Büyüklere Ninniler...

Ayla öğretmen, “Master" sınavlarına giriyordu. Sabah gidip, akşamüstü eve dönüyordu. Ayla öğretmen eve döndüğü zaman, minik Emek’in, annesi gibi, kitaplarını koltuğuna attığını, çantasını omzuna astığını gördü. Anne sordu:
Ne oldu Emek, ne var?
Sınavdan geliyorum, dedi Emek...
Ayla öğretmenin hoşuna gitti, sordu:
Eee, nasıl geçti sınav bakalım?
Minik Emek, parmağıyla havada minik bir yarım daire çizdi:
Geçtiii, gitti! dedi...
Anadolu liselerine giriş sınavları ile ilgili “Ankara Notları"na yankılar, sınavlara giren öğrencilerden geldi. Ekim:
Ekmekçi amca, yazın çok güzel olmuş! dedi...
Miniklerden kutlama gelince şişindim. Mümtaz Soysal, 5 haziran günkü Milliyet'te, “Haçlı Kafasına Malzeme" başlıklı yazısıyla, ağır eleştirdi soruları, şöyle dedi sonunda:
“Milli Eğitim Bakanlığı, bir an önce din pratiğine ilişkin o soruların iptal edildiğini ilan ederek, kendini yargı organları önündeki bir iptal kararının yaratacağı kargaşadan, Türkiye'yi de en güçlü olduğu bir konuda en zayıf duruma düşmekten kurtarmalıdır."
Çarşamba günkü "Ankara Notları"nda, sorulardaki yanlışlara, bozukluklara değinmiştim. Daha çok var. Haksızlıklar da var, örneğin ortaokul düzeyindeki Anadolu liselerine, yabancı dille öğretim yapan okullara giren öğrencilere yöneltilen sorulardan biri ile lise düzeyindeki endüstri meslek liselerine giriş sınav sorusu, birbirinin tıpkısı.
Anadolu liselerine giriş sınavlarının 21'nci sorusu şöyle:
"Soru 21 — Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, özne yüklem uyumu yoktur?
a)Soğukkanlı hayvanlar kış uykusuna yatarlar
b)Çocuklar tiyatroya erken geldi
c)Kitapsız büyüyen çocuk, susuz yetişen ağaca benzer
d)Annem, akşam üzeri eve yorgun döner."
Endüstri meslek liselerine giriş sınavlarının 26’ncı sorusu da şöyle:
"Soru 26 — Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne-yüklem uygunluğu yoktur?
a)Güneş, bulutların arasından ara sıra göz kırpardı.
b)Çocuklar, oynamak için bahçeye çıktı.
c)Öğretmen sınıfa girince "Günaydın” derdi.
d)Sen, ben ve o koroda görevliyiz"
İki soruda da, yanıt "b''dir. Yanıt doğru ya, aralarında üç yıl öğrenim ayrımı olan çocuklara yapılan haksızlık. Çocuklar, çocuk yaşlarında "haksızlık”la karşılaşıyorlar. Büyüyünce nasıl bir genç olurlar acaba?
* * *
Yeni vali kararnameleri açıklandı. Valilerin, kaymakamların illerde, ilçelerde etkileri çok büyük. Ülkenin erinç (huzur) içinde olup olmadığı, onların tutumlarından, davranışlarından anlaşılabilir. Vali, kaymakam yansızsa, orada yaşayanlar, o yöredeki devlet memurları da erinç içindedirler. Vatandaş, rahat rahat gidip dilekçesini verebilir, uğradığı haksızlığın düzeltilmesini isteyebilir. "Partizan" bir valinin karşısına hangi vatandaş gider? Partizan valinin tuttuğu partinin adamları gider. Vali de orada "tutsak" demektir. Geçmiş dönemlerde kamu görevlileri, özellikle valiler, kaymakamlar, güvenlik görevlileri “yansız" davransalardı Türkiye’de demokrasi kesintilere uğramayabilirdi. Valiler, tek parti döneminde. CHP'nin il başkanlığını yaparlardı, ne oldu? Büyük gelişmedir yönetimin yansızlığına doğru atılan adımlar. Gelgelelim, geçmiş dönemlerdeki partizanlıklar, tek parti dönemlerine taş çıkarttı.
Anadolu’da gittiğim yerlerde valileri, kaymakamları sorarım. Yanıtlar verirler
Ha, o mu MSP'lidir... MHP eğilimlidir... Ilımlıdır...
İllerde, partilerden adamlar gelir, “Aman, bize şu valiyi verin, adamımızdır'' gibisine... Oraya giden vali, artık özgür bir kamu görevlisi değil, tutsaktır. Vali, yansızlığını yitirince, orada ona karşı başka gruplar çıkıyor. İşi düşen:
Bu vali iktidarın valisi, gidersem benim işimi görmez düşüncesini taşıyor. Olaylar oluyor, ondan sonra herkes kafa kafaya verip, “anarşinin kaynağı”nı aramaya başlıyor.
Kadrolaşma, kamu kuruluşlarında, bakanlıklarda bugün diz boyudur.
Kadrolaşmalara izin verenler, onu yapanlar, geçmişin acı olaylarından bir ders çıkaracak yerde, "fırsat bu fırsat” deyip, olanlardan da çıkarlarına bir şeyler eklemenin yollarına baktılar...
Çocuklara değil, büyüklere masal anlatmanın sırasıdır; "Büyüklere Masallar Rus yazarı Scedrin ile Aziz Nesin'in yapıtlarının adı. "Ankara Notları"na, "Büyüklere Ninniler" başlığını koydum.
Boşuna koymadım... Kararnameyi okuyunca, özellikle görevlerinden alınıp, merkeze, yani "kızağa" çekilen kimi valilere üzülenler oldu. Bunlar uğraşlarında deneyimleri olan, uğraşlarının yetenekli kişileriydiler. Büyük çoğunluğu, MGK döneminde de seçilerek valiliklere gönderilmişti. Bunlardan şimdi 5-10 vali ancak kalabildi. Buna bakarak, ANAP iktidarının 1.5-2 yıl içinde, kalanları da değiştirirse, tüm valileri değiştirmiş olacağı düşünülebilir.
Yönetimde “yansızlık” değil, "yanlılık", "partizanlık" sözkonusudur. Valileri "yansız”lığa alıştırıp, iktidarlarla birlikte gelip gitme dönemlerini kapatmalı artık.