"Bidilik"

Baba, çocuğuna sormuştu:

— Oğlum, okulda durumun nasıl?

— Çok iyi, babacığım! diye karşılık verdi çocuk, sobanın yanında oturuyorum..

Bir de aslan fıkrası var: Ormanların kralı aslan, bir gün bir geyik avlar. Ormanda oturanları, bu şölene çağırır. Gelirler, aslan:

— Ne bekliyorsunuz, içinizden biri gelsin, şu geyiği paylaştırsın.. diye kükrer. Şapşal kurt, avın başına gelir, tüm hayvanları sayar, kendine göre kesip biçmeye başlar. Tam o sırada, aslan, kurda bir pençe atar, kurt yere serilir. Aslan:

— Şunu doğru dürüst dağıtacak biri gelsin.. diye bir daha kükrer.

Tilki ilerler bu kez. Geyiğin başını, ayaklarını oradakilere dağıtır, geri kalan koca gövdeyi de aslanın önüne bırakır. Aslan:

— Sen bu sosyal adaleti nereden öğrendin? diye, tilkiyi kutlar. Arkadaşlarının yanına dönen tilkiyi, bütün hayvanlar kutlarlar. Hepsi:

— Gerçekten bu sosyal adaleti nereden öğrendin? diye sorarlar. Tilki karşılık verir:

— Yerde yalandan...

★★★

Sami Gürtürk, çocukluk anılarını içeren «Bidilik» adlı yapıtını iki hafta önce göndermişti. Göndermeden de, Cumhuriyet bürosuna uğrayıp anlatmıştı:

— Sen, ananı yazıyorsun ya, ben de anamı anlatan bir kitap yazıyorum. Basılınca yollayacağım sana. Oku bakalım, nasıl bulacaksın?

Sami Bey, kitabı taa Silifke'den yollamış. Kendisi bastırmış belli. (Adres olarak «Mora Cd. 40/2 Gazi Mahallesi — Silifke» diye yazılmış kitapta. «Bidilik»i, okurlar kitapçılarda bulamazlarsa o adresten isteyebilecekler. Ederi 125 lira.)

«Bidilik», çok küçük çocuk anlamına geliyor. Sami’nin annesi, daha Sami üç aylıkken, kocasıyla anlaşamayıp evi bırakıp baba evine kaçmış, Sami Bey, bu sahneyi şöyle anlatıyor:

«... Anam evinden ayrılınca, babam da onu hemen boşamış. Babaannem, hiç olmazda arada bir gelip Nami'yi (Kitapta Sami, Nami diye geçiyor) emzirsin! diye anama haber salmış. Anam bu isteğe hırsla karşı çıkmış. Ama zaman zaman gizlice evin yakınlarına sokulup beni görmeye, hiç olmazsa ağlayışımı işitmeye çalışırmış. Derken babam başka bir yere atanmış. Silifke'den ayrılırken ben ancak altı aylıkmışım. Anam beni son olarak evden faytona götürülürken görmüş.

Ondan sonra anamın kara yazgısı sürüp gitmiş. Yoksul bir çavuş eskisinin evinde, varlıklıca ama çevresine yararlı olmayan bir ağabeyinin avlusunda sığıntı gibi yaşamaya başlamış. Yeniden evlenip bir yuva sahibi, daha doğrusu evine koca ekmeği giren bir kadın olabilmek için can atar duruma gelmiş. Bu sırada karsısına bir Adanalı çıkmış. Evlenmişler. Bir de oğlu olmuş. Ama geçinemedikleri için ayrılmışlar. Bu ikinci evliliğin ürünü olan oğlu da ölmüş. Yeniden baba ocağına dönen anam, kendini çok yalnız, kara yazgılı ve özellikle kusurlu buluyormuş. İki kocasından da geçimsizlik nedeniyle ayrılmış duruma girmenin suçluluğu içinde kıvranır olmuş. Artık şuna karar vermiş: Kim olursa varacak ve vardığı yerin koşulları ne olursa olsun hepsine katlanacak...»

Su gibi! okunuyor Sami Gürtürk'ün yaşam öyküsü. Yoksulluğu yanında,  onuruyla büyüyen, okumak için inatçı bir çaba gösteren Nami’nin serüveni, örnek alınacak olaylarla dolu. Okuyup, değerli bir sosyolog olan Sami Gürtürk, emekli oldu şimdi. Doğum yeri Silifke'ye yerleşti. Sami Gürtürk'ün yayınlanmış, sosyoloji, psikoloji, felsefe, kitapları da var...