzgârları esmiştir ki onların serptiği tohumları bütünüyle yok etmek olanaksızdır. Ülkemizi kaplayan karanlık ömürsüzdür. Diyeceğim, yurdumuzda aydınlığın bayrakları yeniden dalgalanacaktır. O günlerin fazla uzaklarda olmadığını da belirtmek isterim. O günlere hazırlanınız; aklın ışığıyla, bilim, edebiyat ve sanatla gitgide donanarak, sökecek şafaktan bekleyiniz.
Bir 'uzun yürüyüş' içindeyiz; büyük yarınlara inancınızı hiçbir zaman yitirmeyiniz!
Sözlerime -inanınız- istemeden son verirken şu anda aranızda bulunan -ve çoğu da dostum olan- hocalarınıza ve sizlere, bu güzel günde içten dileklerimi, selam ve sevgilerimi yolluyorum." * * *
Bugün Ankara'da ‘Tanilli Günü' var; Tanilli’nin altmışıncı yaş günü. Gerçekte, Tanilli'nin doğum günü 18 mart. 18 mart pazartesi günü Strasbourg'da 'Tanilli Dostları', bir araya geldiler. Almanya’dan Nebahat Pohlreich, Mehmet Karaca, Strasbourg’dan İrene Melıkof, Tanilli'nin yakın arkadaşlarından Kemal, Türkiyeli gençler, bir araya geldiler 'Mustafa'nın Lokantası’nda. Adı, 'Mustafa'nın Lokantası', ama Fransızlar işletiyor.
Bugün de Ankara’da ‘Tanilli Dostları' bir araya gelecekler.
Tanilli, kitap imzalayacaklarına, Strasbourg'dan kartlar göndermişti. Bu kartların da ilginç bir serüveni var: Salı günü, büroya gittiğimde benim adım yazılı kocaman bir paket gördüm. Göze konmuştu, ama oradakilerin hiçbiri, bu paketin ne olduğunu, nereden geldiğini bilmiyordu. Oldukça da ağır.
Elimde paket, dolaşıyorum. Bürodaki güvenlik görevlisi:
Açmayın! dedi. İsterseniz ben, ‘bomba ekibi’ne haber vereyim, gelip baksınlar. Gerçekten telefon etti, iki kişi geldi; pakete baktılar.
Neyse, çok titiz bir biçimde, Bilal Uçar'ın çakısıyla paketin üstü açıldı. İçinden Tanilli’nin okurlarına, dostlarına imzalayıp yolladığı fotoğraflar, kartlar çıktı! Paketteki bomba değil, sevgi kartlarıydı...