Bir kova su...

İnönü, Türkiye'de “Demokrasinin Babası" diye anılsa yeridir. Bu yargıyı paylaşmayacak kişi bulunmasa gerektir. Onun hemen her konuşmasında, her sözünde bir gizli şey (hikmet) bulunduğu söylenebilir. Bunları ise, anlayabilen çok olmadı. En güzel, en önemli sözlerini, sadelik içinde, olağan bir şey söyler gibi söyledi. Bazıları şakayla karışık belki. Düşündükçe anlamı ortaya çıkan sözler...
İnönü, bir gün parti meclisinde şöyle konuşur:
Hayatım boyunca müşahade ettiğim bir hususu size açıklamalıyım. Türk milleti kahramandır, hayatını feda etmek lâzım geldiği zaman, ne çoluğunu, ne çocuğunu düşünür, ölüme gitmekte tereddüt etmez. Fakat eğer Türk milletine derseniz ki, gelecekte başınıza gelmesi muhtemel bir tehlikeyi önlemek için, her gün kuyudan bir kova su çekeceksin; o zaman durur, belki bir iki gün bu suyu hatır için çeker, sonra yavaş yavaş bu görevi ihmal eder... Ta ki tehlikeyle karşılaşıncaya kadar.
İnönü'nün bu sözlerini Cihad Baban’ın “Politika Galerisi'' adlı yapıtından aldım. Bu sözleri yorumlayan Cihad Baban şöyle diyor:
“Onun bu müşahedesi, uzun tecrübelerin sonucudur. Ufak alışkanlıkların faydası, büyük görevlerin başarılması gerektiği zaman kendini gösterir. Onun için cephede de olsa, ateş altında da yaşasa, İnönü’nün bir gün sabah tıraşını ihmal ettiği görülmemiştir. Hayatında hiçbir gün randevu saatine aldırış etmediği vaki değildir. Rahatsız da olsa, hiçbir gün dünya olaylarını takip etmediği görülmemiştir.
Eski harfler değişip latin alfabesini kabul ettiğimiz günden bugüne, tek bir kere, bir tek satır eski yazı yazmamıştır.
Yani İnönü hergün o bir kova suyu kuyudan çekmiştir. Ve çekmektedir. Milletleri büyük ve kudretli yapan bizzat kendileridir. Gerçi zaman zaman değerli idarecilerin milletin hayatına genişlik verdikleri, o milletin hayatında büyük aşamalara yol açtıkları vakidir; fakat eğer toplum o büyük idarecilerin meydana getirdikleri eserleri birbirine eklemez, hergün, durmadan şadedeceği çabayla o eserlere sahip çıkmazsa, sahip çıkacak gibi yetişmezse, onların eserini yaşatmak kolay olmaz. Türk milletinin yaşama çizgisini iniş çıkışlardan kurtarmak, bu çizgiyi kollektif gayretle hep yükseltmek lâzımdır. Türk milleti tarihi görevinin sahibi olmalıdır. Türk milletinin her ferdi, idare başındaki insanlar gibi, tüm memleket davalarının sorumluluğunu kendi yüreğinde duyacak hale gelmelidir. Gerçek kurtuluş işte buradadır...”
İnönü'nün sözleri, vatandaşlar kadar, geleceğin politikacılarına da eğitici öğütler niteliğindedir. Baban, yapıtında İnönü’yü “yalnız adam" olarak niteliyor. Şöyle diyor:
“İnönü, son yüzyıl Türk tarihinin, Şevket Süreyya Aydemir’in dediği gibi, yalnız “ikinci adam"ı değil, aynı zamanda “yalnız adam"ıdır. Zaman zaman etrafında toplanıp boşalan dostlara, “Allah benim ömrümden alsın, sana versin" diye yakaran hayranlarına rağmen, yine de yalnız adamdır. Ne onu dudaklarının rujlu olduğunu hatırlamadan boynuna sarılıp öpmek isteyen hanımlar, ne onunla bir fotoğrafta görünüp tarihe geçmek isteyen gençler, onun elini öpmek isteyen, onun kıtalarında savaş vermiş ak sakallı, göğüslerinde madalya taşıyan gaziler, onu bu yalnızlıktan kurtaramamışlardır.
Yalnız adam, sürekli olarak düşünür, kendi içine çekilmesini bilir ve kafasını bir konu üzerinde saatlerce teksif edebilir galiba bu anları onun en mutlu anlarıdır. Nasıl kemale ermiş kadın mükemmel bir koca hayal etmeyen kadınsa, İnönü de kolay kolay mükemmel insan hayal etmeyen bir liderdir...
... Politikada ayakta durabilmesinin sırrı, kendisinden başka bir tek sır yoldaşının bulunmamasıdır. Kimsenin onun kolunu kapamamasının sebebi, yalnız adam oluşundadır.
Başarısının bir başka sırrı da şudur: Sır saklar, susar, bugün ona sırrını tevdi eden düşmanı olsa da. o yine ağzını açmaz, düşmanını zayıf yerinden vurmaz. Başkasının değil, kendisinin kendisine karşı güveninin sarsılmasını istemez. Onun için politikada yalan söylemez. “Efendim şu iktidarı alıncaya kadar... Ne olur?.. Bakın eloğlu halka neler vaat ediyor.. Deveye hendeği atlatalım, sonra Allah kerimdir... Teşkilât seçim kaybede ede yoruldu...” diyenlere güler, onlara yalan söyleyerek iktidara gelenlerin akıbetini gösterir ve şöyle cevap verir:
Tek parti idaresini kendi eliyle değiştirmiş, yirmi yedi yıl iktidarda tek başına hükümran olduktan sonra, burnu kanamadan muhalefete geçebilmiş on dokuz sene muhalefet olarak memleketin bel kemiği olarak vazife görmüş, dünya tarihinde başka bir parti biliyor musunuz?
Sonra ilave eder:
Bu kader, bu mazhariyet bize müesser olmuşsa, bunun sebebi, bizim her işimizin açık oluşunda, bilerek, isteyerek her işlemeyişimizde, iktidarı elde etmek için, yalana aldatmaya başvurmamış olmamızdandır. Bugün bu takdir edilmese bile bunu tarih yarın mutlaka takdir edecektir...”
Yarının politikacıları, ülkeyi yönetmeye soyunanlar, İnönü’nün yaşamını iyice incelemeliler. Bunlardan büyük, önemli dersler çıkaracaklarına inanmalılar...