Bakü Yollarında...

Ruhi Su, bir akşam bir yerde çalıp söyledikten sonra, bir Azeri gelip elini sıkmış:
Yahşi cırladın! demiş.
Ruhi Su, önce anlamamış, bozulacak olmuş. Talip Apaydın, bunu Ruhi Su'dan dinlemiş. Cumartesi sabahı erken kalkıp, Ruhi Su’nun son bandını "Ankara'nın Taşına Bak”ı dinledim. Düşünüp durdum, neden Ruhi Su, hala radyolarda, televizyonlarda dinletilmiyor halka? Ruhi Su, unutturulmak mı isteniyor? Sağlığında, Ruhi Su’nun adını anmadan sahneye çıkmayanlar, TV'de çalıp söylerken, neden ustalarına bir selam yollamıyorlar? Yalnız Ruhi Su mu? Sümeyra Çakır da, yasaklı olmalı. Nazım Hikmet de, adı, şiiri geçmeyenlerden. Devlet Tiyatroları'nda "Ferhat ile Şirin"! oynuyor da, şiirleri TRT’de yasak. Geri kafalılardan temizlenmeden TRT adam olmaz!
"Ankara'nın Taşına Bak"ı dinliyorum. Hiç duymadığım türküler var içinde:
"Aşkınla perişan görseler beni/Hüdanın bir şaşkın kulu sanırlar/Her kime söylesem bu doğru sözü/Zincirden boşanmış deli sanırlar.
Sofu bilmez hakka niyazı/Üstüne farzolmuş vakit namazı/Elime alınca on telli sazı/Ahirette dünya malı sanırlar."
Bir başkasından birkaç dize:
"Karşıda koyun kuzu/Kıvır kıvır boynuzu/Yok demen yoksul demen/Yiğide verin kızı..."
Ruhi Su, son günlerinde sayrıevinde yatarken, arkadaşına:
Çok kimse Ekmekçi'ye kızar ama, onun tadı başkadır! demiş.
Ali Hüsrevoğlu’nun yeni kitabı çıktı; adı: "Elmacık Kuşu Hüsrevoğlu”nun şiirleri. Kitabı arayanlar, Ankara'da, İlhan İlhan, Toplum, Dost ile Arkadaş kitabelerinde bulabilirler. Hiç bulamayanlar, Ali Hüsrevoğlu'na; 3475115 numaraya telefon ederek, belki elde edebilirler! Ali Hüsrevoğlu, Mehmed Kemal'in. Yaşar Kemal'in yakın dostu. "Yaşar Kemal”le ilgili dizelerinden kimileri şöyle:
Söz Nazım'dan açılmıştı ben endişeli/Ona birşey yaparlarsa dedim/Bu sözü duyar duymaz Kemal Sadık Göğçeli/birden dellendi/eğer ona kıyarlarsa Ali/Anam avradım olsun bir milyon insanı bir günde/boğar öldürürüm dedi.
İşte bu/Kemal Sadık Göğçeli adlı "meçhul asker”/Çok geçmedi Yaşar Kemal oldu/bu adla ün buldu/Sıra dağlar gibi ardarda eserler verip/bütün dünyaya kanat gerdi / Torosların koca kartalı/"Çukur"un o harika çocuğu"
Ataol Behramoğlu’nun yazdığı, Ankara'da AST’ta oynanan "Mutlu Ol Nazım" oyununda. Nazım Yaşar Kemal'i övüyordu. "Yaşar Kemal, kimsenin yanıma yaklaşamadığı, herkesin kaçtığı bir sırada, Paris'te benimle görüştü" diyordu. Bu görüşmeyi Yaşar Kemal'e sordum, olayı şöyle anlattı:
1962'nin 23 Aralık'ı idi. Yılbaşını beraber geçirdik. O Moskova’dan geldi, ben Londra’dan geldim trenle; beni istasyonda, Abidin Bey (Dino), Güzin Hanım, Nazım, Vera karşıladılar. Biz de Tilda'yla geldik. Karşı karşıya gelince, dayanamadık biz; öyle, karşı karşıya kaldık. Sonra, onlar gittiler. Biz, böyle çok hüzünlü, beni hiç görmemiş tabii, mektuplarla tanıyor, ‘Ağıtlar’ı göndermişim tanıyor, şiirlerimi biliyor o devirdeki, 'Höyükteki Nar Ağacı’nı göndermiştim, 'Yetenek var bu delikanlıda' demişti, onu biliyor beni görür görmez:
Yav, sen ne kadar şişmanladın böyle? dedi. Hiç görmemiş oysa. Orada bir ay kadar kaldık, konuştuk. Bir aya yakın, yahut bir ay kadar kaldık...
O zaman da kimse yaklaşamıyormuş onun yanına.
Kimse yaklaşamıyor var mı, tabii yaklaşamıyor! Her gün dolaşıyorduk Sein'de. Ondan sonra, Abidin Dino’nun merdivenini çıkarmam var, üç buçuk saatte çıkardık, o dillere destandır... Bir de, yılbaşı gecesi. Güney Amerikalı bir şair kadının dokuz katlı evinde geçirdik yılbaşını. Asturias, daha bir sürü Güney Amerikalı vardı. Avni Arbaş vardı...
Azerbaycan’a gittin mi?
Çook! Seveceksin, bizim gibiler canım!
Aziz Nesin, İzmir'de saymanmış, dönmüştü İstanbul'a. Aziz Nesin’e sordum izlenimlerini.
Hastalandım İzmir'de hala toparlanamadım!
Sizi izlemek de zor!
Zor, izleyemiyorum ben kendimi!
Herkes katılmaya başladı artık biliyor musunuz? -
Öyle mi? (Kahkahalar)... Ege Üniversitesi’nde çok büyük bir amfi var, o amfi doldu, tıklım tıklım. Bir kat da dışarıda bekledi insanlar, o kadar ilgi vardı. Buca'da da öyle ama, Buca'da küçük bir yerde yaptılar, bir kilise var orada, kilisede yaptılar izin vermeyince adam (üniversite). İlgi iyiydi, ama ben hastaydım. Onun için tatsız bir haldeydim doğrusu. Fena değil, çok güzeldi yani çok.
Domuz etini yiyin! dediniz mi?
Tabii, tabii "Yiyin” demedim tabii, "İster yiyin, ister yemeyin, bana ne! Yerseniz iyi olur tabii!"
Azerbaycan’a gittiniz mi?
Eskiden çok gittim. En son gidişimde, Ecevit’le gitmiştim
Azerbaycan üstüne kitap yazdınız mı?
Hayır, ben hiçbir Sovyet Cumhuriyeti üstüne kitap yazmadım Allah’a şükür. Yazmam!
Kültür Bakanı Fikri Sağlar'la Azerbaycan'a gidiyorum; bakalım neler göreceğim.