ANAP, Gitti Gider mi?

Olayı, cumartesi arkadaşlarımızdan Prof. Kaya Türker anlattı: O, 1954 yılında Almanya'da TV'den izlemiş. Alman ayaktopu (futbol) takımı o yıl, dünya birincisi olmuş. Cumhurbaşkanı Theodor Heuss'a:
— Takımımız dünya birincisi oldu, ne olur bir kabul etseniz de kutlasanız çocukları... demişler. O zamana dek, Cumhurbaşkanlarının, ayaktopu takımlarını çağırıp kutlaması söz konusu değilmiş. Başkan, "Peki" demiş. Çağırmış. Oyuncular, Cumhurbaşkanının Önünde sıralanmışlar. Theodor Heuss onlara şöyle demiş:
Topa iyi vurmakla, iyi insan olunmaz!
Galatasaray-Monaco maçı, iyi ki bitti de, başka sorunlara eğilebilecek basınımız. Nasıl da kendimizden geçmiştik: "Ne seçim ne geçim, varsa yoksa, ayaktopu!"... Hacı Turgut Bey, nasıl da koştu gitti, Kölnlere, bir şeyler umarak...
* * *
Yerel seçimler yaklaştıkça, dergiler, seçim tahminlerini soruşturmaya başladılar. "Tempo” Dergisi’nin, sorularına ben de yanıtlar vermiştim. Yüzdeler şöyleydi: ANAP yüzde 25, SHP 35, DYP 26, DSP 6, RP 7, MÇP 1.5, IDP 0.5
Derginin son sayısında sıralama yapanlara baktım; Prof. Sadun Aren'le, aynı sıralamayı yapmışız. Sadun Bey yüzde vermemiş, Prof. Fahir Armaoğlu da aşağı yukarı benzer sıralamayı yapmış. Yani, ANAP gitti, gidiyor!..
Prof. Sadun Aren'e sordum; “ANAP neden gidiyor?” diye. Şunları söyledi özetle:
ANAP büyük sermayenin partisidir; büyük sermayenin partisi olduğu için, asıl yöneticiler büyük sermayedarlardır. Böyle bir partinin üyeleri, zorunlu olarak çıkarlarını temsil ettikleri, büyük sermaye sınıfına mensup değillerdir. Seçim kanununun gereklerini yerine getirmek için partisel faaliyeti yerine getirmek için çok sayıda partiliye ihtiyaç vardır; oysa bu sınıf, yani büyük sermaye sınıfı, hem sayıca azdır hem de particilikle doğrudan doğruya ilgilenmezler. Adam tutarlar. Bunun için, ANAP'ın sınıf partisi olarak yönetimi, yani özellikle Özal, büyük sermayenin çıkarını yürüten, bunu bir kadro ile yürüten bir kişidir. Bu anlamda, parti ile sınıf ilişkisi ANAP için söz konusu değildir. Örneğin, SHP için söz konusudur; SHP'nin üyeleri, temsil ettikleri sınıftan gelmektedir çünkü. Örneğin, büyük sermayedar SHP'ye üye olmaz. Yani, üyeyle parti arasında bir benzerlik, giderek bir ayniyet vardır. Bu ayniyet, özel olarak da büyük sermayeyi temsil eden partilerde olanaksızdır. Bu partiler, parti olamazlar bizim anladığımız anlamda. Bunlar bir yönetici kadro ve bu yönetici kadronun iktidarını sağlamak için kullanacakları kimselerdir. Partinin tabanı, partinin çıkarlarının adamları değildir. Nitekim, ANAP'ın son kongresinde, başka insanlar kazandığı halde, Özal, "yanlış olmuştur” demiş ve kazananları değiştirmiştir. Yönetime alınmayanlar da fazla karşı çıkmamışlardır. Kazananlar yönetime gelse, parti ANAP olmaktan derhal çıkacak. Onun için hiç üstüne varmadılar. Çünkü biliyorlardı ki, Özal iktidarını da Özal’ı da düşürmek veya düşürmemek kendilerine ait bir şey değildir. Böyle bir parti, gerçekten başarılı olduğu sürece, yani partiyi destekleyenlere katkıda bulunabildiği sürece ayakta kalabilir. Ama zaafa düştüğü zaman, sıkıntı da başlar. Şimdi görülüyor ki Özal, kaybetmeye başlamıştır. ANAP'ın partizanı yoktur ve olamaz. ANAP, fazla bir şey veremez artık. Çünkü, orta sermaye karşıdır partiye; orta sermayenin çıkarı karşıdır partiye. Daha önce destekleyen ve oy veren bakıyor ki yok; “bu adam insana verse verse sadaka verir yani'.” Ben, örneğin bugün Ankara'da coşkulu bir ANAP hareketi göremiyorum. Bundan ötürü ben kaybedeceğini tahmin ediyorum ANAP'ın. Tabanı çalışmayacaktır çünkü. Büyük sermayeden yana olan Kaya Erdem'in, karşı çıkışı ilginç.
Peki, bir şey daha var sizin tahminleriniz arasında; DSP'ye, Refah Partisi'nden daha az şans tanımışsınız, neden? Onu nasıl açıklıyorsunuz?
—«Halk giderek DSP’yi bağımsız bir parti olarak görmemektedir. Bağımsız olarak hareket eden bir parti olmadığını görmelerine bağlıyorum halkın. Ben DSP'yi tutanların sosyal demokratlar olduklarını zannetmiyorum. ANAP'lı, DYP’li olanlar da DSP'yi tutabilirler. DSP, sosyal demokrat partilerin yuvalandığı yer olmadığı anlaşılmış bir partidir. Sosyal demokratlar, buradan çekilirler, diye düşünüyorum. İçlerindeki ANAP'lılar ANAP'a gider, filan... O bakımdan, tahminimi öyle yaptım...
O zaman, yüzde sekizi filan bulamaz, size göre…
Bence, tabii, o son aldığından az alır.
Çok teşekkür ederim Sadun Bey.
“Tempo" Dergisi, tahminlerle İlgili olarak "Gitti Gidiyor" başlığını koymuş. "2000'e Doğru" Dergisi’nde, ANAP Genel Sekreteri Akın Gönen ANAP’a yüzde 36 vermiş. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Erol Çevikçe, ANAP’a yüzde 30 verenlerden. Çok var, yüzde 30 veren; örneğin İlhami Soysal, İlyas Seçkin, Yol-İş Genel Başkanı Bayram Meral, Uluç Gürkan, Deri-İş Genel Başkanı Yener Kaya, Petrol-İş Genel Başkanı Münir Ceylan, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Yalçın Büyüdağlı da öyle…
ANAP'ın, yani Hacı Turgut Bey'in inişe geçtiğine kuşku yok. Birkaç yıl önce, Hacı Korkut Bey'le bir görüşmemiz sırasında, söz dönüp dolaşıp Hacı Turgut Bey'e gelmişti. Korkut Bey şöyle demişti:
ANAP’ın geleceği, Turgut Bey’e bağlıdır. Onunla kaimdir. Turgut Bey giderse, ANAP kalmaz!