Bayram Öncesi Neler Oldu?

Süleyman Bey, Güneydoğu Anadolu'dan yeni dönmüştü; zevkten dört köşeydi. Alanlar, alkıştan yıkılmıştı. Ankara’ya dönünce, bunu arkadaşlarına da söyledi. Biri şöyle dedi:
Beyefendi, ürünü aldıktan sonra, onu koyacak silonuz yoksa, ürün harmanda çürür...
Vatandaşın oyunu korumanın bir sorun olduğunu söylemek istiyordu. Turgut Bey, Süleyman Bey'e gidecek oyları tutabilmek için boyuna silo yaptırıyor.
Eski AP’li bakanlardan biri anlattı:
12 Eylül’den önce, eşimle birlikte ’G' iline gitmiştim Orada, öyle bir kalabalık karşıladı ki sorma, alanlar adam almaz oldu. Sonra biz düştük yeni yöneticiler geldi. Bir gün, bir yöneticinin ‘G' ilinde karşılanmasını TV'de izliyorduk. Eşim dedi ki:
Ben aynı ilde, senin nasıl karşılandığını gördüm. Aynı kalabalık yine var. Bu nasıl oluyor?
Eski AP’li bakan, daha sonra şu fıkrayı anlattı:
Adamın biri, sabah evinden ayrılınca, karısı eve komşuyu alıyormuş. Adamın bir gün eve erken döneceği tutmuş. Kapıyı açıp baksa ki, karısı ile komşu 'muzır' bir biçimde sevişiyorlar. Hemen, komşunun üzerine atlar, yumruklamaya, dövmeye başlar. Bir köşeye çekilen karısı da:
Vur kocacığım şu ırz düşmanına, namussuza! Komşusunun karısına saldıran bu adama vur! diye kocasına moral verir.
Bir ara, komşu üste çıkar, kocayı dövmeye başlar. Kadın bu kez şöyle bağırır:
Vur sevgilim vur, vur! Ne sever, ne sevdirir!
***
Demokrasi başlarken, partilerde sancılar var. Hemen hemen tümünde var. Sezinlediğim, bu yıl sonbaharda ara seçim kaçınılmaz duruma geliyor. Anayasa, her seçim döneminde bir ara seçim yapılmasını öngörüyor. Turgut Bey, "Ben bu yıl ara seçimi yapmam, gelecek yıl erken seçim'le birlikle yaparım" diyemez. Bu, Anayasaya aykırı olur. Bir seçim döneminde ara seçim yapmamış duruma düşer. Asıl erken seçime güç gider. Çünkü, 6 Kasım'da Meclise adım atmış olanlar, neden açıkta kalmak istesinler? Meclisten erken seçim kararını kolay çıkaramaz. Bir erken seçimi olsa olsa, ara seçim sonuçları belirleyebilir, zorlayabilir..
Turgut Bey, "Gerekirse, temmuzda Meclisi olağanüstü toplar, ara seçim kararı alırız" dedi. Bu sözlerin satır aralarını çok iyi anlıyordum. Çünkü, bir süre önce, Başbakanlıkta Turgut Bey’le görüşen Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Cahit Keskin ile yardımcısı Nuh Alan, durumu açıkça söylediler. "Bir seçim olacaksa, bundan dört ay önceden bilgimiz olması gerekir" dediler. Turgut Bey, hiçbir yanıt vermedi Seçim Yasası da Anayasa Mahkemesi'nde.
* * *
Haftanın en önemli gelişmeleri SHP'de oldu. SHP Başkanlık Divanı oluştu 64 il başkanınca, genel başkan yardımcısı olması önerilen eski Başkan Aydın Güven Gürkan, görev almamada direndi. MKYK toplantısında üç kez söz alıp konuştu, özetle şöyle dedi:
Görev alırsam, grubun şu andaki huzursuzluğu daha çok artabilir.
Konuşmasında, hemen hemen baştan sona gruptaki durumu öne sürdü.
