Aybastı Belediye Başkanı Salih Yaman’ın durumu, İçişleri Bakanlığında henüz aydınlığa kavuşmadı. Bakanlık, Aybastı'ya müfettiş Kemal Önal’ı göndermiş, Kemal Önal, görevine dokuz aydır gelmeyen belediye başkanına işten el çektirmişti. Bakanlık, müfettişinin kimine göre yürekli sayılan bu kararı yadırgar gibi oldu; konuyu ikinci bir müfettişe Atıl Uzelgün’e vererek, ilk müfettiş kararının incelenmesini istedi. Bakanlık, “Aman yanlış bir şey yapmayalım” diyordu. Anayasanın 127. maddesi, belediye başkanını, bakanın geçici olarak görevden uzaklaşbrabileceğini öngörmekteydi. Şimdi bu incelemeler sürerken kamuoyunda tartışmalar da başladı. Ankara’ya döndüğümde aldım Avukat Sedat Vural'ın bu konudaki mektubunu. Ankara Yenimahalle Belediye Meclisi'nin SODEP’li üyesi olan Avukat Sedat Vural şöyle diyordu:
" Sayın Ekmekçi,
Aybastı Belediye Başkanıyla ilgili yazılarınızda belirttiğiniz belediye başkanının 20 yıl ceza alması, gıyabında tutuklama kararı verilmesi, başkanlık makamına bu karardan sonra 9 ay uğramaması ve sizin yazılarınız üzerine valiliğin, başkanın düşürülmesi için belediye meclisini olağanüstü toplantıya çağırması, belli bir süre sonra İçişleri Bakanlığı'nın belediye başkanı hakkında 1580 sayılı yasanın 102. maddesinin uygulanmasını istemesi, daha sonra İçişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği müfettişin geçici olarak belediye başkanını görevden alması gibi gelişmelerle bir çeşit arapsaçına dönen, fakat sonuç elde edilmeyen bazı yasal girişimleri dikkat ve hayretle izledim.
Aşağıda belirteceğim yasal çerçeve karşısında, idarenin bu girişimleriyle cidden olayı çözmek niyetinde olup olmadığının takdirini size bırakıyorum.
Konu ile ilgili olarak, yazılarınızdan sonra idarenin yaptığı bu girişimler Aybastı Belediye Başkanının olayında uygulanamaz, uygulansa bile yukarıda belirttiğim gibi, olayı arapsaçına döndüreceğinden çözüm yolu bulunamaz. Çünkü olaya yanlış bir teşhis konulmuştur. Her şeyden önce, nedir belediye başkanının durumu, onu belirtelim: Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesince 20 yıl ağır hapis cezasına mahkûm edilen, bu mahkûmiyeti içeren kararla birlikle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartılan, bu gıyabi tutuklama kararına uymayan, yani “firari" olan, ayrıca 9 aydır belediye başkanlık makamına uğramayan bir konumdadır.
Şimdi, bu durumda bulunan bir belediye başkanı hakkında idarenin yaptığı yasal girişimlerin yasalara ne denli uygun olup olmadığına bakalım: İdare önce, Aybastı Belediye Meclisi'ni toplayarak başkanın düşürülmesini istemiştir. Bir başka girişim olan, İçişleri Bakanlığı’nın 1580 sayılı Belediyeler Yasası'nın, belediye başkanı hakkında uygulanmasını istediği 102. madde ise, belediye başkanlarının görevlerinden ileri gelen veya görevlerini yaparken ortaya çıkan suçlardan dolayı Memurin Muhakematı Yasasındaki hükümlere tabi olacağını belirtmektedir. Bu yasanın 12. maddesi, il idare kuruluna, gerekli görülmesi halinde belediye başkanlarını görevden alma yetkisi veren maddedir. İdarenin son uygulaması olan Aybastı'ya gönderdiği müfettişin belediye başkanını görevden alması, devlet- kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde görevi başında kalmasında sakınca görülecek devlet memurları hakkında alınan geçici bir önlemdir. Görevden alma, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 138. maddesinin müfettişlere verdiği yetkiye dayanmaktadır.
Tüm bu maddelerin içeriği incelendiğinde görüleceği üzere, Aybastı Belediye Başkanının konumu, bu maddelerin sıraladığı koşullara uymamaktadır. Çünkü asıl olan "mazeretsiz veya kabul edilir bir mazereti olmaksızın görevine gelmeyen bir belediye başkanının durumudur söz konusu olan.” Gerçi hakkında gıyabi tutuklama kararı vardır ama bu karara uyup cezaevine girmemiştir ki özürlü olsun ve bu özürü kabul edilir bir özür sayılsın, izinli değildir, Raporlu değildir ki, neyin özürü... Görevinin başında hem de 9 ay gibi uzun bir süre olmayan belediye başkanının ister İçişleri Bakanlığı müfettişince, ister il idare kurulunca görevden alınması yasal ne anlam taşır?"
25 Mart 1985, Cumhuriyet