Altındağ’da Bir Gövde Gösterisi: (2) Ölü Toprağı Kalkıyor...

Altındağ'da yürüyüşten önce. SHP ilçesinde, İlçe Başka­nı Hüseyin Kaya ile oturuyorduk; odada ikimizden başka kimse yoktu. İçeriye, orada görevli olduğu anlaşılan bir genç girdi. İlçe Başkanı Kayaya:

Bir telefon geldi, bir ses "İlçeye bomba kondu!" dedi, telefon kapandı!

İlçe Başkanı Hüseyin Kaya, elinin tersiyle İter gibi, "Boşver" anlamına, elini salladı, genç çıktı.

SHP'nin Altındağ'daki bu gövde gösterisi, şu yönden an­lamlıydı. Partinin üzerine serpilmiş olan ölü toprağı Altın­dağ'da kalkmıştı. Uğur Mumcu Küttür Merkezi'ndeki alkış­lar, ayakta yapılan gösteriler, SHP'lilerin verilen iletiyi aldıklarını göstermekteydi. Bir siyasal parti, yaşamda kar­şılığı olan politikalarla gelişebilirdi. Bunların şimdiye dek yapılmaması, SHP'yi bir ölçüde daraltmış gibiydi. Altın­dağ'da SHP’nin 20 günlük bir çalışması, bu gövde gösterisi­nin başarılı geçmesini sağlamıştı. Uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde toplananlar, partinin, seçimlerde görev alacak sorumlularıydı. Partili üye, partisine sahip çıkıyordu. Ger­çekte, sol partiler, sandığa sahip çıkamazlarsa, bu seçim de giderdi. Altındağ Belediye Başkan Yardımcısı Aslan Alp, şöyle diyordu:

Sandığı koruyabilir, katılımı yükseltirse, örneğin, katılım yüzde 85-90 düzeyinde olursa, tüm Türkiye'de seçimi sol alır. "Niye sandığa gideyim de oy vereyim?" diyen bi­zim partilimizdir.

Aslan Alp’in, benim de katıldığım ilginç yorumları vardı, şöyle diyordu örneğin;

Dünya yeni bir gelişme sürecine, yeni bir toplumsal dü­zen arayışına girmiştir. Bu arayış içinde sosyalistler, ko­münistler, sosyal demokratlarla çalışmayı öğrenmelidir­ler. İki karşıt insan, bir araya gelip bir iş üretmeden, birbir­lerini tanıyamazlar. Kapalı kapıların ardında, kompartı­manların içerisinde birbirlerini tanımaya olanak yok. Sol, demokrasi içerisinde gelişir. Demokrasinin olmadığı ko­şullarda sol, sosyal demokrasi dışındaki sol gelişmiyor. O zaman, çeşitlilik içindeki görüş birliği diyebileceğimiz bi­leşkeyi yakalamak gerekiyor. Sosyalistlerle, sosyal de­mokratlar bir araya gelecekler, o görüş birliğini, o bileşkeyi orada yakalayacaklar, öyle öyle gelişecek demokrasi...

Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ndeki o görülesi toplantıda, milletvekili Mehmet Kerimoğlu, kendi konuşmasından sonra kürsüye Belediye Başkanı Ali Rıza Koç’u çağırdı. Ali Rıza Koç, özetle şunları söyledi:

27 Mart'ta hepiniz parti adına görevlisiniz. Sizlerle bir­likte 27 Mart'ta sonucu alacağız. Bizim onurumuz ve guru­rumuz, cumhuriyetimiz, laik devlet yapımız, Mustafa Kemal’imiz, onun eserleri, o cumhuriyetin yetiştirdiği in­sanlardır. Verdiğimiz sözleri beş yıl içinde yerine getirdik. Arkadaşlarımız en güzel hizmetleri yaptılar. Bir beş yıl da­ha halktan yetki istiyoruz. Çünkü bunu biz yaparız. Bunun ustası biziz. Bunun kaynağı, düşüncesi, insana hizmet, hal­ka, demokrasiye saygı bizde.

