Bir Seçim Denemesi...

Köy Enstitüsü çıkışlılar, Köy Enstitülerini destekleyenler, 1961 yılında, "İmece” adında bir dergi çıkarmak istemişlerdi. Sabahattin Eyuboğlu, onlara,
Dergiyi çıkarırken, İsmet Paşa'dan bir başyazı alın!, demişti.
Mahmut Makal'la Dursun Kut, yazıyı almak için Paşa'nın Ayten Sokaktaki evine gittiklerinde, Paşa, Köy Enstitüleri konusunda, Milli Birlik Komitesi'ni kastederek, Mahmut Makal’a sorar:
Onları nasıl buluyorsun?
Bunlarda iş yok Paşam!
(Paşa, 14'leri vurgulayarak):
Yalnız, gidenlerle bunları karıştırmamak lâzım, der...
Ama, biz savaşımımızı sürdüreceğiz, bildiklerimizi kamuoyuna yayacağız... der Mahmut, Köy Enstitülerini yaşatacağız!
Bunun üzerine, İsmet Paşa şöyle konuşur:
Bu, harp tarihinde benim faraziyemdir (varsayımımdır), görüşümdür. Savaş ne zaman biter? İki ordu, karşı karşıya gelir, savaşır; ordunun biri yenilir, dağılır; bu, savaşın bitmesi demek değildir; dağılan ordu yeniden toplanır, yeniden mühimmat, silah sağlanır; savaş yeniden başlar. Savaş, ancak komutan "Ben yenildim!'' dediği anda biter..
Paşa, sonra Mahmut'la Dursun'a,
Dergi çıkarmak para işidir, paranız var mı? diye sorar
Paşam, beş-on arkadaş, iki yüz ellişer lira koyduk, onunla çıkaracağız... yanıtını verirler.
Mahmut, başyazıyı almaya gittiğinde, Paşa ona iki yüz elli liralık bir çek verir; derginin ortakları arasına o da girer.
Paşa'nın anlattığı öyküyü, günümüze uyarlarsak; Turgut Bey'in artık yenilip çöktüğünü söyleyebilir miyiz? Pazar günkü halkoylaması, bir seçim denemesine, yanı "provasına'' dönüştü. Çankaya'da sabahın erken saatlerinde, seçmenler, büyük bir hırsla, sandık başına koşuştular. Seçim günlerinde bile pek böyle olmuyor muydu? Çankaya bölgesinde seçmenler, bilgisayar yoluyla yazılmışlardı Yazlıkta olanların çoğu yazılamadı. Birçok yerde öyle. Yüksek Seçim Kurulu'nun, dinlenmeyen radyoyla, izlenmeyen TV ile yaptığı duyurular, boşa gitti. Yazlıklarında, dinlencede olanların çoğu oy kullanamadı, İsmet Paşa’nın görüş açısıyla bakarsak olaya, sorumluluğu bir ölçüde seçmende de aramamız gerekir. Kırk yıllık demokrasi denememizde, oy verme sorumluluğunu duyamamışsak, kime ne söyleyebiliriz? Bir süre de olsa, Turgut Bey de gelir yönetir elbet! İsmet Paşa'ya bir partilinin öldüğünü haber vermişler. “Oyunu kullandı mı?” diye sormuş... Alanya'da dinlencede olan emekli elçi Sacit Somel, eşi Frendiz Somel'le, pazar günü Ankara'ya gelip oylarını verip döndüler. Görevlerini yapmış oldular...
Cumartesi günü, İsmet Paşa'nın doğumunun 104. yılıydı. Hint horozu Erdal Bey'le İnönü ailesinden birkaç kişi, gömütüne gidip çiçek koydu, o kadar. İnönü, sanki unutulmuş gibiydi. Oysa demokrasinin, laikliğin, Türk dilinin özleşmesinin bu yılmaz emekçisi, hiçbir zaman unutulmamalıdır. Dostum, İbrahim Saffet Omayla konuşuyorduk. Onda İnönü ile ilgili ilginç notlar var. Bunlardan birkaçını yazmak istiyorum.
11 Ocak 1960 günü, İsmet Paşa, Bilecik'te verdiği bir demeçte şöyle der:
"CHP, din istismarına karşı samimi dindarlığı tecavüzden koruyacak, inkılap esaslarını en başta savunacak, dini politikaya alet ederek seçim kampanyası yapmak isteyenlerin oyunlarını bozacaktır...”
13 Ocak 1960 günü, zamanın Başbakanı Adnan Menderes’e verdiği bir yanıttan:
"İnkılaplar (devrimler), milletin ahlaklılığına, cesaretine, taassuptan (bağnazlıktan) uzak samimi dindarlığına, yaşlısına ve gelecek nesillerine güvenmek teşebbüsüdür. İnkılaplar bir bütündür, bir ucundan alınıp kötülenemez. Laiklik, bu memlekette ne yanlış anlatılmıştır ne de tatbikat ve tezahüratı din düşmanlığı şeklinde tecelli etmiştir. Bu iddiada bulunanlar, vatandaşı aldatmak isteyen rey avcılarıdır. Bunlar, demokrasinin getirdiği ilk fırsatta yüzlerini açmışlar ve oyunlarını oynamaya başlamışlardır...”
Aynı yanıttan bir başka bölüm:
"Din istismarcılarının marifeti şudur; Bunlar vatandaşın bir kitlesini, hatta büyük ekseriyetini ehlisalip diye vasıflandırırlar, ilan ederler ve masum vatandaşları birbirine düşürmek için bütün zehirlerini akıtırlar. Sonra karşısına geçerler, din istismarcılığından şikâyet etmeyi, vatandaşın dini hislerine saygısızlık diye teşhir etmeye çalışırlar. Bu yollar, menfaat dağıtıcı, türlü şekilde tertipçi siyasetçilerin silahıdır. Bu siyasetçiler, Millet Meclisi'ne hesap vermekten korkarlar. Bu yolların memleketimizde itibar görmemesi için mücadele ediyoruz.
Din istismarcılarının hususiyetini ben Büyük Millet Meclisi kürsüsünde ifade ettim. Bunlar, Ankara barlarında çıplak kadın seyrederler. Konya meydanlarında dindarlık taslarlar. Böyle siyasetçilerin elinde millet kaderinin kazaya uğramaması başlıca emelimizdir...''
Halkoylaması sonuçları, şaşırtıcı sayılmamalı; Turgut Bey, yüzde 10 a düşseydi, belki giderdi! Eline geçirmiş bir kez, bırakır mı eloğlu? Gerçekteyse, yenildi; 1987 halkoylamasına göre yüzde 14 yitiği var; o zaman yüzde 49 almıştı; nerede şimdi o? Bu halkoylamasında, kullanamayan şey kalmadı; din sömürüsü, olimpiyat şampiyonu Naim, kim, ama kim varsa, TV, ne, ama ne varsa kullanıldı. Sonucu olmayan yollar, ama denendi, deneniyor. Gözleyelim, görelim.