Balkabağı Belgeleri...

Tutucu bir gazetede, bir yazarın Mc Carthy'yi savunan bir yazısı çıktı. Mc Carthy iftiralara uğramışmış da, onun komünist dedikleri, gerçekten komünistmiş de filan, falan...
Meydan Larousse’da, Mc Carthy için şunlar var: “Hukukçu ve senatördü. Komünizm düşmanlığı ile tanındı. Bu yüzden Senato Soruşturma Kurulu Başkanı olarak önce Demokrat Parti hükümeti, sonra da ordu ile çatıştı. Aşırı davranışları yüzünden Senato’daki görevinden alındı, (1954)”.
Mc Carthy’nin bir sürü niteliği var. Bu “Ankara Notları”nda onun yönteminden açmak istedim. Bir kasaba avukatıydı. Ancak, kendisinde olması gereken hukuk bilgisinin yanında, hukuk kurallarına uyduğu söylenemezdi. Başkanı olduğu Soruşturma Kurulunun görevi tam olarak tanımlanmamıştı. Mc Carthy bu kurulu, kendisine reklâm aracı olarak kullanmak istedi. İçkili olduğu bir sırada, Amerikan Cumhurbaşkanı olmasına şunun şurasında pek bir şey kalmadığını söylediği dillerde dolaştı.
Soruşturma yapan, soru soran, suçlayan, delillere, savunmaya kulak asmadan karar veren bir “halk yargıcı”, bir Fouguletenville kesilmişti. Kişinin suçluluğunun kanıtlanmasına, değin suçsuz sayılması gerektiği kuralı Mc Carthy'yl hiçbir zaman tedirgin etmedi. O, mahvetmeye karar verdiği insanlar için, önceden taşıdığı önyargıları ne pahasına olursa olsun, belge olsun olmasın, ortaya atarak oradan yargıya varma yolundaydı.
Amerikan Anayasası’nın ek beşinci maddesi (Fifth Amendement), kişinin hiçbir koşul ve biçimde, kendi aleyhine ifade vermeye zorlanamayacağını buyurur. Oysa Mc Carthy, bu kuralı kişileri suçlamak için kullanmaya kalktı. Anayasa'nın ek beşinci maddesini ileri sürerek, soruları yanıtlamak istemeyen kişileri, “gerçekleri açıklamaktan korkan suçlu” olarak niteledi. Sorguların çoğu şöyle geçiyordu:
Mc Carthy — 19... Yılında Amerikan Komünist Partisi’nde üye imişsiniz doğru mu?
Sanık — Bu soruya yanıt vermiyorum. Amerikan Anayasası’nın beşinci eki bana bu soruyu yanıtlamama hakkını tanır.
Mc Carthy — Demek ki beşinci ekin himayesine sığmıyorsunuz?
Sanık — Evet!
Mc Carthy — Öyleyse suçu itiraf ettiniz!
Sanık — Böyle şey yok!
Mc Carthy — Yanıtlamadığınızdan, korkacak bir şeyiniz olduğu açıkça anlaşılıyor. Yoksa, beşinci ekin arkasına saklanmazdınız!
Amerikan Adalet Bakanlığının, FBİ'ın ve öbür güvenlik makamlarının görev ve yetkilerini de kendince üstlenen Mc Carthy özel yollardan topladığı çoğu yanlış bilgileri, ihbarları ele alarak, birçok Amerikan vatandaşını hukuk dışı yollarla rahatsız etmekle kalmadı. Bunların çoğu, işlerinden güçlerinden oldu. Gelecekleri de, toplum içindeki durumları da bozuldu.
Sözlükler, Mc Carthy için “solcu avcısı” deyimini kullanıyor. Webster sözlüğü Mc Charthisme’in hukuk ve kurallara aykırı sorgu ve baskı yöntemi olduğunu belirtir.
Mc Carthy, İkinci Dünya Savaşı sonunda, haksız yere kazanılmış bir ün ve bir-iki ufak madalya ile kasaba avukatı olarak çalıştığı Visconsin'e döndü. Politikaya atıldı. Karşısındaki adaya olmadık iftiralar etti. Bunlar asılsız, çoğu belden aşağı şeylerdi. Visconsin senatörü seçildi, Washington’a geldi.
Savaş bitmişti ama, soğuk savaş başlamıştı. Cumhuriyetçiler, 1932'de ülkeyi soktukları büyük ekonomik bunalım yüzünden Cumhurbaşkanlığını, parlamentodaki durumlarını yitirip, Roosevelt’e onun “New Deal (Yeni Düzen)” temsilcilerine yenik düştüklerinden beri; yavaş yavaş kıpırdanmaya başlıyorlar. Roosevelt’i, ondan sonra gelenleri, Sovyetler'e ağır ödünler vermekle suçluyorlardı.
Cumhuriyetçilerin aşırı sağ kanadı. Dışişleri Bakanı Dean Acheson'ı “Sovyet yanlılığı” ile, bazıları da “Bolşeviklik”le suçlamaya değin gitmişlerdi.
Amerikan Dışişleri üzerinde bu baskıların çok yoğunlaştığı sırada, Alger Hiss adında bir Dışişleri yetkilisinin bir balkabağı içine gizlediği bazı belgelerin ortaya çıkarılması, bardağı iyiden iyiye taşırdı. Amerikan politik yaşamına “balkabağı belgeleri” (pumpkin papers) diye geçen bu olaydan sonra, bir “cadı kazanı” Amerika'da kaynatıldı...
Mc Carthy, bu ortamdan, bu bunalımdan yararlanmayı bildi. Amerikan kamuoyunda “Hükümette ve orduda Sovyet ajanları cirit atıyor!” düşüncesi gelişmeye başladığı sırada, 1952 seçimleri oldu. 1932’den beri ilk kez bir Cumhuriyetçi Başkan “Beyaz Ev”e geldi. Bu Eisenhower’di. Mc Carthy, bunu değerlendirdi. Ama, yanlış olarak. Bunu anladığı zaman ise iş işten geçmiş ve “Joe” siyasal yaşamını 1954’te çok kötü bir biçimde kapamıştı.