Geçen yıl mart ayında, askerlik görevini yapmak için ülkesine gelen genç matematik profesörü Ali Nesin'in serüvenini baştan sona izledim. Kısa dönem dört aylık askerliğini yapmak için gittiği Isparta'da başına gelmedik kalmadı Ali Nesin'in. Amerika'da, ünlü Berkeley Üniversitesi'nde matematik profesörlüğü yaparken, gelip askerliğini bitirip dönmek istemişti. Dört aylık askerlik ne ki? Göz açıp kapayıncaya dek geçer, değil mi? öyle olmadı. Ali Nesin, Isparta'da tutuklandı. Ermeni asıllı Savan Nişanyan'la birlikte askeri cezaevine kondu. İkisinin de orduyu isyana kışkırttıkları, üstlerini, komutanlarını küçük düşürücü sözler söyledikleri ileri sürülüyordu. Ali Nesin'i bir kez, Çatalca'da Aziz Nesin’in vakfında görmüştüm. Duruşmaları sırasında onu daha çok görecek, daha yakından tanıyacaktım...
Isparta’daki askeri mahkemeye, elleri kelepçeli getiriliyordu Ali ile Sevan. Saçları kökten tıraşlıydı. Ali Nesin'in savunmanı Veli Devecioğlu ile birlikte gidiyorduk Ankara’dan. Ya da orada buluşuyorduk. Veli Devecioğlu, bu dava nedeniyle yazın hiç dinlenmemişti. Emin Değer de savunmanlardandı. Ayavar Cankara, Sevan Bedros Nişanyan'ın savunmanıydı.
Isparta’daki son duruşmada, savunmanlar yargıçları reddettiler. Yargıçlar Kurulu çekildi. Askeri Yargıtay da dosyayı Konya Yurtiçi Bölge Askeri Mahkemesi’ne gönderdi. Bu kez davaları, duruşmaları Konya’da izledim. Konya Askeri Mahkemesi, ilk duruşmada, sanıkların salıverilmelerini kararlaştırdı…
Konya Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme, Ali Nesin’i, “isyan kışkırtıcılığı'' yapmaktan beş ay hapis cezasına çarptırdı. Ali Nesin, “üstleri küçük düşürme'' suçundan aklanmıştı. Savan Nişanyan ise, altı ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılıyordu.
Savunmanlar, kararı temyiz ettiler. Yargıtay dilekçesi, Halit Çelenk, Emin Değer, Veli Devecioğlu'nca hazırlandı. Verildi. Üç savunman, Ali Nesin için verdikleri Yargıtay dilekçelerinde, “ihbarın siyasal nedenlerle yapıldığını, davanın her yönüyle bir tertip ürünü olduğunu, hükmün dört tanığın anlatımları üzerine bina edildiğini, bu tanıkların hem kendi aralarında hem de çeşitli aşamalardaki ifadeleri arasında önemli çelişkiler bulunduğunu, dört tanıktan ikisinin hukuki anlamda tanık olmayıp muhbir ve kavganın tarafları oldukları, olayın çıkışı hakkındaki mahkemenin görüşünün kabulüne itibar edilemeyeceğini, suça konu edilen sözlerin müvekkilleri tarafından hiç söylenmemiş olmakla beraber, söylendiği gibi kabul edilse bile isyan kışkırtıcılığı suçuna vücut vermeyeceği, mahkemenin tarafsız bir yargılama ve değerlendirme yapmadığını” belirterek, mahkeme kararının bozulmasını istediler.
Askeri Yargıtay Başsavcısı Yargıç Alb. Hakkı Erkan, Yargıtay Birinci Dairesi'ne verdiği başsavcılık bildirisinde, sanıklara yüklenen “isyan kışkırtıcılığı” suçunun oluşmadığını, bunun oluşabilmesi için birden fazla asker kişileri hep birlikte amire veya üste itaatsizliğe veya mukavemete (direnmeye) ya da fiilen taarruza sevk ve tahrik etmek gerektiğini belirtti.
Başsavcı ayrıca, tanıkların ifadelerinin çelişkili olduğunu bildirdi. İki sanığın da “isyan kışkırtıcılığı”ndan aklanmalarını, ancak Sevan Bedros Nişanyan'ın toplanma yerinde, tabur ve bölük komutanlarını kastederek söylediği sözlerle onları küçük düşürdüğünü, bu nedenle küçük düşürme suçundan dolayı, o konuda askeri mahkeme kararının onanmasını istedi.
