Ali Yüce'nin Şiirleri!

İzmir’den anlatacaklarım var; öncelikle İzmir, babamın gençliğinde çok sevdiği bir kent. Kurtuluş Savaşı'nda, ordu İzmir'e girince, -girenler arasında babam da var- babam İzmir'i çok sever. Daha önceleri de, meyankökü kazmak için Aydın-Milas yöresine çok gelip gitmiş, paranın tadını buralarda almıştır.

İzmir'de, terhis edilince Konya'ya. Hadim’e dönmek istemez, İzmir’lerde kalmak ister. Bir iş bile tutar buralarda, manifaturacılığa başlar, iyi mi?

Hadım'ın Hocalar Köyü’nde anamla ağabeyim onu bekler dururlar. Köye dönünce de bir daha gelemez İzmir'lere, Anam bir türlü gelmek istemez. Kadın içgüdüsü, sezgisi kuşkuludur. Babamın buralarda bir sevdiği olacağını mı ne düşünür? Vardır da...

-  Yakına değin mektupları gelirdi, ben bilmez miyim?

Babam:

- Gel, İzmir'e gidelim, orada yaşam bambaşka; çocuklar okur, çok para kazanırız! dese de boşuna:

-Gitmem, ben bu dağlan bekleyeceğimi der, başka şey demez. Babamın değil, anamın sözü geçer...

★★★

Ali Yüce'nin “Sevgim Servetimdir’ kitabını İzmir'de yazmayı, birkaç satırla sözünü etmeyi düşünmüştüm. Ercüment Behzat Lav’ın dörtlüğünü -güncel- diye öne aldım. Şöyle diyor Ercüment Behzat;

“Şeriat gene pusuda / Gidişat netameli / Çarşafı atamadık gitti / Millet gene sakallı cüppeli” (İlhamı Soysalın “Türk Şiiri Antolojisi”nden.)

Ali Yüce. 2 Temmuz 1993’te, eşi Nimet Hanım la birlikte. Sivas’ta Madımak Oteli’nde yanmaktan kurtuldu. Günlerce, hatta aylarca ağzım bıçak açmadı. Sivas şiirim -sanıyorum- 1994 ’te yazdı. Şiir, “Yunus Dervişimiz Bizim / Suç Ortağıma Pir Sultan" başlığını taşır, Ali Yüce, şiire geçerken “Sivas'ta yakılarak öldürülen 37 güzel canın anısına saygıyla" der.

İki bine yedi kala / 2 Temmuz 1993‘te / Sivas’ta Madımak Oteli'ne / Tanrı benzin yağdırdı gökten / Zebaniler ateşledi / Yanmaya başladı otel / İçindeki kafirlerle birlikte

İkibine yedi kala / Çıktı mağarasından / Eski çağlı bir kiklop(1) / Kükredi kirli sesiyle / Ağzı büyük yüreği küçük / dili uzun bir kiklop

Verdi fetvasını kiklop / Sakın söndürmeyin dedi / Yangın değil bu gördüğünüz / Tanrı'nın gazabıdır kafirlere / Halkımın öfkesidir dedi / Sırtına bine bine / Kanını eme eme halkın / Demokrat oldu kiklop

Şişirdi avurtlarını / Körükledi yangını kiklop / Yaktı otuz yedi körpe canı! Dünyanın gözü önünde / Alkışladı ilkelliği barbarlığı / Dini sömüre sömüre / Dınokrat oldu kiklop

Yedi ipte birden oynar kiklop / Şeriat alır laiklik satar / Hacca gider kafir parasıyla / Hem Tanrı'yı hem Muhammedi kandırır / Muska yazdırır özel uçağına / Ne kendisi ne uçağı inanır / Anıtkabire çıkar her bayram / Altın kalemle defter imzalar / Bekçilik yapar devrimlere / Yalan aynasında süslenir / Asker tekmesiyle / Yobaz dışkısıyla beslenir

