Atatürk’ün Atı ile Semranım’ın İbriği...

SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, sözünü esirgemeyen bir milletvekilidir. Gerçek bellediklerini dosdoğru, evirip çevirmeden söyleyiverir.
Hafta içinde, 16 ekim salı günü, Mecliste KİT Komisyonu’nda. TRT Genel Müdürü ile TRT yöneticileri için ağzına geleni söyledi. KİT, yani, "Kamu İktisadi Teşebbüsleri" yarkurulu, Meclis adına, kamu kuruluşlarının hesaplarını denetleyen yarkuruldu. Kamer Genç, bu kurulun üyesi değildi, ama üye olmadan da milletvekilleri, bu yarkurullara (komisyonlara) katılabilirler, düşüncelerini söyleyebilirler, yöneticilere soru sorabilirlerdi. Konu, TRT'nin 1987 yılı hesaplarının aklanıp aklanmamasıydı. KİT yarkurulunun başkanı ANAP'lı Yavuz Köymen'di, ancak olay günü o yoktu, yine ANAP'lı İsmet Oktay başkanlık etmekteydi.
1989'daki toplantıda Kamer Genç, genel müdüre çeşitli sorular yöneltmişti TRT yönetimiyle ilgili. Genel müdür, “Sayın Genç'in tüm sorularına yazılı yanıt vereceğim!" demişti. Ancak aradan uzun süre geçmesine karşın milletvekilinin sorularına ne yazılı ne sözlü yanıt vermişti. TRT ile ilgili KİT raporları dağıtıldı, yine yanıt gelmedi. Kamer Genç’le birlikte, SHP Amasya milletvekillerinden Tahir Köse, İzmir Milletvekili Veli Aksoy, Edime Milletvekili Erdal Kalkan'ın da aralarında bulundukları bir grup milletvekili TRT'nin hesaplarının aklanması ile ilgili rapora özetle şu gerekçelerle karşı çıkmışlardı:
1987 yılı içinde 32 personel hakkında açılan soruşturmanın mahiyeti nedir? Kimler hakkında ve hangi nedenlerle soruşturma açılmış ve ne gibi sonuçlara varılmıştır?
Yıl içinde alınan 485 milyon liralık mefruşat ve 391 milyon liralık kırtasiye ile ilgili olarak alımlarda ve sarflarda mevzuat kurallarına uyulmuş mudur? Bunlar hangi usulle ve kimlerden satın alınmıştır?
Cari yılda 988 milyon lira çeşitli lüks otellere ödeme yapılmıştır. Halbuki kuruma ait ve yeterli konforu haiz özel misafirhaneler varken yapılan bu ödemelerin 6245 sayılı Harcırah Kanunu’na aykırı olduğu belirtilmiş, bugüne kadar bu aykırılığın nasıl giderildiği cevaplandırılmamıştır.
...Diğer taraftan anayasanın 133. maddesine göre tarafsız olması gereken kurumun yönetiminin gerek anayasanın ve gerekse 2954 sayılı TRT Kanunu'nun belirttiği genel yayın ilkeleri doğrultusunda yayın yapmadığı, sağlıklı bir kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulunmadığı, TBMM çalışmalarına ekranlarını kapatarak bazı aile ve kişilere özel bir değer kazandırmak için gayret sarf ettiği., her gün yaşanan olaylarla ve verilen haberlerle sabit bulunmaktadır..."
Milletvekilleri, yanıtlanmayan bu sorular karşısında, TRT hesaplarının aklanmamasını istemekteydiler. Yarkurul raporuna da bu gerekçelerle karşı çıkmışlardı. Hafta içindeki toplantıya. TRT Genel Müdürü İterim Aydın Erdem gelmemişti. SHP Milletvekili Kamer Genç, yarkurulda özetle şunları söyledi: „
Sayın başkan, nasıl oluyor da bir genel müdür, bir milletvekiline “yazılı cevap vereyim" dediği halde, cevap vermiyor? Bu, TRT yöneliminin TBMM'yi ve komisyonu tanımadığı anlamına gelmez mi? TRT Genel Müdürü yalnız bir kişiye uşaklık yapıyor; onun dışında hiç kimseyi tanımıyor. Bir Semra Özal, TRT'nin gözünde TBMM'den daha yüksek. Mesela. Semra Özal'ın Kıbrıs'a gitmesi sırasında, yapılan yayın beş dakikadır; o gün TBMM ile ilgili olarak yapılan yayın bir dakikayı geçmedi. Nerede ise Semra Hanım tuvalete gitse, TRT Genel Müdürü ibriği alıyor, tuvaletin kapısına koşuyor! Bu nasıl yönetim anlayışı?
Kamer Genç, “cunta" döneminde de cunta yönetiminin uygulamalarına yüreklice karşı çıkmış bir Danışma Meclisi üyesiydi. 1982 Anayasası taslağı Danışma Meclisi'ne geldiğinde, "Bu bir paçavradır; bunu yırtıp atalım, 1961 Anayasasını esas alalım, aksayan taraflarını düzelterek yeni bir anayasa hazırlayalım” demişti. 1982 Anayasa tasansının tümü oylanıp maddelere geçilirken 'ret' oyu veren tek üyedir. Danışma Meclisi'nde tüm ölüm cezalarına "ret” oyu verdi. Askerlerin getirdikleri, antidemokratik yasa tasarılarına karşı koydu. Görüşmelerden sonra da anayasaya "ret" oyu veren 7 kişiden biri Kamer Genç'ti. Türk Dil ve Tarih kurumlarının, CHP'nin, kapatılmasına karşı çıktı. Danışma Meclisi'nde şöyle dedi.
Atatürk'ün gölgesinde oturup çay içtiği ağacı, “korunması gerekli eski eser" ilan ediyorsunuz (Genelkurmay'ın karşısında, böyle bir ağaç vardı, Atatürk'ün atını bağlayıp, altında çay içtiği ağaç!) buna karşılık, Atatürk'ün eserlerini kapatıyorsunuz. Bu, Atatürk düşmanlığıdır...
1980’lerin civcivli yıllarında, bir astsubay, bir yargıcı dövmüştü. Astsubay, dört ay hapis cezası aldı. Konsey üyesi Nurettin Ersin, astsubayın bağışlanması için bir yasa önerisi getirdi. Karşı çıkanların başında Kamer Genç vardı. Şöyle dedi konuşmasında özetle:
Siz Konsey üyesisiniz. Bizi buraya seçtiniz, ama bu bizim vicdanlarımızın baskı altına alınması anlamına gelmez. Eğer af ise herkes için af çıkarın, astsubay da yararlansın...
1983 seçimleri yaklaşırken Kamer Genç, Tunceli'den bağımsız olarak adaylık koymak istedi. Konsey “veto” etti! O da Danışma Meclisi'nin görev suresi bitmeden, dört ay önce, tek satırlık bir yazı ile Danışma Meclisi üyeliğinden ayrıldı. Danıştay inceleme yargıcı iken, Danışma Meclisi'ne girmişti, istifadan sonra, o göreve de dönmedi. Emekliliği de yoktu...