Alacası içinde...

Cumhuriyet okuru Bayan S.O. yeni bir mektup gönderdi. Şöyle diyor özetle:
«3.12.1980 günlü yazınızda ezanın Türkçe okutulmasından söz etmişsiniz. Sayın Ali Sirmen de bir yazısında söz etmiş Eğer, Atatürkçüyüz diyenler, Atatürk'ün anılarına saygı göstererek ezanı türkçe okuturlarsa, sizlere de minnet ve şükran borçlu oluruz... »

Okurun sözünü ettiği «Ankara Notları» nı yazışımdan kısa bir süre sonra, Milliyet'te Cevdet Perin değindi bir yazı dizisi içinde türkçe ezan konusuna. Daha sonra Oktay Akbal. Atatürk yılında ezanın türkçeleştirilmesini diledi. Daha yeni 3 Ocak günlü Dünya Gazetesinde eski senatör Recai Kocaman, «Demokrat Parti iktidarınca kaldırılan «Arapça ezan okunmasının yasaklanmasına ilişkin yasa yeniden yürürlüğe konularak, Anayasa’nın 153. maddesinde sayılan “Devrim Yasaları” içine bu yasa da alınmalıdır.» diye yazdı

Ezan türkçeye çevrilir, yine eskiden olduğu gibi türkçe okutulur mu, Kocaman’ın dediği biçimde «Devrim Yasaları» içine alınır mı bilmiyorum. Atatürk yılı törenlerine onur konuğu olarak çağırılan Celal Bey, 1950’de ezanın bir günde nasıl arapçaya çevrildiğini düşünür mü, düşünmez mi onu da bilmiyorum.
Bazı bazı TV’de birilerini görüyorum, bunlardan biri de «Atatürk Yılı» çalışmalarına katılıyor ya da kotarıyor. Biri çığlığı basıverdi:

— Aaa, şu filanca değil mi? Hani, her dönemin adamlarından bürokratlarından biri... dedi, ekledi:

— Emel Korutürk'ün sanata ilgisini bildiğinden, ona yaklaştı. Dışarda, Emel Hanım’la yakınlıklarını yaydı. Bülent Bey Başbakan olunca, annesi Nazlı Hanım’ın sergisini açtırdı «Devlet Güzel Sanatlar Galerisi» nde... Ecevit, Başbakanlıktan düşünce, kadıncağız başka yerde açtı sergisini. İyi mi? Bir ara, Faruk Sükan'a yanaştı; «Faruk abi» aşağı, «Faruk abi» yukarı. Şimdilerde de Mehmet Özgüneş’ in çevresinde mi dolanıyor ne? Hacıymış da, bilmem neymiş de...

Bakanlıkta yeri geldi mi «Bozkurt» tabloları kaplar her yeri, yeri geldi mi Bozkurt tabloları depoya. Atatürk tabloları yukarıya...
Atatürk yılındayız ya. Atatürkçülüğü kimselere bırakmayanlar var. Bilmem, yanlış mı söylüyorum Cumhuriyet okuru, Bayan S.O.'nun mektubundan daha birkaç tümce aktarmak istiyorum Söyle diyor Bayan S.0.:

«Kendimi tanıtayım, adım S.O. Herhalde anımsadınız. Ezan, mescit, cami ve hafızlar. Bu kez de TV'nin bazı programlarından söz etmek istiyorum. Geçmişi zengin, insanları gururlu bir ulusuz. Bilmiyorum, evinizde haftalık TV programları seyreder misiniz hiç?... Size, kısaca bir haftalık TV programı sunuyorum. Pazar günü Dallas, pazartesi Hayal Tacirleri, salı: Kaptan Onedin, Çarşamba Tehlike Çemberi, cuma Uzay İnsanları ve Zor Yıllar..
Sayın Ekmekçi bu yabancı filmler (hani Türk ulusu için dış ülkelerde bir sadaka kutusu varmış ya) acaba ona atılan sadakalardan mı?... Yoksa, IMF bize dolar veriyor gözüküp, bu filmleri mi yutturuyor?... Eğer, namuslu, şerefli vatandaşlarımızın vergi diye ödedikleri paralarla alınıyorsa, siz ve bütün gazeteci kardeşlerimizden rica ediyorum: kaç Türk Lirası ödüyoruz?.. Türk ulusunu aydınlatmak sizlerin görevi, sormak da bizim... (Arabamızın vergi farkını da 15 gün önce yatırdık).
Bir zamanlar da, banka soygunu, kasa soygunu filmleri, polisiye filmleri göstere göstere, sağ olsunlar ulusumuzun o yönlerden kültürleri bayağı arttı...
Kaliteli romanlarımız var; bunlardan TV filmi yapsak, hem ulusça seyretsek, hem de pazarlamasını yapsak acaba ne gibi bir sakıncası var?...
Sayın Ekmekçi, soruyorum, bu TV zengin bir zümrenin TV’si mi yoksa Türk ulusunun TV'si mi?.. Türkiye’de değerli bir film oldu mu sansüre uğrar, biz Avrupa’ da da sahiden gördük. Müstehcen filmler gösteren sinemalar da var. Ama orada herkes özgür. Kadın da erkek de, dileyen dilediği filmi seyreder. Bizim bir filmimiz de (………….) Lüksemburg’da gösteriliyor. Bizde ise sansür var...»

Sağcı, gerici bazı gazetelerde dil tartışması neden başlatıldı?

— Giderek, bunlar ezanın da yeniden Türkçe okutulmasını isterler en iyisi bir dil tartışması başlatalım «uydurmacılar» diye sağa sola saldıralım!... diye mi düşündüler acaba?...

Öyle düşündülerse başarılı oldular demektir. Helal olsun, ne diyelim?...