Çamlıdere’de Düğünde...

Ajans 1400'ün Genel Müdürü Şenol Demiröz, 13 Ekim 1984 günü çıkan "Palyaço Adamlar Sergisinde..." başlıklı "Ankara Notları" ile ilgili olarak, şu açıklamayı gönderdi:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
13 Ekim 1984 tarihli yazınızda bahsettiğiniz Ajans 1400'le ilgili bilgilerinizdeki bazı yanlışlıkları düzeltmek isterim.
Yazınızda adı geçen görüntü yönetmeni Çetin Tunca, bağımsız çalışan bir teknik elemandır. Ajans 1400'le uzaktan veya yakından herhangi bir ilişkisi yoktur.
Ajans 1400 bir Anonim Şirkettir ve ben bu şirketin yüzde 10 hisseli ortağı ve Genel Müdürüyüm. Sahibi değilim.
Şu anda Ajans 1400'ün TRT ile akçalı veya akçasız herhangi bir ilişkisi yoktur. Ama böyle bir ilişkinin olması da herhalde bir suç değildir. Yeter ki ilişkileriniz kanun ve mevzuata uygun olsun.
Bizimle ilgili öğrenmek istediğinizi bize sorabilirsiniz. Açık ve medeni insanların tavrı da zannederim bu olmalıdır...
Yanlışlığı en kısa zamanda düzelteceğiniz umuduyla saygılar sunarım."
***
Zaman zaman Ankara'da bunaldığım olur; SODEP Ankara il Başkanı Onur Kumbaracıbaşı’nın telefonu öyle bir anıma rastladı:
Biz, diyordu Onur Bey, Çamlıdere'ye gideceğiz, Kazım Yenice'yle, Abdurrahman Oğultürk var; Kazım Yenice SODEP il denetçisi. O ilçeyi denetleyecek, bir gece kalıp döneceğiz, bir de düğün göreceğiz, gelir misin?
İyi, dedim, ben de sizi denetlerim!
Cumartesi öğleden sonra çıktık, Ankara eski milletvekillerinden Oğultürk'ün arabasıyla, önce, Kızılcahamam'a, SODEP İlçe Merkezi'ne uğradık, orada bir çay içimi oturduk, ver elini Çamlıdere...
Oğultürk de anımsadı, Çamlıdere'ye ilk 1968'de Ecevit'le birlikte gitmiştim. Hayrettin Uysal da vardı: Orada çok kalmayıp, Zonguldak'a geçmiştik. Bu, ikinci oluyordu. Kafamda sorular vardı, yola çıkarken:
Köylünün yüzü nasıldı acaba? Asık mıydı, güleç miydi? Buna bakacaktım...
Çamlıdere’nin içinde de çok kalmadık, bizi birkaç kilometre ötede Aluç Yaylasında bekliyorlardı. SODEP'Iİ Mustafa Al, biricik kızı Cevriye'yi evlendiriyordu. Damadın adı Murat Gürel'di. Murat Gürel'in babası ANAP'lıydı. Ama o da eski CHP’lilerdendi. SODEP ilçesini kurma görevi ona verilmediği için, ANAP'a geçmişti, içimden:
SODEP'le ANAP'ın düğünü mü ne? diye geçirdim...
SODEP’li Mustafa Al'ın çağrılısı olduğumuza göre, "kız evi”nden sayılırdık...
Aluç Yaylası, bin beş yüz metrenin üstünde bir yükseklikte, Çamlıdere’nin yaylası. Çamlıdereliler, yaylayı bırakıp ilçeye inmişler, sazlı-sözlü eğlence için, bu yayla evini uygun görmüşler. Flüt, keman, kanundan oluşan bir orkestra oyun havaları çalmakta, sofraya mantı geliyor, soğuk azıcık. Rakı kadehleri dolup boşalmakta. Genç bir yetenek Ünal Ecemiş, türküler, şarkılar söyledi. Keyifle dinliyordu, kimileyin katılıyordu oradakiler.
"Kaşların arasından domdom kurşunu değdi / Bir avcı vurdu beni / Bin avcı vurdu beni / Ah dedim ağladım, yaremi dağladım / Eğdi yar boynunu eğdi / Allah kerimsin dedi / Hançer yarası değil, domdom kurşunu değdi / Bugünüm harap oldu dünden iyi midir ki / Doktor hasta, ben hasta benden iyi midir ki?"