İkibinin eşiğinde / Türkiye denen bir ülkede / İnsan insanı benzin döküp yaktı / Tanığım ol çağdaş uygarlık / Kafa güzelliği us güzelliği / Yunus Emre konuğum ol / Gel gör bizi aşk neyledi / Alo safsata! Sen çık aradan

Sevgiler divanında / Yunus dervişimiz bizim / Hacı Bektaş yargıcımız / Suç ortağımız Pır Sultan / Ne büyük divan bu böyle / Herkese açık durur kapısı i Güze durur hoş durur / Evreni içine koysam / Gene bir yanı boş durur / Alo Molla Kasım! Hızır Paşa i Siz çıkın aradan (Sivas, 2 Temmuz 1993) (1 - Mitolojide bu dev.)

Ali Yüce’nin şiirlerini her okuyuşta heyecanlanırım. Benzeşen yönlerimiz çok. İkimiz de gülmeceyi, güldürürken ağlamayı biliyoruz. O, ‘‘Öksüz Yamalığı-Köy Enstitüleri" kitabımı çok sevdiğini söyledi.

Ali Yüce’nin “Sevgim Servetimdir" şiiri de şöyle: (Aynı adı taşıyan yapıt, Bilgi Yayınevi'nden çıktı).

Bindim Mikelanj uçağına! Ekmeğime sürdüm gökyüzünü / Akdeniz'i bardağıma doldurdum / Kafayı çeldim  sonra / Giydirip kuşattım güzel Türkçemi / Saçlarını taradım ördüm / Koluma taktım şiirlerimi / Palermo’ya gezmeye götürdüm

En acı gurbetin / Dil gurbeti olduğunu / Palermo 'ya inince anladım / Kimseler görmüyordu / Burkulmuş yüreğimin / Dilim dilim olduğunu / Kimseler bilmiyordu / Başımda bir karasevda / Ağzımda acılardan / Tutulmuş bir dilim olduğunu

Ben bu yaşıma geldim / Böyle büyük bir düğün / Böyle güzel gelin görmedim / Saçları savrulurken havada / Çözülürken büyülü düğmeleri / Kanatlanıp uçuyor göğsünde / Aşk ve barış güvercinleri / İnsan insanı öldürmesin artık / Köroğlu dağa çıkmasın / Yanmasın Kerem ile Aslı  

Çağırdım bütün güzelleri / Palermo'da topladım / Kırdım attım bütün tüfekleri / Bütün canlılarla barış imzaladım / Kimse kimseyi vurmasın artık / Van Gogh kendi kulağını kesmesin! Fırçasını yakmasın Picasso

İndim Mikelanj uçağından / Şiirimin toprağına ayak bastım / Toprak mutlu ben mutlu / Züğürt görünmeme bakmayın siz / Ben aslında dünyanın / Büyük zenginlerinden biriyim / Biraz Remzi İnanç’ım ben / Biraz Mustafa Ekmekçi’yim / Gülmektir güldürmektir / Sevmektir en büyük servetim. (10 Eylül 1994)     

★★★

İzmir Kitap Şenliği’nde, emekli Yargıç Muammer Yılmazoğlu, 12 Mart 1997 günü bir belgeyi getirdi. Kitabı, 1957'lerde Ankara’da Kocabeyoğlu Pasajı'nın altındaki eski tur kitapçıda bulmuştu. Orhan Veli, “Karşı" kitabına, el yazısıyla şunları yazmıştı:

Bu kitabı kendisine ithaf etmekle şeref duyduğum Bülbün Hanım hayatında ilk defa kitaba para veriyormuş. Ben de böyle bir okuyucuya ilk defa kitap imzalıyorum. İnşallah bu fevkalade hadise ikimizin de talihini değiştirir. O, kitap okumaya başlar, ben de şiirden vazgeçerim. Bu hal belki de dünyanın selameti namına, hayırlı bir iştir.

Ankara 12.XI.1949 Orhan Veli.