Çamaş'tan çıktık, Aybastı’ya gidiyoruz; çıkışta, eski CHP’li belediye başkanlarından Osman Uygun'a uğradı. Prof. Hicri Fişek ile arkadaşları. Osman Uygun, çay, ayran getirtti...
SODEP Genel Sekreteri Prof. Hicri Fişek, ilk kez böyle bir geziye çıkmaktaydı. SODEP Genel Sekreter Yardımcısı Nail Gürman, MKYK Yönetim Kurulu üyeleri Hızır Ekşi'yle Halil Akyüz de kafiledeydiler.
Böyle bir geziye katılıp katılmayacağımı sorduklarında, hemen “Evet" dedim. Milliyet’ten Teoman Erel'e de önerilmiş; o, verilmiş sözleri olduğunu belirterek, katılamamış. Böyle gezilere, yazarların katılmaları güzel bir şey olur kanımca.
Çamaş'ta yarın belediye başkanlığı seçimi var. Seçim sonuçlarının ne olacağını, seçim öncesinde sorduğum Çamaşlılar bile söyleyemiyorlardı. "Hiç belli olmaz" diyorlardı. Kimi ANAP'a, kimi SODEP'e ağırlık vermekteydi. Ayrılırken duyduğum bir söylentiyi aktarmalıyım: DYP giderek etkisini yitiriyor görünmekteymiş. Kimi de sağ oyların dağılmamasını sağlamak için, ANAP'ı destekleme eğilimindeymişler. “Böyle olursa, ANAP kazanabilir mi?" diye geçirdim içimden. ANAP, Çamaş'a çok ağırlık verdi. ANAP'ın adayı da 25 Mart'ta belediye başkanlığı kazanmış HP'li Ali Karapınar. HP'den ayrılıp, ANAP adayı oldu, yarınki seçim için SODEP adayı Hayrettin Çıtır, demek tümüyle yarışacak yarın...
SODEP dünkü açık hava toplantısına da Kâmil Karavelioğlu'nu gönderdi, Halil Akyüz bu toplantıya da katıldı.
Aranan Aybastı Belediye Başkanı Salih Yaman'ın avukatı, DYP Ordu İl Başkanı Güner Sağra mıydı?
Aybastı’ya varmadan, burada gezi boyunca sorulup tartışılan bir konuya, solun durumuna değinmeliyim. İlhan Selçuk, perşembe günkü “Pancere"sinde, yaraya parmak bastı. Gezdiğimiz yerlerde Prof. Hicri Fişek'e soruyorlardı:
Efendim, bir yeni partinin, Demokratik Sol Parti'nin kurulacağından söz ediliyor; bu durum ne olacak?
Hicri Bey, kurulmamış bir parti için, bir şey söylemek istemiyor:
Kurulmuşsa, kurulmuş olur! demekle yetiniyordu. Bölünmemeyi öneriyordu...
Çarşamba’da, Hicri Fişek'e, kendilerine gönderilen, çoğaltılmış ve çeşitli SODEP örgütlerine yollanmış olduğu anlaşılan bir yazı örneği gösterdiler. Kimi İzmir'den, kimi Antalya’dan postaya verilmişti. Şöyle başlıyordu;
"Özü: SODEP'ten istifamızın gerekçesinin açıklanmasıdır.
1-Üyesi bulunduğum SODEP 'Sosyal Demokrasi Parti'nden istifa ediyorum. İstifa nedenlerimi birlikte hareket ettiğim arkadaşlarım adına yazılı olarak sunuyorum. Böylece SODEP'in izlediği yanlış politikanın sorumluluğuna ortak olmaktan kurtulurken, SODEP'te kalan arkadaşlarımı da uyarıyorum.