Askeri Yargıtay Birinci Dairesi, 1. Daire Başkanı Yargıç Alb. Akdemir Akmut’un düzenlediği rapor doğrultusunda, başsavcının bildirisini yerinde görmeyerek, sanıkların cezalarının onanmasını kararlaştırdı. Askeri Yargıtay Başsavcısı Yargıç Alb. Hakkı Erkan, Birinci Daire'nin verdiği bu karara itiraz etti. Dosya Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'na geldi Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, raportör Yargıç Alb. Ergun Argon'un hazırladığı raporu inceleyerek tartıştı. Ergun Argon da, 1. Daire kararının bozulmasını istiyordu Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, üyelerden Yargıç Alb. Akdemir Mutlu, Yargıç Alb. Hulusi Özbakan ve Yargıç Alb. Besim Doğuşlu'nun karşı oyları ile, oy çokluğuyla daire kararının bozulmasını kararlaştırdı Kararın bozulması yönünde oy kullanan yargıçlar şöyle:
Yargıç Tuğgeneral İsmet Onur (Başkan), Yargıç Alb. Abdullah Küçükyılmaz, Yargıç Alb. Yaşar Çiftçioğlu, Yargıç Alb. Güner Bozkurt, Yargıç Alb. Feridun Balatlıoğlu, Yargıç Alb. Ergun Argon, Yargıç Alb. A. Vahat Özaslan, Yargıç Alb. Yalçın Acargün, Yargıç Alb. Önder Ayhan.
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararında, “… Dosyadaki tüm şifahi delillerin birlikte değerlendirilmesi halinde, anlatımlar arasında yeknesaklık bulunmamakta, tanık beyanları arasında büyük çelişkiler izlenmektedir” denildi, özetle şu örnekler verildi:
“Olayın başından sonuna kadar koğuşta olduğu anlaşılan ve tanık Oğuzhan Sungur ile aynı ranzayı paylaşan Yakup Erdoğan, sanık S. Bedros Nişanyan ile Oğuzhan Sungur”un sabah koğuşta tartışırlarken sanık Sevan Bedros Nişanyan'ın Siz benim cesaretimi kıskanıyorsunuz, ortaya çıkıp karşı gelmiyorsunuz' şeklinde suçlamalar getirdiğini söylemektedir. Anlatım gerçekten ilginç ve manalıdır. Olayı çok yakından izleyen bu tanık, münakaşa edenlerden bahsederken sanık Hüseyin Ali Nesin'den söz etmemiş, üstelik iddiaya konu olan 'Eğitime çıkmayın, eğitime çıkan korkaktır' şeklinde bir sözden de bahsetmemiştir.
Tanık Rahmi Koca, birlik komutanına verdiği ifadede olay sabahı yapılan tartışma sırasında sanık Sevan Bedros Nişanyan'ın 'Arazi olun’ deyimiyle tabir edilen eğitimden kaçmayı kastederek, ‘Siz benim cesaretimi kıskanıyorsunuz' şeklinde sözler sarfettiğini ifade ettiği halde, Askeri Savcılıktaki anlatımında, bu kez genel olarak her iki sanığın da ‘Eğitime çıkmayın, yemin yapılıncaya kadar eğitime çıkılmazsa kimseye bir şey diyemez, ceza veremezler' şeklinde konuştuklarını söylemiş, mahkemede tespit edilen tanıklığında ise, ilk ifadesini tekrarlamış. Disiplin Mahkemesi'nde de bu kez sanık Hüseyin Ali Nesin'i gündeme getirerek, sanığın ‘olaydan sonraki içtimaya da topluca gidilmediği takdirde, içtimanın yapılamayacağını’ söylediğini bildirmiştir...
Yukarıda açıklandığı gibi mahkemenin ve dairenin hükme dayanak aldığı kamu tanıklarının olayın başlama ve sonuçlanmasına, yer ve zamanına, söylenen sözlerin içeriğine dair anlatımları arasında ittifak bulunmamakta, aksine belirgin çelişkiler bulunmaktadır...”
Dört aylık kısa dönem bir askerlik sırasında, bir yıl önce başlayan olay, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun kararı ile son buluyor. Ali Nesin, bir yıl önce geldiği Amerika'daki profesörlük görevine “Askerlikle ilişiği kalmamıştır” yazısını, mahkemeleri nedeniyle alamadığı için, dönemiyor. Sevan Nişanyan, İstanbul'da büyük bir şirkette bilgisayar uzmanı olarak çalışıyor.
İki aydın asker arkadaşın bir yıllık serüvenleriydi bu...
12 Nisan 1987, Cumhuriyet