Bir süre önce emekliye ayrılan Yargıtay Başsavcısı Haluk Yardımcı, “Şeker Bayramı”nı geçirdiği Abant’ta, Refah Partisi’nin çok kurnaz bir parti olduğunu, bu nedenle kapatılmadığını söylemiş.
Sabah gazetesi muhabiri İsmail Küçükkaya’nın Abant'tan bildirdiğine göre başsavcı. RP'nin kapatılması için görev yaptığı sırada çok sayıda girişimler, başvurular olduğunu belirterek şöyle demiş:
-Ama RP çok kurnaz bir parti!
Bir partinin kapatılması için o partinin genel başkanınım genel başkan yardımcısının veya genel sekreterinin yasadışı bazı eylem ve sözlerinin olması gerektiğini vurgulayan Yardımcı, konuşmasını şöyle sürdürmüş:
-Oysa RP; Sincan, Sivas, Kayseri belediye baş- kanlarını konuşturup hem kendi tabanına mesaj veriyor hem de kanuni takibattan kurtuluyor. Hiçbir siyası parti, bir belediye başkanının sözlen ve davranışları nedeniyle kapatılamaz. Ancak o belediye baş- kanının suç işlediği tespit edilir ve yine de o partiden ihraç edilmezse o zaman kapatma gündeme gelir.
RP'nin başındaki 148'in “kurnaz" olduğunu bilmeyen yoktur. “Kurnaz" Farsça bir sözcük: Ali Püsküllüoğlu'nun “Arkadaş Türkçe Sözlük”ünde, “kurnaz" sözcüğü için şöyle deniyor:
Kurnaz: Başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına ulaşmayı beceren, açıkgöz kimse.
Emekli Başsavcı Yardımcıya göre demek ki Erbakan, açıkgözlülükle kişiyi kandırmasını biliyor. Koskoca Yargıtay Başsavcısı’nı bile kandırdığına göre cennet mennet diyerek halkı niye kandıramasın? Abidik, kubidik, estek köstek he mi?
Emekli Başsavcı Yardımcı, kanımca gerçeği söylemiyor, şöyle: MSP'nin eski üyelerinden biri. Ergün Poyraz 1994 yılında, elinde belgeler, video kasetleriyle, önemli yerlere uğradıktan sonra en son Yargıtay Başsavcısı Haluk Yardımcının makamına varır. Başsavcıya kasetleri dinletir, görüntülen gösterir. 8aşsavcı da o sırada yanında bulunan yardımcısı da gözleri faltaşı gibi açılmış bir durumdadırlar.
-Bu kadar da olmaz, bölge savcıları çalışmıyor, böyle belgeleri bize ulaştırmıyorlar!
Yardımcı. Ergün Poyraz'a:
-Bu kasetten bize bırakabilir misiniz diye sorar.
-Bunları size bırakamam. Bunları yazacağım “Refah’ın Gerçek Yüzü” adlı kitabımda kullanacağım. Siz, bana on tane boş kaset satın alıp verirseniz, size bu kasetten çekerim!
-Peki, derler. O gün bugündür, on tane boş video kaseti alıp. Ergün Poyraz'a veremez Başsavcılık. Belki de parası yoktur garip başsavcılığın!
-Allah Allah, neler oluyor şu dünyada diye yanıp durmuşlardır ne bileyim.
Refah Partisinin eski grup başkanvekili, şimdi Adalet Bakanı, eski gezici vaiz Şevket Kazan, Bayrampaşa Refah Partisi'nde yaptığı konuşmada şöyle der:
-Bu düzen benim değil, bizim getireceğimiz düzen 1400 yıl önce Arabistan'da, Hz. Ömer devrindeki düzendir. 70 yılda bu düzen insanları birbiriyle mahkemelik etti. Bir de mahkemelere, adalet mülkün temelidir, diye yazmışlar. Altına Mustafa Kemal'in adını koymuşlar. Bu söz, İslamın'dır. İslam düzeni hâkim iken günde bir iki dava olurken bu düzende herkes birbirleriyle mahkemelik. Bu düzen herkesi birbirleriyle mahkemelik etmiştir.
Eski gezici vaiz, sorumlu yerde olmadığı için bu saçma sapan sözleriyle parti kapatılamaz, elbet. Oğuzhan Asiltürk neler diyor?
-...Bizim getireceğimiz düzen ile laikliğin ve demokrasinin arasında dağlar kadar fark var. Bizim getireceğimiz düzen, dağların tepesinde yer alırken laiklik ve demokrasi, uçurumların dibinde yer alır...
Biz de bunları yıllardır bir şey sanıyorduk, bir şey bile değillermiş!
Cumhuriyet te yayımlanan "Bodrum'un Öteki Yüzü” başlıklı "Ankara Notları"nda, Amerikalı David S.'nin 10 bin dolarının ne olduğunu araştırıyordum. Yazıda geçen ortaklardan Nezihe G.’den Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç’e yolladığı faks mektubunu aldım. “Nezihe Günen" imzasıyla yazılan mektupta şöyle deniyor:
09/02/1997 tarihli Cumhuriyet gazetesi Ankara Notları köşesinde Sn. Mustafa Ekmekçi tarafından kaleme alman Bodrum’un bir diğer yüzü başlıklı yazının içeriği tamamen gerçek dışı olup, kulaktan dolma bilgilerle konu saptırılmıştır.
Cumhuriyet gazetesi gibi bir gazetenin gerçeği araştırmadan ve konuyla ilgili üçüncü şahısların bilgisine başvurulmadan kamuoyuna yansıtılması beni şahsen çok şaşırttı.
Şahsıma gelen bu suçlamayı tüm yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla kınıyorum. Saygılarımla. Nezihe Güneri.
Not: Bn. Nezihe Güneri'nin tepkisini anlıyorum. Ancak önemli olan David'in ortak olarak yatırdığı 10 bin dolarla, kira bedeli olarak ödediği 7600 Alman Markinin sonucunun ne olduğu idi. Bu konularda bir açıklama yapılırsa, memnun olacağım. Saygılar... M.E.