Bakmakla, Görmek…

Dr. Yahya Kanbolat geçenlerde, oldukça pahalı bir ayakkabı aldı. Hemen oracıkta ayağına giydi. Eski ayakkabıyı sardırdı. Ayakkabının altı cam gibi kayıyordu. Mağazadan çıkarken, ayağı kaydı, düştü. Omuz kemiği kırıldı. Bir süre yattı. İyileşti iyileşiyor derken, Oran'da evinin önünde ayaklarına dolanan bir köpek yavrusu bacağından ısırdı. Köpek daha birçoklarını ısırmıştı. Köpek yavrusunun kuduz olduğu anlaşılınca, ısırılanlar «Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'ne taşındılar, iğne oldular...

Dr. Kanbolat'ın son kitabı «Politikacının Kökeni». Kanbolat bunda ünlü yapıtlardan da yararlanarak, politikacıyı inceliyor, ilginç bir yapıt...

Yahya Kanbolat'ın «Olduğu Gibi» başlıklı anıları, gezi kitapları da var «Olduğu Gibi»nin sonlarına doğru, Yahya Kanbolat, Şevket Süreyya Aydemir'le konuşmalarını da anlatır. Bir yerde şöyle der:

Kadro Dergisi’ni kurduranın Atatürk olduğunu ve çevresinin baskısına dayanamayarak dergiyi dağıttığını sanırdım hep. Şevket Süreyya Bey'in anlattıklarından, Kadro Dergisi'ni kurduranın İsmet Paşa olduğunu anladım. Derginin en büyük abonesi devletmiş, bu satışla derginin masrafı çıkmaktaymış. Kalan satışlar da dergiye kâr kalmaktaymış. Dergi dolayısıyla İsmet Paşa ile Şevket Süreyya Aydemir iyi tanışmışlar. İkinci Adam adlı yapıtını yayınladıktan sonra Şevket Süreyya Aydemir İstanbul'a gitmiş ve Celal Bayar'ı ziyaret etmiş. Celal Bayar, hep İsmet Paşa'yla dost olduğundan ve gereken ilgiyi kendisine göstermediğinden dolayı Şevket Süreyya Aydemir'e serzenişte bulunmuş. Şevket Süreyya Bey, yanıt olarak «Evet, ben İsmet Paşa'nın hayranıyım, dostu değilim ve olamam da. Çünkü, İsmet Paşa'nın hiç dostu olmadı ki» demiş. Demokrat Parti iktidara gelir gelmez, yaptığı ilk işlerden birisi de Şevket Süreyya Bey'i emekliye sevk etmek olmuş.. (Olduğu gibi, sayfa 147-148).

Yahya Kanbolat, Şevket Süreyya Aydemir'den dinlediği, şimdiye değin bir yerde yayınlanmayan anıları aktarırken şu bilgileri de veriyor:

İttihatçılar İstanbul'dan kaçtıktan sonra Celal Bayar, İzmir’e dönmüş. «Hürriyet ve İtilaf Fırkası, İzmir örgütünü kurmak için Celal Bayar'a, o zamana göre yüklü bir para (300 lira) göndermiş masraf olarak. Gerçi Celal Bayar, parti örgütünü kurmamıştı ama, parayı da Fırka Merkezine iade etmemişti. Ankara'ya iltihak etmeden önce, Fırka Merkezine para yerine bir mektup göndermişti. Orada, paranın harcama yerlerini açıklamaktaydı. Celal Bayar Ankara'ya geldiği sıralarda, ortada bütçe diye bir şey yokmuş, onun için kimseye para ödenmemekteymiş. Şevket Süreyya Aydemir'e göre, Celal Bayar, «Hürriyet ve İtilaf Fırkası»nın bu parası sayesinde Ankara'nın ilk dönemlerini sıkıntısız şekilde geçirebilmiş. Celal Bayar'ın, Fırka Merkezine yolladığı mektup, Şevket Süreyya'nın elindeymiş. Onu sonra, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesine hediye etmiş...(Olduğu gibi, sayfa 148).

Celal Bey'in bu, İttihad-ı Terakki'nin karşısında bulunan «Hürriyet ve İtilaf Fırkası»nın İzmir örgütünü kurmakla görevlendirilmesi olayını kendisi, şimdi bir gazetede yayınlanan anılarında değinecek mi ne bileyim?

Geçmişle ilgili olayları anlatanların çoğu, bunları kendilerine yontarak anlatırlar. Kendilerini eleştirmezler. Kendini eleştirmek ise, bir erdemdir, kanımca. Ayrıca derler ki: «Bakmakla görmek arasında bir ayrım vardır.»

Yahya Kanbolat «Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa ile ilgili ilginç bir anısını anlattı» diyor, yapıtının bir yerinde de, şöyle sürdürüyor:

Sakarya Savaşı devam ederken, Enver Paşa, Kafkasya'da askerleriyle birlikte Türk sınırında bulunmaktaymış. Savaşın sonucunu merak edip dururmuş. Zaten Sakarya Savaşı da uzun sürdü. Savaşın sonucunu öğrenmek için, Şevket Süreyya Aydemir'i Rize'ye görevli olarak göndermiş. Şevket Süreyya Bey, dağı aşmış ve gece, Karadeniz'e bakan yamaca varmış. Rize kenti aşağıda. Halk, fener alayı düzenlemiş, sokakları dolaşmaktaymış. Durumu anlamış: Demek ki Türkiye, Sakarya Savaşını kazanmıştı. Rize'ye- inmeye gerek duymadan, tekrar Enver Paşa'nın yanına dönmüş ve haberi iletmiş..

Bana, «Bu anımı hiçbir yerde yazmadın» dedi. Eğer

Atatürk, Sakarya Savaşını kaybetseymiş, Enver Faşa Anadolu'ya girmede kararlıymış, Sakarya utkusu, Sovyetler’in Enver Paşa’yı desteklemekten vazgeçmesine neden olmuş. Ve bundan sonra Enver Paşa, Orta Asya serüvenine başlayacaktır... (Olduğu gibi, sayfa 150).