Yayla damının geniş odasında, kalabalıktılar. ANAP'lı belediye meclisi üyesi Hasan Kaya, Halkçı Parti ilçe Başkanı İhsan Cafer Atalık da var. CHP’nin 1957-1960 arası Ankara milletvekillerinden Mustafa Yeşil geldi bir ara. Mustafa Yeşil seksenini aşmış, seviliyor burada. Kızılcahamamlılar, SODEP İlçe Başkanı Namık Ünlü, oto tamircisi Resul Yıldız, Ali İhsan Sanoğlu, Muammer Altınok, Ömer Tezbiçer birlikte gelip katıldılar düğüne. Çamlıdereliler arasında SODEP İlçe Başkanı Hakkı Ayhan, Aluçdağı ağası Hamit Aydoğan, esnaftan Baki Öztürk, Osman Güngör, kitapçı Mehmet Özdemir, oto lastikçileri Osman Çalışır, Hasan Çalışır, Hacı Şimşek, İsmet Şimşek, mobilyacı Ahmet Harmandan, basımevci Ömer Çalışıcı, bakkal Ahmet Güngör, kitapçı Ali Sipahi, işçi emeklisi Esat Çalıştırıcı, berber Şerafettin Atasoy... Topluluğumuzda daha bazı Çamlıdereliler var...
Nedir bu Özal'dan çektiğimiz? Haydi şerefe!
Yooo, yüzleri gülüyor: öyle "yandım Allah" bir halleri yok gibi.
Gerçekte, benim bekleyişim yanlış, gülmek insanın doğasında var: Acaba böylesine çok neşeli olmaları, giderek dağıtmaya başlamalarından mı gelmekte? Erkek erkeğe eğlence sürüyor. Gece Aluç Yaylasında yattık; hava da bir soğuk: Gece yıldızlar, tepemize düşecek gibi...
Hava tertemiz.
Çamlıdere, Kızılcahamam'dan daha küçük bir ilçe, ne denli derseniz, öyle geri kalmış, ya da geri bırakılmış. Tarım yok, sanayi yok. Ne yapsın bu insanlar? Onur Kumbaracıbaşı anlattı: İsviçre'de böyle dağlık yerlerde, sorunu şöyle çözmüşler: Kayak turizmini geliştirmişler buralarda, yazın da bazı fabrikalara bağlı olarak, parçabaşı işler yaptırmışlar. Böylece, hem dağlık yörelerin insanını kalkındırmışlar, işsizlikten de kurtarmışlar.
Abdurrahman Oğultürk anlattı, şimdi yine iyiymiş. Bir zamanlar, çocukluğundan anımsıyor, Çamlıdereliler çokluk dilenmeye çıkarlarmış, dilenir, sonra topladıkarını getirirlermiş. Zamanla, Ankaralarda çıraklık, kalfalık yaparak yaşamlarını kazananlar çoğalmış; dilencilik kalkmış. Ankara'da bugün, iki yüz elli bini aşkın Çamlıdereli, Kızılcahamamlı varmış çalışan: göçen göçeneymiş...
Fıkralar anlatılıyordu boyuna; kız babası Mustafa Al'ın ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Biri takılıyordu:
Yahu Mustafa, böyle ağlayacaksan, damadın babasına söyle, "böyle böyle, ben dayanamıyorum, kızı vermekten vazgeçtim!" de...
Mustafa Al, üzüntüsünü içerek gidermeye çalışıyordu. Durumunu anlamama olanağı var mı? Hem ağlarım, hem giderim!" tekerlemesi geliyor usuma. Gülümsüyordum. Mustafa Al'a, "Mutlu olurlar inşallah" diyorduk. Düğüne, bir ara Kaymakam Uğur Boran ile Jandarma Komutanı da geldiler. Giderlerken, orkestra onları uğurladı...
SODEP'liler soruyorlardı:
Bizim Genel Başkan, biraz daha sert gidemez mi? Pek yumuşak canım!
Sonra da, "herhalde, bir bildiği var" diye ekliyorlardı. Kâzım Yenice, SODEP'lilerden ilçeyle ilgili bilgi alıyordu...
Pazar günü Ankara'ya döndük. Kızılcahamam SODEP örgütü dönüşte yol üstünde Kurtboğazı'nda, "Ekici Restoran"da ağırladı. Orada da şarkılar, türküler, oyun havaları...
Ekici Restoran, Ankara, İstanbul sosyetesinin uğrağı...