Cadı Kazanı...

Karadeniz izlenimleri daha bitmedi, ancak Ankara’ya döndüm. Arada yine, izlenimlerimi, oradaki yaşamı anlatmak istiyorum. Biliyorum, oralarda gördüklerimi yazmazsam, kimse yazmayacak. Yazmayı görev biliyorum. Yazarın işlevi bu. Dil tartışmaları, oralara dek gitmiş. Bu konuda, genelgeler yayımlanıyor, baskılar sürüyor. Bir örnek:
Ordu Valisi M. Necati Çetinkaya, muhtarlarla öğretmenlerin katıldıkları bir toplantıda, bir muhtara sorar:
Yanıt nedir? Muhtar korkar:
Ben öyle bir suç işlemedim efendim; yanıtını verir. Vali, aldığı yanıttan hoşnut, öğretmenlere döner, şöyle der:
İşte, bir muhtar bu dili konuşmuyorsa, siz da konuşmayacaksınız.
Aybastı Kaymakamı Ali Küçükaydın, öğretmenlerle yaptığı bir toplantıda, Ordu Valisi M. Necati Çetinkaya'nın örneğini verir. Hiçbir öğretmen kalkıp:
Bizlerin muhtarlardan ayrımı olamaz mı? Yani, muhtar neyi nasıl konuşuyorsa, onu mu örnek alacağız? Demez, diyemez…
Gezip tozduğum yerlerde, öğretmen kıyımının alabildiğine arttığına ilişkin öyküler dinledim..
Aybastı'dan ayrıldıktan sonra, orada özellikle kamu görevlilerinin çağrılıp sorguya çekildiğini öğrendim. Oturup çay içtiğimiz kahvenin sahibiyle, ağlayan eski SODEP'li belediye meclisi üyesi de çağrılanlar arasındaymış. Sorulan sorulardan bazları şöyle:
Pazar günü buraya kim geldi?
Mustafa Ekmekçi geldi.
Başka kimler vardı?
Nasıl efendim?
Başka, partili kimse yok muydu?
Bilgim yok efendim.
Toplantıya katılmışsın?
Hayır, kesinlikle katılmadım..
Seni gören var orada.
Benim orada olmadığımı herkes bilir. Kim görmüşse yüzleşelim…
Pazar günü neredeydin?
Evdeydim. Gazetemi almak için kitapçıya gitmiştim. Tesadüfen kalabalığı görünce, kitapçıdaki çocuğa "kim bunlar?" diye sordum. Kitapçıdaki çocuk “Mustafa Ekmekçi gelmiş" dedi. “Hangisi?" diye sorduğumda gösterdi.
Mustafa Ekmekçi nasıl biriydi?
Taksiye binerken gördüm…
Orada başka kimler vardı?
Kalabalıktı.
İrfan Akyürek (SODEP Aybastı ilçe Başkanı) var mıydı?
Vardı.
Mustafa Ekmekçi'yle görüşmen “hoş geldin" demen suç değil. Gazetecidir, ben de görüşmek isterdim. Nasıl birisiydi?
Sade birisiydi.
Aranızda ne kadar mesafe vardı?
İki üç metre vardı...
Yaşlı mıydı?
Oldukça yaşlıydı.
Elli-elli beş?
Olabilir.
Hangi gazeteyi okuyorsun?
Cumhuriyet okuyorum. Aybastı’yla ilgili olayları izliyorum.. Sorgu sürer gider. Sorguyu yapan Kaymakam Ali Küçükaydın’dır.
Bir parti genel sekreterinin, Hicri Fişek’le arkadaşlarının, illeri, ilçeleri dolaşmalarından, onları da bir yazarın izlemesinden doğal ne vardır? Demokrasiye geçerken, insanlar üzerinden baskıların kaldırılması gerekir önce.
***
Erdal İnönü'yü, Turhan Selçuk'un,“Tanbay”daki karikatür sergisinde göremedim. Oraya Hicri Fişek gelmişti. Başka partililer de vardı. Halil Akyüz, Turhan Selçuk'un, zeytin dalından zeytin yemeye çalışan yoksul çizgisini satın aldı. Sergi çok kalabalıktı.
Erdal Bey'i, Hüsnü Göksel’in Arthur Miller ile Harold Pinter onuruna, evinde verdiği kokteylde gördüm. "Hinthorozu" sözünden hoşlanmış gibiydi.