Bağnazlık...

Prof. Fehmi Yavuz, “Domuz ve Beslenme Sorunlarımız" adlı yapıtını şöyle noktalıyordu:
“Yeniden vurgulayalım. Gerektiğinde dışsatım yapılabilir. Turizmi hızla gelişen bir ülkede oteller, moteller, lokantalar, tatil köyleri.. Yabancı turistlere, domuz etinden yapılmış yemek, salam, sosis, jambon, sucuk hazırlayabilirler, ama kendimiz de yemek zorunda olduğumuz bilincine hızla ulaşmak gerekir. Bu nedenle domuz eti konusu gündemde kalmalı, tartışılmalıdır. Üniversiteler, ilgili fakülteler, basın da üzerlerine düşeni yaparlarsa, olumlu sonuçlara kısa sürede ulaşırız..."
Basının bu konularda görevini tümüyle yaptığını söyleyebilir miyiz? Görevini yapsaydı basın, Oralp Basım’ın konuşmasını yayımlayan "Kocaeli" gazetesi, bir başına bırakılır mıydı? Yalnız bu konu mu, ülkede demokrasinin gelişmesi çabalarında, özgürlüklerin genişletilmesinde basın, görevini hakkıyla yerine getiriyor mu? Yoksa, olup bitenlerin habercisi, seyircisi mi? Bağnazlıkların üstüne neden gitmiyor?
"Kocaeli" gazetesinden Tanzer Ünal'ın konuştuğu Oralp Basım, yüreklilikle gazetecinin sorularını yanıtlıyor. Bu sorularla, yanıtlarından birkaçını aktarmak istiyorum:
Oralp Bey, siz eczacılığın yanında domuz yetiştiriciliği ile de uğraşıyorsunuz. İzmit yakınlarında domuz çiftliğiniz var. Bu iş nereden aklınıza geldi? Domuz yetiştirmeye nasıl başladınız?
Bir arkadaşın çocuğu için İstanbul Cerrahpaşa Tip Fakültesi Hastanesinin acil servisine gitmiştim. Orada iki saat kadar kaldım. Bu arada 6 ve 8 yaşlarında iki tane çocuk geldi. İkisi de birer saat ara ile öldüler. Tabii yanımda iki çocuk ölünce sinirim bozuldu. Doktor hanıma çocukların ölüm sebebini sordum. “Valla” dedi, "biri grip, diğeri kızamıktı, kurtaramadık” dedi. Çocukların gecekondu bölgelerinden geldiklerini, genel sorunun beslenme olduğunu söyledi. Çok üzüldüm. Bunlar bebek değildi. Bebek olsa neyse.. Bebek ölümlerine alıştık artık. Son gazete haberlerine göre, bebek ölümlerinde Uganda’dan da geriymişiz. Ayrıca Papua, Yeni Gine bizden iyiymiş. Bu devletler biliyorsunuz yeni yamyamlıktan çıktılar.
Bu olay mı sizi domuz yetiştiriciliğine itti?
Evet. İki çocuğun beslenme sorunundan dolayı ölümü beni çok etkiledi. Türkiye'nin beslenme sorununa katkıda bulunmak istedim. Domuz üretmek aklıma geldi. Bir de üretim güzel bir şey, üretiyorsun. Sonra korkunç ekonomik bir hayvan. Diğer hayvanlar senede bir yavru verir, domuz dört ayda bir 10-15 yavru yapar. Yani yılda, bir domuzdan 30-40 yavru alırsınız...
Bir domuz kaç ayda kesimlik hale geliyor?
Bir domuz 8-9 aylık bakım sonunda ortalama 100 kiloya ulaşıyor. Yani kesimlik hale geliyor. Domuzun dışında böylesine ekonomik bir hayvan yok. Zaten domuz olmadan bir toplumun hayvansal protein ihtiyacını karşılaması mümkün değil. Türkiye'de maalesef insanlarımızın yüzde 60-70'i et yiyemiyor. Tabii kansız analar ve bunlardan doğan eksik bebekler. Hindistan halkı bile bu konuda bizden ileri. Onlar inekleri kutsaldır diye, hiç olmazsa sütünu içiyorlar, dokunup seviyorlar. Biz onu da yapamıyoruz, domuza elimizi sürmüyoruz.
Bizim yediğimiz sosis, salamda da domuz eti var mı?
Var tabii. Zaten sosis, salam dışarıdan gelen kelimeler bunlar. Salam, sosis, içinde domuz eti olan yiyecekler...
Sizce domuz etinin yenmesi yasağı kaldırılmalı mıdır?
Valla, dinimizde bir yığın yasak var. Şarap içmek yasak, sigara yasak. Bütün kadınların çarşaf içine girmesi lazım. Görüyorsunuz bu yasakların hepsi kalktı. Şarap da içiliyor, sigara da. Kadınlarımız çarşaftan çıktı, plajlarda bikini ile dolaşmaya başladılar. Her nedense, dinin domuz etine koyduğu yasağa uyuyoruz...
Türkiye'de domuz etinin yenmesi nasıl yaygınlaştırılabilir?
Ülkemizde bu, eğitim ve kültüre bağlı. İnsanlar, gerçekleri, ancak iyi eğitilirlerse görebilirler. Başka türlü bunun yaygınlaşması imkânsız. Aç kalırlar yine yemezler. Anadan, babadan görmedik diye domuz eti yememek bir yerde ilkellik. Örneğin bir kırlangıç kuşu bir milyon seneden beri aynı yuvayı yapıyor. Neden? Tabii kuş o. Bir ayı da aynı şeyi yapar,mağarada yaşar. Neden o? Ayı olduğundan. Ama insanda evrim denen bir şey var. Mağaradan başlayıp, apartmanlar yapmışız. Yani bir evrim var. İnsanlar bu evrime uyarak kendi yararlarına olan bazı tabuları yıkmalılar…
Siz İzmit'te domuz yetiştirmeye başlayınca köylüler bunu nasıl karşıladılar? Tepkileri oldu mu?
Kesinlikle. Geldiler, beslenmesine ve yavrulama oranının yüksekliğine baktılar. Yetiştirmek istiyorlar ama, pazar yok...
"Kocaeli" gazetesinden Tanzer Ünal'ın, Oralp Basım’la konuşması daha uzun. Böyle bir gazeteciliği gerçekleştirdiği için, tanımadığım Tanzer Ünal'ı da kutlamak isterim.
Prof. Fehmi Yavuz da, iki yazıdır andığım yapıtında, acı gerçekleri sergiliyor, önerilerde bulunuyor, şöyle diyor özetle:
"Yurdumuzda ehli domuz yetiştirme girişimlerinin serüvenleri, söylentileri çok yaygındır. Bunlar türlü engeller yüzünden başarısız kalmış, ya da başlamadan sönüp gitmiştir..."