Ayşe Nasıl Kurtulur?

Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesi yargıçlarından Galip Güzel, 12 ocak günü çıkan “Kurdu Aramaya Çıkan Keçi" başlıklı ‘‘Ankara Notları" ile ilgili bir mektup gönderdi. Mahkemenin sivil yargıcı Galip Güzel'in 13 Ocak 1985 günlü mektubu şöyle:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
12 Ocak 1985 günlü Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkan "Kurdu Aramaya Çıkan Keçi" başlıklı yazınızı okudum.
Yazınızda, 20.6.1984 günü kararı verilen Aybastı Dev-Yol, Dev-Sol, Kurtuluş ve silah sağ çete davasının bazı sanıklarını konu edinmişsiniz. Yazınızda saptadığım bazı yanlışlıklar, doğrudan doğruya kişiliğimi ilgilendirmemesine karşın, adı geçen karara imza atan bir hâkim olarak, bu yanlışlıkların farkına vardığınızda hemen düzelteceğinizi düşündüğüm için size yazmayı uygun buldum.
1-Yazınıza konu alınan Aybastı Belediye Başkanı Salih Yaman hakkında düzenlenen iddianamede; TCK'nın 149/2 maddesine göre cezalandırılması istenmiş ise de; askeri savcı sizin yazınızda belirttiğiniz gibi, esas hakkındaki düşüncesinde cezalandırma istememiş, sanık Salih Yaman hakkında beraat kararı verilmesini istemiştir.
2-Yazınızda belirtilen Nevzat Karayün’ün Edirne Cezaevinden kaçırılarak Aybastı'ya getirildiği doğrudur, ama Nevzat Karayün hiç yakalanamadığından hakkında soruşturmanın geçici olarak durdurulması kararı verildiğinden ve halen firarda bulunduğundan hakkında dava açılamamış ve bunun doğal sonucu olarak dâvada sanık değildir. Davanın sanığı olmayınca da, yazınızda belirtildiği gibi hakkında ölüm cezası verilmesi söz konusu olamaz.
3-20.6.1984 günlü kararda Salih Yaman'a 20 yıl ağır hapis, Kemal Sarıkaya'ya 24 yıl ağır hapis ve Ahmet İkiz'e ölesiye ağır hapis cezası verilmiş olup, her üç sanığın da hükümle birlikte gıyaben tutuklanmaları kararlaştırılmıştır.
4-Yazınızda, Erzincan eski Sıkıyönetim Komutan Yardımcısının adı da yanlış yazılmıştır. Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı'nın adı Selçuk Haznedar değil. Tuğgeneral Yusuf Haznedardır. Yanlışlıkla Selçuk Haznedar diye yazılan kişi, Tuğgeneral Yusuf Haznedar'ın akrabası olduğu söylenen ve davada Dev-Sol örgütünün başkanı olup, ölüm cezası ile cezalandırmıştır.
Yukarıda belirtilen yanlışlıkları kısa sürede gidereceğinizi sanıyorum. Mesleğinizde başarılarınızın devamı dileğiyle saygılar sunarım."
"Ankara Notları"nı çatıp hazırlarken müsvedde yapmam. Şöyle bir okur telekse veririm. Ancak, ondan sonra da duramam, gece saat 24.00 e dek düzeltme yaparım, böyle alıştım. Cumhuriyet’i İstanbul’u telefonla aradığımda santraldan Dilaver ya da Satılmış, açar açmaz sorarlar:
Düzeltmeyi mi istiyorsun ağabey?
Yargıç, Galip Güzel’in sözünü ettiği General Yusuf Haznedar'ın adı, ilk günü, 12 ocakta çıkan yazıda yargıcın dediği gibi, Selçuk Haznedar olarak çıktı. Ancak, ondan sonraki bir "Ankara Notları"nda adı düzelterek yazdım. Bu arada, öldürülen "Kocalan" kardeşlerin baba adlarını yanlış yazmışım. Bekir olacaktı. Onu da şimdi düzeltiyorum...
Şimdi ayrıntıları geçip, işin özüne geleyim: On günü aşkın süredir, Aybastı olayları üzerinde duruyorum. Yankıları az olmadı: Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı harekete geçtiler. Aybastı Belediye Başkanı Salih Yaman’ın neden yakalanamadığı konusu üzerinde duruyorlar. Gıyabi tutuklulardan Kemal Sarıkaya'nın Aybastı yakınında yakalandığını bir "Ankara Notları"nda haber vermiştim...
* * *
"Ekin A.Ş."nin başına gelenleri anlatmak istiyorum. Kurucular "Ekin A.O."yerine, "Ekin A.Ş." diyorlardı. Giderek bu, "Ekin Ayşe"ye dönüştü. Ayşe sözcüğü bana daha güzel geliyordu. Dört aydır, '‘Ayşe ”nin başına da gelmedik kalmadı. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı yetkilileri bir türlü Ayşe'nin ana sözleşmesini onaylamıyorlardı. Çeşitli bahaneler bulunuyordu, örneğin, bir maddede şirket, "her türlü film, ses bandı ve video gösterileri düzenler, bunları üretir, çoğa tır” mı denmiş, bu tümcenin başına "yasal çerçevede " sözcüklerinin eklenmesi isteniyordu. Bir başka maddede "her türlü eğitim çalışmaları yapar ve ortak çalışmalara katılır" mı denmiş bu tümcenin de başına, "İlgili mercilerden gerekli müsaadeyi almak kaydıyla " sözlerinin konması istenmekteydi. Bir başka örnek: Şirket "Tiyatro oyunları, müzikaller, karagöz, kukla ve benzerleri seyirlik oyun düzenler, her türlü müzik toplulukları oluşturur ve dinletiler düzenler", bunun da başına "yasal çerçevede" sözcüklerinin konması gerekirmiş. Sanki yasal olmayan işler, sözcükler konmazsa Türkiye'de yapılabilirmiş gibi. Ayşecik, mıncıklandı da mıncıklandı.
İncir çekirdeğini doldurmaz gerekçelerle. “Ayşe”nin kuruluşu dört ay savsaklandı, geciktirildi.