2-SODEP, kuruluş aşamasında yanlış bir yol izlemiş ve köhnemiş sandalye heveslisi eski milletvekillerini örgütün başına geçirerek SODEP’i yarına hazır bir parti yerine, dünün hastalığı ile rahatsız bir yapıya mahkûm etmişlerdir. Eski politikacı olmak suç değil, tam aksine onurlu bir sıfattır. Ancak kendilerinden başkasına hak tanımayan ve milletvekili olmak hevesi ile partiyi tüketen eskilerin SODEP'e yararı yoktur. Maalesef bugün SODEP bu heveslilerin elinde bir türlü büyüyememektedir.
3-SODEP kurulurken her türlü tavizi vermiş ve izinli, icazetli bir parti durumuna düşmüştür. SODEP bu nedenle demokrasi mücadelesi veremez. SODEP ancak, göstermelik geziler ile ve sadece İnönü'nün adına sığınıp politika yapılacağını sanan bir merkez yönetimine mahkûmdur. Demokrasiyi hak değil de lütuf sananlar, verilene razı olanlar, demokrasi mücadelesi veremez.
4-Bugün yapılması gereken, her türlü eğilimi SODEP çatısı altında toplamak değildir. Geçmişte yapılan hatayı tekrarlamamak gerekir. Oysa ki geçmişin hizip şefleri, bugün de SODEP’te köşe kapmak için yarış halindedir. Partilerde farklı görüşler, kanatlar olur. Ama partinin temel düşüncesine muhalefet olmaz. Demokratik sola düşman olanların SODEP içinde etkin olması, affedilecek bir hata değildir.
5-SODEP bugün bir yanda Anadolu'da eski politikacıların koltuk heveslisi olanlarını toplayıp güçlendiğini sanırken, merkezde ise tam anlamı ile bir 'aydınlar kulübü' ya da 'profesörler derneği'ne dönüşmüştür. Böylesine bir yapı içinde, demokrasi mücadelesi değil, ilk seçimin koltuk mücadelesi verilebilir.
İşte bu nedenlerle, bizler SODEP'ten ayrılmayı gerekli gördük. Hatta geç bile kaldık..."
Sonunda da şöyle deniyor;
"... Bu inançla, tabandan gelen güçlü 'Demokratik Sol Parti- DSP' hareketine katılmayı gerekli görüyoruz. Bu amaçla, üyesi olduğumuz SODEP'ten istifa ediyor ve ‘Demokratik Sol Parti- DSP' içindeki yürekli, inançlı eski arkadaşlarımızın parti kurma çalışmalarına katılıyoruz..."
İstifa dilekçesi örneği, aşağı yukarı buydu. Gözlediğim çok kişi üzüntüsünden şaşkına dönmüş gibiydi. Prof. Hicri Fişek'e;
Bölünürsek ne kazanacağız? Ne olur, bu parti kurulmasın. diyorlardı...
Aybastılılar arabalarla yolda karşıladılar. Doğruca. “Mola" lokantasına yemeğe götürdüler. Aybastı'yı ilk kez görüyordum. SODEP İlçe Başkanı İrfan Akyürek, konukları ağırlamaya uğraşıyordu. HP İlçe Başkanı Dursun Elmas da, SODEP Genel Sekreteri Hicri Fişek'le arkadaşlarına "Hoş geldiniz" dedi.
Yemekten sonra, bir kahveye giderek çay içtik. Aybastılılar, ne büyük ilgi gösterdiler. Kahve alkıştan yıkılıyordu. Konuklar, sırayla kahvedekileri selamladık. Belediye meclisi üyesi iken baskılar karşısında SODEP'ten ayrılma zorunda kalan bir üye konuşurken ağlamaya başladı. Koskoca adam, gözyaşlarını tutamamıştı. Bu bana, solun gözyaşları gibi geldi.
Kahvenin kapısından çıkıyorduk; Hızır Ekşi'ye "Buyurun" diye yol verdim. O, Karadenizli inceliğiyle espri yaptı:
Doğru, burada ev sahibi sizsiniz, dedi. Yürüdü...
Aybastılılar, ilçenin dışına dek uğurladılar. Oradan Ordu'ya geçtik...
16 Mart 1985, Cumhuriyet