Aferin İnce Yanı...

1924 Anayasasında seçmen yaşı onsekizdi. Yalnız erkek seçmenler oy kullanabiliyorlardı. Kadınlara henüz oy hakkı tanınmamıştı. Bu, 1934 yılma dek sürdü. 1924 Anayasasının seçmen yaşı ile ilgili, onuncu maddesinin 5 Ocak 1924'te, şöyle değiştirildiğini /görüyoruz;
“Yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkını haizdir.”
Kadınlara seçme hakkı tanınırken, seçmen yaşının on sekizden yirmi ikiye çıkarılışının nedeni ne olabilirdi? Yasa koyucular;
— Dünyanın birçok ülkesinde yokken, biz kadınlara seçme, seçilme hakkı tanıyoruz. Böyle bir devrimi yaparken, seçmen yaşını on sekizde tutmamız, sakıncalar doğurabilir. Kadın-erkek seçmenlerin yaşlarını ayrı tutmamız da doğru olmaz. En iyisi, ikisini de yirmi ikiye çıkaralım! diye mi düşünmüşlerdi?
O yıllarda, “Millet Mektepleri” de —beş altı yıl önce— açılmış olmasına karşın, kadınlarda okur-yazarlık oranı, elbette düşüktü. Eğitim düzeyi yeterli değildi. Diyeceğim, kadınlara bir hak tanınırken, erkek seçmenlere tanınan hak gürültüye gitmiş gibi geliyor...
1961 Anayasası, bu konuda herhangi bir hüküm getirmedi. Tasarı komisyondayken, on sekiz yaşını bitiren kadın-erkek tüm yurttaşlara seçme hakkı tanınmak istendi. Ancak bu, genel kurulda yasalara bırakıldı. Seçim yasasında da, “21 yaşını bitiren her Türk seçmendir” denildi. Silah altındaki erlerle, onbaşılar, kıta çavuşları, askeri öğrenciler oy kullanamayacaklardı.
1982 Anayasa taslağında, seçmen yaşı yirmi bir olarak saptandı. Genel olarak, on sekiz yaşındaki gençlerin, okullarda öğrenci oldukları, henüz seçme olgunluğuna gelmedikleri ileri sürülür...
22-24 Eylül günlerinde, Hacettepe Üniversitesi salonlarında düzenlenen “İkinci Ulusal Psikoloji Kongresi”nde, bir bildiri sunan Dr. Temel Pamir, bu savı ele alan ve çürüten bir konuşma yaptı, şöyle dedi;
“... 1980 genel nüfus sayımı geçici sonuçlarına göre, 18—21 yaş grubunun yüzde altısı örgün eğitim sistemindedir. Bu oran 1978 yılı için yüzde 10.1; 1979 yılı için yüzde 10.3 olarak görülmektedir (kaynak: TC. Başbakanlık DPT, 1981 programı, sayfa 351) sözkonusu
oran, en iyimser projeksiyonla yüzde on üç olarak benimsenecek olursa, Danışma Meclisi'nde 76’ncı maddenin görüşmelerinde öne sürülen “örgün eğitim yaş dilimini politika dışında tutma” savının geçerli olmayacağı, bu yaklaşımın yüzde yetmiş yediyi yadsıdığı söylenebilir...”
Dr. Temel Pamir, konuşması sırasında, Dünya ülkelerinden örnekler de verdi. Bu ülkelerde “rüşt yaşı”, “tam ceza ehliyeti yaşı” ile “seçme yaşı”nı karşılaştırdı.
Şöyle dedi:
“Rüşt yaşı 6 ülke anayasasında belirtilmiş, diğer 24 Anayasada ise rüşt yaşının belirlenmesi yurttaşlar hukukuna bırakılmıştır. 9 ülkenin anayasasında seçme hakkı yaşı belirlenmiş, buna karşın 19 ülkede oy kullanma yaşı seçim yasalarınca hükme bağlanmıştır. Bu alanda 14 ülkede uygulanan rüşt yaşı, tam cezai ehliyet yaşı ve oy kullanma yaşı tabloda, izlenebilir:
Ülkeler
Rüşt Yaşı
Tam Ceza Ehliyeti
Seçme
Hakkı
ABD
18-21
18—17
18
B. Almanya
21
21
18
Belçika
21
18
21
Brezilya
21
21
13
Norveç
20
16
20
Yugoslavya
18
18
18
Fransa
21
18
21
İspanya
21
16
21
Mısır
21
21
21
Japonya
20
20
20
Finlandiya
20
20
20
Venezüella
21
21
18
Cezayir
21
18
18
Ortalama:
20.33
18.78
19.38
Standart Sapma:
1.08

1.83

1.39
Türkiye
18
18
21

Gençlerimizi horluyoruz da, çocuklarımızı horlamıyor muyuz? Çocuk Mahkemeleri’nin kurulması, 1961 Anayasasının 135'inc, maddesinde vardı. Ne oldu? Yirmi yıl, Anayasa hükmü rafta kaldı. Bu yıl kurulmasına başlanabildi...
Gençlere oy hakkı tanımak, onları yasal yollardan eğitmektir. Sağlam olan gençliğe hakkını vermektir. Gençlere oy hakkı, toplumsal barış için de gerekli... Aziz Nesin’in belleğimde kalmış bir öyküsü şöyleydi: Bir adam, “inceldiği yerden kopar” sözüne uyarak aracının ince yerleri kopmasın diye, oraları sarar, sarmalar. Gelgelelim, ince yerinden değil, beklenmedik kalın yerlerinden kopar. O zaman, eğilir sardığı yerleri:
— Aferin ince yanı! diye sever...