Aydınlar Arasında...

İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi yöneticilerinin çarşamba günkü duruşmalarında, çok sayıda “siyasi polis” varmış. Adlarını öğrenebilsem, yazardım! Duruşmada, izleyicilerin en önünde oturuyorlarmış. Biri de İHD Genel Başkanı Nevzat Helvacıyla tanıştırılmış...
Bu bey de siyasi şubeden!
Ya, öyle mi? Memnun oldum!
Duruşmadan sonra, Nevzat Helvacı, İHD Gaziantep Şubesi Başkanı Bayram Çelik'in bürosunda bir basın toplantısı düzenledi. Gazeteciler geliyorlardı. Bir siyasi şube memuru polis görevlisi de ricada bulunmuş; "Basın toplantısını izleyebilir miyim" diye. Nevzat Helvacı, sert bir biçimde karşılık verdi!
Biz basın toplantısını gazeteciler için düzenliyoruz, polisler için değil!
Memur da “özür dilerim” dedi, ayrıldı.
Ankara'dan gidenler kalabalıktık. Duruşmayı izledikten sonra, Bayram Çelik'in işyerinde, İHD Genel Yönetim Kurulu toplantısına katılacaktık. Genel yönetimden 12 kişiydik. Nevzat Helvacı, Akın Birdal, Şükran Ketenci, Yusuf Alataş, Hasan Uysal, Hıdır Oktay, Bayram Çelik, Zübeyir Aydar, Hatip Dicle, Salih Öztürk, Nihat Bulut bir de ben.
Duruşma, Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeydi. Uçaktan iner inmez, otobüse binmiş, kente inmiştim. Sora sora adliyeyi buldum. Bir de yiter ne edersem diye korkuyordum. Avrupa'dan deneyimlerim vardı. Aydın Çubukçu, cezaevinden çıkınca, askerlik şubesine götürülmüş; oradan da salıverilince damdazlak ortada kalakalmıştı! Bir şey değil.
Ekmekçi, Gaziantep'te de kaybolmuş! diye dalga geçerlerdi.
Soluk soluğa vardım ki, duruşma daha başlamamış; beni mi bekliyormuş ne? Az sonra çağırdılar İnsan Hakları Gaziantep yöneticilerini. 2. Asliye Caza’nın duruşma salonu küçük; içeri daldık, tıkış tıkıştık. Yargıç, M. Emin Akyürek’ti deneyimli gibi; o yörenin ağzıyla, şivesiyle konuşuyordu. Sanıklar yabancılık çekmiyorlardır, diye düşündüm. Daha önceki duruşmalara çıkan yargıç Mehmet Güneş değişmiş, yerine M. Emin Akyürek gelmiş. Savcı, daha genççe biriydi. Yazman İse Bekir İnci. Sorgulamanın başında kimlikleri saptarken, yazman Bekir İnci'ye çok iş düşüyordu. Daktiloyu çok hızlı yazıyordu. Sektirmeden kimlikleri saptadı, yazdı. Yargılanan şube yöneticileri de şöyleydi:
Bayram Çelik (Başkan, Genel Yönetim Kurulu üyesi), Bektaş Avşar (Yazman), Nevzat Yaşar (Sayman), Raşit Aliosmanoğlu, Mustafa Nacak, Hatice Demir, Mustafa Köse üyeydiler. Duruşmaya çok sayıda savunman katılmıştı. Savunmanlar, Gaziantep'ten, Ankara’dan, Antakya’dan, Adana'dan, Urfa'dan katılmışlardı. Baro Başkanı Uğur Kanlı, Refah Partisi İl Başkanı Enver Bakır’cı oradaydılar.