13-14 kişi söz alarak. Aydın Bey'in görev almasını istedi Aydın Bey:
İzin verirseniz, kendi kararımı kendim tayin edeyim. Durumu, bir milim olsun yukarıdan seyredebileyim. Benim görev almamam, grubun tepkilerini azaltır. Grupta yeniden eski konumuma gelmeliyim. Gerekirse, ileride tekrar partinin içinde görev almaktan kaçmayacağımı ifade etmek isterim.
Aydın Bey’e, yine ısrarlar başlayınca, bu kez sistemli konuştu:
Bana ısrar eden arkadaşlar, kurultayda MKYK’dan bana kaç oy çıktığını biliyorlar mı? diye sordu.
80 kişilik MKYK’dan, Aydın Bey'e çıkan oyların sayısı otuzu bulmuyordu. Milletvekilleri de oncağız oyu uygun görmüşlerdi. Onlar "1" numaralı sandıkta oy kullandıklarından, ne kadar oy çıktığını merak eden Aydın Bey, gerçeği öğrenmişti.
Erdal Bey, toplantıya başkanlık ediyordu. Konuşmalar uzayınca:
Konuşanlar aynı şeyi yineleyeceklerse keselim. Oylamaya geçmekten başka bir sorunumuz kalmadı, dedi.
Aydın Bey'in aylar süren, "görev almam", "Alırsam şöyle alırım, böyle alırım'’ gibi kulis olayları, böylece bitmiş oldu. Erdal Bey, daha önce, MKYK üyeleri arasında nabız yoklamış, kimi "Aydın Bey dışarıda kalmasın, dışarıda daha zararlı olur" derken, kimi de "Dışarıda kalsın, elleşmeyin" demeye getiriyordu.
Başkanlık Divanı üyelikleri için kimse aday göstermedi. Adayların saptanmasını üyeler, Erdal Bey'e bıraktılar. Erdal Bey, genel sekreterlik için:
Benim adayım Barış Can, dedi. ,
Genel Başkan Yardımcılıklarına da Fikri Sağlar, İbrahim Önen, Yiğit Gülöksüz'le Tevfik Çavdar seçildiler. Erdal Bey’in görev önerdiği İsmail Cem’le, Tülay Öney kabul etmediler. Genel Sekreter Yardımcılıklarına: Güler Tanyolaç, Cüneyt Canver, Enis Tütüncü, Hızır Ekşi seçildiler Genel Saymanlığa da yine Uğur Batmaz geldi. Erdal Bey, adaylarında dengeye titizlik gösteriyordu... Hizipleri yumuşatmak istiyordu.
Bu sırada, MKYK'ya Meclisten bir haber geldi:
32 milletvekili SHP'den istifa etmiş! diye.
Bu söylenti, üyeler üzerinde soğuk duş etkisi yaparken. Erdal Bey sordu:
Ne olmuş?
—Efendim, şimdi haber geldi, otuz iki kişi istifa etmiş!
Erdal Bey, çok önemsemiyormuş gibi:
Öyle mi dedi. Kaç kişi kalmışız şimdi?
Üyeler, Erdal Bey'in soğukkanlılığına şaşıp kaldılar. Sonradan haberin doğru olmadığı anlaşıldı.
SHP'dn kimi ayrılanlar için bir SHP’li:
—12 Eylül döküntüleri! dedi. Kendileri için hiçbir umut kapısı kalmadığını görünce, bu yolu denemişlerdir...
Erdal Bey'i de, SHP’yi de çetin günler bekliyordu. Alınan yol ise, hiç de küçümsenecek derecede değildi. Kolay mı, iktidar yolu bu...
Gazetelerde çıkmadı, Erdal Bey de açıklamadı ya, doğrusu Erdal Bey'in Cumhurbaşkanı Evren'le ne konuştuğunu merak ediyordum.
Cumhurbaşkanı Evren’le Erdal Bey, parti sorunlarına girmemişlerdi Erdal Bey, “Cumhurbaşkanını iç işlerimize karıştırmayalım" diye düşünüyordu. Evren, bir ara:
Anayasadaki görevlerimin ve yetkilerimin bilincindeyim… gibi bir söz söylemiş miydi?
Ne anlama geliyordu acaba?
* * *
Yarın bayram, bayramı olanlara kutlu olsun!