Önemi Var mı, Yok mu?

Hatay'ın, Samandağı ilçesinin Hisarcık köyünde, Yusuf Ağa adında bir köylü varmış. Yusuf un ağalığı, öbür köylülerden ayrımı, atının oluşundan gelirmiş. Atı var ya, Yusuf Ağa aşağı, Yusuf Ağa yukarı...
Yusuf Ağa, köyde nalbantlık yapar. Al nallar, çok da iyi bir insan. Tek başına bir kişi atı kolay nallayamaz. Birinin de atın, nallanacak ayağını kaldırıp tutması, yardımcı olması gerekir. Yardımcı, usta nallarken, atın toynağını avucunun içinde sıkıca tutar. Yardımcı da, aynı köyden Azap Ömer. Yoksulun teki. Yusuf Ağa, nal çivisine hızlı mı vurur ne, nal çivisi nalı deldikten sonra, atın toynağının, ardından Azap Ömer'in avucunu delip geçir!
Azap Ömer'in avucundan kanlar fışkırmaya başlayınca, Yusuf Ağa telaşlanır:
Eyvaah, der, ne yapacağız şimdi?
Azap Ömer ise, neredeyse suçluymuş gibi:
Ehemmiyeti yok ağa! Ehemmiyeti yok ağa! diye söylenir...
Yusuf Ağa, Azap Ömer’e tokadı yapıştırır:
Ulan öteceksin, hala “ehemmiyeti yok ağa!” diyorsun, diye çıkışır.
Öyle koşullanmış bir tutsaklık ki, ağayı bile çileden çıkarıyor.
“Önemi yok” demiyor da, "ehemmiyeti yok” diyor. Sözün Osmanlıcasını kullanmayı yeğliyor. Çünkü, Osmanlıcasını kullanmak, daha bir fiyakalı kaçıyor! Hey, Azab'ın, heey...
Turgut Bey, neden “bir seçim olsa, yine biz kazanırız!” dedi? Yılgınların oylarını yine çantada keklik mi gördü ne?
Yığınların üzerindeki yılgınlığı atmak, demokrasiden, özgürlükten yana olanlara düşer...
* * *
"Solda birleşme" konusunda, birçok mektup geliyor. Bir yazarın görevi, partilerin içişlerine karışmak değil; ancak usa yatanlar olduğunda, bunlara yer vermek de bir görev sanıyorum... İşte bunlardan biri. Eski Karayolları Genel Müdürlerinden Şerafettin Uzuner yollamış. Şöyle diyor Uzuner:
"Sn. Ekmekçi
Yazılarınızla sol partilerimizin yapamadıklarını başarmaktasınız. Size katkısı olur kanısıyle “solda birleşme” ile ilgili düşüncelerimi sunmak istiyorum.
Demokrasimizde zaman zaman oluşan kesintilere karşın, çok partili siyasi yaşamımız bir süreç oluşturmuştur. Bu süreçte özgürlükçü sosyal düşünce, sürekliliğini, ülke koşullarına koşut tazeliğini korumaktadır. Atatürk devrimleriyle filizlenen bu süreç, büyük devlet adamı İsmet İnönü'nün kişisel katkılarıyla gelişmiş, aydınlarımızın bitmez tükenmez özverileriyle yaşamsal olmuştur.
Batıda yüzyıllara sığdırabilen demokrasiye geçiş, tüm karşı düşüncelere karşın, ülkemizde artık başarılmıştır. Sosyal içerikli özgürlükçü demokrasiye kısa denebilecek süre içersinde. Ulusça özümlememizde halkımızın bağımsızlık tutkusunun etkenliği yadsınamaz. Öyleki, ülkemizde, en bağnaz olanlar bile demokrasiden söz ederken, sosyal içerikli ilkelerden düşüncelerini soyutlayamamaktadırlar.
Çelişkilerle dolu ilkel liberal bir ekonomik uygulama ile, ülkemiz, işsizlik ve açlık sürecine hızla itilmektedir. Dar ve sabit gelirlileri acımasızca ezen bu yozlaşmış ekonomik uygulama etkinliğini sürdürürken, iktidar, Mecliste sol bir muhalefetin olmamasından keyfince yararlanmaktadır. 1982 Anayasası, sosyal demokrat görüşlerin gelişmesini kısıtlayıcı önlemleri içermesine karşın, geçtiğimiz genel ve yerel seçimlerde, soldaki oyların çok belirgin ve ağırlıklı bir biçimde ortaya çıkmasını önleyememiştir. Toplumun bu bilinçli ve övgüye değer kararma karşın, sol oyların küçümsenmek istenmesini anlamak olanaksızdır. Tabanını yitirenlerle, tabanının varlığına safça inananların, bu oyuna gelmeleri engellenmelidir.
Sn. Erdal İnönü, güven veren bir çaba ve özveriyle kar kış demeden ülkeyi dolaşarak sorunlara çözüm aramaktadır. Sabrı, sadeliği, sakinliği ve kararlılığı ile Sn. Erdal İnönü, solu birleştirme işlevini kusursuz yapmayı üstlenmiş görünmektedir. Bu aşamada Sn. Erdal İnönü’ye herkesin karşılıksız yardım etmesi kaçınılmaz bir görevdir.
Mutluluğa ve gönence gereksinme duyan Türk toplumu, sağlıklı bir planlama ile belirlenen tutarlı bir ekonomik büyümenin özlemini duymaktadır. Bu özlem gelecek seçimlerde birleşme ile gerçekleşebilir. Kişisel çıkarlar için bu ödev esirgememelidir."