Ankara'da. Milli Piyango'nun "Talih Kuşu Sanat Galerisi”nde, Havzalı Avni Uğur’un sergisine gittik, birkaç arkadaş. Yahya Kanbolat, Yaşar Çallı, yolda karşılaştığımız Macaristan Kültür Müsteşarı Andrea İlyes ile eşi Emma İlyes de bize katıldılar. Avni Uğur’un babası Rahmi Uğur sergiyi toplamak üzereydi. Havza’ya götürecekti. Avni, Samsun da 19 Mayıs Üniversitesi’nde resim bölümü son sınıf öğrencisiydi. Bir trafik kazasında iki bacağını yitirmişti. Açılışta bulunamadığım için Avni Uğur’la tanışamadım. Avni'nin suluboya soyut resimlerini beğendi Çallı.
Avni Uğur’un babası Rahmi Uğur sergiyi gezdirdi. Çok şakacı, gün görmüş bir adam Rahmi Uğur. Emekli öğretmen, Cumhuriyet okuru. Beni görür görmez "domuz" konusunu açtı.
Bakın, dedi, size bir olayı anlatayım. Biz aslen Kafkasya'dan gelmişiz. Yıllar önce oradan göç etmişiz. Orada şöyle bir gelenek vardır Türkiye'ye göçecek olanlar, ailenin gençlerini öncü olarak yollarlar,
Gidin bakın bakalım, orası nasıl? Yaşayabilir miyiz? diye. Gençlerden gelecek habere göre hazırlıklarını yaparlar, onlar da göçerler.
Bir aileden bir genç gelmiş. Amasya mı, Tokat mı, bir yerleri dolaşmış dönmüş. Ailenin yaşlılarına bilgi veriyor. Şöyle diyor:
Peynirleri soğan; soğan ekmek yerler. Bulgurları var. Et yemezler
Kafkaslı yaşlı nine sorar bu kez:
Domuz sucuğu ne yok mu avlat?
Yok nine. Domuz yemezler, yasak!...
Yooo, der nine, siz gidip yerleşin. Ben burada kalacağım, domuz sucuklarımı bırakıp gidemem!
Rahmi Uğur anlatıyor ardından:
Onun için Kafkas göçmenlerinin yaşlıları orada kalmış, yalnız gençleri gelmiştir. Nedeni de budur! Bizim de orada kalmış yakınlarımız çok. İnan bak, çoğu Türkiye'de domuz yenmediği için gelmediler.
Yalova'dan emekli öğretmen Seyfi Koryürek, "Ankara Notları”nda çıkan domuzla ilgili yazıları derler, toplar, bu yaz Almanya'dan Türkiye’ye dinlenmeye, gezmeye gelen halk ozanı İhsan Güvercin'e verir.
Köyümüzdeki etsizliğin acısını -doyasıya değil, yeteri et yememenin acıklı biçimini- bilesin. Çevrende ya da uzağındaki domuz besiciliğini, çiftliklerini gez, et kesim yerlerini gör. Sazınla, sözünle süsle bakalım. Ekmekçi'ye de bir sürpriz yapalım! der.
Köy enstitülerinde öğretmenlik yapmış olan Seyfi Koryürek, İhsan Güvercin'e, Prof. Fehmi Yavuz'un yapıtını da verir. İhsan Güvercin Almanya'ya dönünce, yeğeni Yusuf’la birlikte "Güvercin İkilisi"ni kurar. Eşi Ayfer de yardımcısıdır. İhsan Güvercin, oradaki çalışmalarından sonra hazırladığı dörtlükleri Seyfi Koryürek'e gönderir. Seyfi Koryürek, gelmiş geçmiş en başarılı Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel’in sevdiği, beğendiği kişilerden biri. Yücel, ona el yazısıyla "İnananlar er geç bahtiyar olurlar" demiş.
"Güvercin İkilisi"nin çalıp söyledikleri, "Memleketten Görüntüler”den bazı dörtlükleri buraya aktarmak istiyorum:
"Yurdu gezdik seksen altı yazında/Akıl almaz nice nice hâl gördük./Denizinde, dağlarında, düzünde/Gahı zehir gördük, gahı bal gördük
Denizleri, havası ve güneşi/Zor bulunur aramayla bir eşi/Hem ziyaret ettik, bacı kardeşi/Bazı evlileri bu yıl dul gördük.
Gezimizi bir kenara koyalım/Gördüğümüz eksikleri sayalım/Memlekette ne var ne yok duyalım/Saz üstünde ses vermeyen tel gördük.
Şehirler büyümüş, sevimsiz olmuş,/Köylü akın etmiş, içine dolmuş/Kimisi aramış, rızkını bulmuş/Yokluktan yakınan nice kul gördük.
Üç günlük dünyada bir mal telaşı/Kayadan kayaya vuruyor başı/Bir geçim kavgası olmuş uğraşı/Tatlı canın yongasını mal gördük.
Geçim derdi yemek demek, et demek/Et yememek vücutta var dert demek/Sığır eti sırım demek, sert demek/Sanmayın ki koyun kuzu bol gördük.
Beslenmeyen toplum mutlu olamaz/Dertlere mantıklı çözüm bulamaz/Böylece giden kervan menzil alamaz/Halı tezgâhında gergin çul gördük.
Avrupa'da köylü köyde kalıyor/Evcilinden üç-beş domuz alıyor./Bir yılda sürüye sahip oluyor.. /Böyle sözün değerini pul gördük.
Çünkü yasak etmiş din, şu domuzu/Yerine lütfetmiş koyunla kuzu, /Keçiyle ateşin bence bir özü/Nice zümrüt tepelerde kül gördük.
Şikâyet etmemek için bu yurttan/Cehaletin yükü inmeli sırttan./Ayıdan, sırtlandan, çakaldan, kurttan/Korkmamaya çare nice yol gördük.
Domuz yemez bir dedenin torunu,/Sayın Fehmi Yavuz yazmış sorunu, /Güvercinim cehaletin korunu,/Söndürmeye uzanan bir kol gördük."
İhsan Güvercin, yine kendisi gibi bir halk ozanı olan, Almanya'da yaşayan Aliekber Aydoğan'la birlikte "Derdiyoklar İkilisi"ni kurarlar. Birlikte çalıp söylerler. Bant-kasetler yaparlar. Seyfi Koryürek'in yazdığı "Öğretmenler, Öğretmenler" başlıklı türkünün son dörtlüğü şöyle:
“Kurucusu yarınların,/Dedelerin, torunların/Ustası Derdiyok'ların,/Öğretmenler, öğretmenler"
20 Kasım 1986, Cumhuriyet