Değerli arkadaşlar, diğer partilerin adayları, tüccar, es­naf, ben 24 yıllık belediyeciyim. 27 Mart'ta herkes işine. Biz halkımıza, “Altındağ’ı, Türkiye'nin başkenti olarak yarım bırakma” diyoruz. Bir beş yıl daha...

Alkışlar arasında kürsüye gelen Korel Göymen, şöyle konuştu:

Merhaba arkadaşlar, gençler, değerli kadınlarımız! Dün Sayın Genel Başkanımız Murat Karayalçın'la konuştum. Buraya geleceğimi söyledim. Size selamlarını iletme­mi istedi. Bu görevi yerine getiriyorum. Buraya gelince gördüm ki, herkes bir Murat Karayalçın kesilmiş. Herkes bir "Aslan Sosyaldemokrat!” kesilmiş...

Geçtiğimiz beş yıl içinde, sevgili belediye başkanımız Ali Hıza Koç, verdiği sözlerin tümünü yerine getirmek suretiy­le, bizim sözümüzün eri olduğumuzu bir kez daha Altın­dağ’da kanıtladı, gösterdi. Kıvılcımı Altındağ'da çakıyo­rum. Altındağ'dan çok büyük beklentilerim var. Altındağ'da çakılacak bir kıvılcım, bütün sosyal demokrat meşaleyi bir anda tutuşturabilecek durumda. Sizden on yıllar anımsa­nacak oy patlaması bekliyorum... önümüzdeki günlerde Ankara kazan, biz kepçe bol bol dolaşacağız birlikte. Halkı­mıza, Murat Karayalçın ve arkadaşlarının, Ali Rıza Koç ve arkadaşlarının yaptıkları hizmetleri daha iyi anlatacağız. Sizden bir iki ricam var Her şeyden önce, 27 Mart seçimle­rinin bir demokrasi şöleni olduğunu unutmayalım. Yani, kimin kazandığından daha önemlisi, seçimlerin özgür bir ortam içerisinde yapılabilmesi, bizim açımızdan çok büyük önem taşır. Sizlerden ricam, zaman zaman oyunlarda ola­bilir. Sizler, olgun sosyal demokratlar olarak bu oyunlara gelmeyiniz. Seçimlerin sonuna kadar gururumuzu, süku­netimizi koruyalım. Bizden farklı düşünenlere de sevgiyle, saygıyla yaklaşalım.

İkinci ricam: Bir şarkı vardı "Bizi kader ayırdı.." diyece­ğim ama, bizi kader de ayırmadı. Bizi maalesef, zaman zaman uygulanan basiretsiz politikalar, kısa vadeli görüş­ler ayırdı. Kast ettiğim, tabii, sosyal demokratların geçici olacak olan ayrılığı. Şu anda piyasada iki tane daha kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan parti var. Sizlerden ri­cam. özellikle, diğer sosyal demokrat partiler ile adayları­na engin bir hoşgörüyle, kardeşçe yaklaşalım. Bizim ayrılı­ğımız geçicidir. Oyların sandıkta birleştirilmesi sonunda zaten istediğimiz sonuç alınacaktır...

Bizden farklı siyasal görüşe, farklı düşünceye saygım var; ama Mustafa Kemal Atatürk'ün başkentine, cumhuri­yetin simgesi olan bir kente belediye başkanı olmak iste­yenler, cumhuriyete inanmıyorlarsa, Mustafa Kemal'e inanmıyorlarsa, onlara geçit vermeyin. Demokrasi müca­delesi içinde, gereken dersi verin. Laiklik belirli çevreler tarafından ciddi tehdit altında bırakılabiliyorsa, bunları bes­leyen kim? Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyen Atatürk düşmanlarını geçtiğimiz on yıllarda besleyen kim? Diğer sağ partiler değil mi? Hepsinin kökü birdir, hiçbirine geçit vermeyin...