Gaziantep İnsan Hakları Derneği, Gaziantep Valiliği’nce kapatılmıştı, Ancak asıl kapatan yukarısı mıydı? Yukarıdan müfettişler gelmiş, İçişleri Bakanlığı’nın isteği üzerine, valilik derneği kapatmış, bir yandan da mahkemeye vermişti. İHD Gaziantep Şubesi, kapatma kararma karşı, idare mahkemesine dava açmıştı. O sürüyordu. Gaziantep Şubesi yöneticilerine yüklenen yeni suç, dernek yöneticilerinin Dev-Sol’la ilişkili oldukları savıydı. Sorgusunda, Bayram Çelik, şöyle diyordu;
Ben derneğin hem başkanıyım, hem de genel yönetim kurulu üyesiyim, iddianamede belirtildiği şekilde, Dev-Sol'la hiçbir ilişkimiz olmamıştır. Bizim derneğin amaçları vardır. Basın toplantısı yaptık. Kanuna aykırı olmayan derneğimizin kuruluş amacını bildiren açıklamalarda bulunduk. Bunun herhangi bir kanunsuz ciheti de yoktur. Üç noktada devamlı sorguya tabi tutulduk. Dev-Sol'la ilgimiz ve irtibatımız olmamıştır. Dernekler Yasası, bize göre, birtakım haklı olmayan durumları getirmektedir, iddianamede yazılı olan müsnet suçu işlemedik. Suçsusuz. Bu suçla uzaktan yakından ligimiz yoktur. Beraatımı İsterim.
Öbür sanıklar da benzer biçimde konuştular. Yargıç duruşmayı haziran ayına bıraktı.
Duruşmadan sonra, basın toplantısı düzenleyen Nevzat Helvacı şöyle diyordu:
Bugün Gaziantep Şubemizin yöneticileri hakkında açılan davayı izlemek için buradayız. Gaziantep Şubemiz, bazı kuruluşlarla birlikte savaşa karşı bildiri yayımladığı gerekçesiyle faaliyetten alıkonuldu. Daha önce de Kocaeli ve Samsun şubelerimiz, son bir ay içinde ise Batman ve Urfa şubelerimiz kapatıldı, yöneticileri hakkında soruşturmalar açıldı. Derneğimizin kuruluşundan bu yana şubelerimiz ve üyelerimiz üzerinde baskılar kurulmuştur. Bu baskılar giderek yoğunlaşıyor. Demokrasiyi içine sindirememiş yönetimlerin insan haklarına ve örgütlere bakışı çarpıktır, içtensizdir. Bu tür uygulamalarla insan hakları savunucuları savunmasız bırakılmak isteniyor. Ama bilinmelidir ki bunlar bizim için caydırıcı bir etken olamayacaktır, savaşımımızı kararlılık içinde sürdüreceğiz...
Gaziantep'te bir gece kaldık; sabahın erken saatlerinde Gaziantep caddelerinde dolaştım. Dolaşırken, Orhan Barlas'ı gördüm, çok şaşırdı. Sonra, kardeşi Nesteren Barlas geldi biz ayrılırken. Gaziantep, aydınları, emekçileri uyanık bir kent. Çok sevdim Gaziantep'i.
Gaziantep'te cezaevi de ünlüdür. "Koşullu Salıverme" Yasasından sonra, 140'a yakın hükümlü, cezaevinden çıkamadı! Bunlardan kimileri şöyle: Kemal Kaçaroğlu, Garbis Altınoğlu, Bahri Çakır, Hasan Gülbahar, Hasan Gencoğlu, Adnan Demir, İrfan Ural, Ali Rıza Gezici, Cumali Ayhan, Rıza Altun, Muzzafer Ayata, Muzaffer Beken, İbrahim Hafta...
***
On yılı aşkın süredir yurtdışında, Almanya'da, Frankfurt'ta yaşayan gazeteci Aydın Engin’in annesi Adalet Hanım, perşembe sabahı Ödemiş'te öldü. Aydın Engin yurda döner dönmez Koşullu Salıverme Yasası’na göre, cezaevine konacak, daha 100 günü aşkın süre yatacaktı. Gelmeyi, annesini ölüm yatağında olsun görmeyi çok istedi. Annesi de onu. Ama olamadı. Adalet Hanım oğlunu, Aydın annesini göremedi. Aydın'a, Oya’ya, Ekim'e, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yurda kavuşamayan, tüm sürgünlere de sabırlar...