Sovyet araştırmacılarınca Türkiye ile ilgili olarak hazırlanmış ilginç bir yapıt var. "Türkiye Cumhuriyeti (1917-1974)" adlı yapıtı, Gültekin Emre Rusçadan Türkçeye çevirmiş. Yapıtın "hayvancılık" bölümünde özetle şöyle deniliyor:
"Türkiye'de hayvancılığın gelişim tablosu tarımdan geridir. Buna göre genel olarak benimsenen ilk ilke, tarım ürünlerinin sistemli olarak azalmasıdır. Türkiye'de hayvancılık ve tarımda, aralarında karşılıklı olarak birbirlerini etkileyecek tek bir üretim örgütü yoktur. Buna karşılık ikisi de birbirini kucaklar ve tek tek pratik gelişmeler gösterirler...
...Hayvancılık: Genel hayvan sayısıyla (1972'de 74 milyon baş) Türkiye Avrupa ülkeleri arasında (SSCB'den sonra) ilk sırada yer alır; ama verimlilik, yani kapitalist rasyonalizasyon düzeyinde ve uygulanan yeni yöntemler açısından Yunanistan ve Portekiz'den geridir...
…Türkiye'de bir ineğin verimi. Avrupa ölçülerinden beş kez daha azdır. Güç koşullarda yemleyip besleyerek daha iyi bir hale getirdiği inekten, hayvan yetiştiren Türk köylüsü az ürün alıyo..."
Devlet istatistik Enstitüsü'nün saptamalarına göre, 1981’den bu yana toplam baş hayvan sayısında azalma var. 1983’te 82 milyon 495 bin hayvan varken, 1984’te bu sayı 68 milyon 522 bine düşmüş. En çok azalma tiftik keçisinde yüzde 36.8, sığırda yüzde 12, koyunda yüzde 17.1 oranında. 1984 istatistiklerine göre, Türkiye’de çiftliklerde 12 bin domuz var.
Besi hayvanları da sayıca az değil, ancak verimce düşük. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yılda 80 kg. et, 350 litre süt tüketilirken. Türkiye'de kişi başına 30 kg. et, 140 litreye değin süt tüketiliyor (Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin açıklaması, Cumhuriyet, 20 Mayıs 1986).
DİE'ye göre, 1984'te Türkiye'de et üretimi şöyle: Sığır eti: 118.150 ton, dana: 46.985, manda: 13.275, deve: 55, koyun: 16.625, kuzu: 42 705, kılkeçi: 24.265, tiftik keçisi: 1000, domuz: 755 ton
Türkiye'de üretilen 755 ton domuz eti gerçekte devede kulak ya, kimler yiyor acaba 755 ton domuz etin? Büyük olasılıkla, sosis, salam yapılıyordur.
Ortak Pazar ülkeleri arasında 1980'de yapılan saptamada, bu ülkelerde kişi başına düşen domuz etiyle sığır etleri şöyle:
Almanya'da: 58.2 kg. domuz, 22.2 kg. sığır, Fransa: 39.1 kg. domuz. 22 kg. sığır, İtalya: 24.3 kg. domuz, 22 kg. sığır, Hollanda: 39.8 kg. domuz, 24.4 kg. sığır, Belçika: 41.2 kg. domuz, 24.8 kg. sığır, İngiltere: 26.2 kg domuz, 22.7 kg. sığır, İrlanda: 32.3 kg. domuz, 21.5 kg. sığır, Danimarka: 54.3 domuz, 13.3 kg. sığır, Yunanistan: 163 kg domuz, 14.5 kg sığır.
Ortak Pazar ülkelerinde yenen tavuk eti oranı kişi başına ortalama 9 kg ile 12 kg arasında. Koyun eti ise çok az oranda tüketiliyor. 1 kg ile 4 kg arasında. Yalnız Yunanistan’da bu kişi başına 13 kg.'yi buluyor.
Amerika’da yayımlanan "Pig International" dergisinin nisan 1983 günlü sayısında verdiği bilgiye göre, 1977-1982 yılları arasında, Ortak Pazar ülkelerinde 10.1 milyon ton domuz eti 6.6 milyon ton sığır eti, 4.2 milyon ton da tavuk eti yenmiş.
Yine Pig International’ın açıklamalarına göre, Ortak Pazar ülkelerindeki domuz sayısı 79.5 milyon. Bunun 8.8 milyonu damızlık ana olarak tutulup, kalanı kesilebiliyor. Yani bir ana domuz beslenip, on domuz kesilebiliyor. Bizde ise, bu oran tersine çalışıyor. Böylece kesimlik hayvanlar, insanların sırtında taşınmış oluyor.
Damızlık tutulan bir ana domuz karşılığı Yunanitan'da 13, Fransa’da 143, İngiltere'de 17 hayvan kesilebiliyor. Sovyetler domuz kesip yiyerek, buğday sıkıntısını atlattılar.
Dünyadaki domuz sayısı 777 milyon. Avrupa dünya domuzlarının yüzde onunu besliyor. Amerika'da yaklaşık 85 milyon. Sovyetler’de de aşağı yukarı 85 milyon dolayında domuz var.
Yunanistan, yılda 1.5 milyon domuz kesiyorlar, damızlık olarak tuttuğu domuz sayısı 150 bin kadar. Bizde ise yedi tanesini saklayıp birini kesiyoruz sığırların.
Türkiye'de, nüfusun yüzde yetmişinin et yemediği de bir gerçek, insanların yüzlerine bakın, açlığı görürsünüz.
20 Ekim 1986 günlü Milliyet'in manşeti şöyleydi: "Besiciler zor durumda, et krizi kapıda". Et Balık Kurumu Genel Müdürü de “Piyasa fiyatlarına ayak uydurmak için zam yapıyoruz" demiş. Yoksul halk, dar gelirli yurttaş, kasapların önünden geçebiliyor mu bakalım? Et krizi konusunda durumu Avrupa ile karşılaştıranların, orada ne yenip ne içildiğini de belirtmeleri gerekir. Halk bilsin, öğrensin. Türkiye'de domuz eti konusuna el sürmeyen tuzukuruların yüzde doksanının, dış ülkelerde ya da lüks lokatalarda domuz eti yediklerini adım gibi biliyorum. Yiyecekler ama halk bilmeyecek, halka da “Vermeyin, günahtır" diyecekler. Bu şuna benziyor; kendi çocuklarını kolejlerde, dış ülkelerde okutup yığınların çocuklarına Kuran kursu, imam-hatip okulları açmayı önermeye…
Çanakkale Valisi Erdinç Büyükakalın’la, Biga Kaymakamı Yaycı'nın çabalarıyla kapatılıp, mühürlenen Kahvetepe'deki domuz çiftliği olayı gittikçe büyüyor. Biga'da yayımlanan "Anadolu" gazetesinde çıkan bir başyazıda şöyle denmiş Erdinç Byükakalın'a:
"Aslında karışmak zorunda kalışımızın nedeni Bigalı oluşumuzdan kaynaklanıyor. Bir Anzavur yüzünden yarım asra aşkın ‘gerici' damgasından kurtulamayan bizler, domuz yüzünden tüm ülkeye ve dünyaya rezil olmak istemiyoruz. Devlet varsa vardır. Domuzlar ölüyor ve Kahvetepe köyünde kokudan-geçilmiyor. Okuduğumuz kadarıyla da siz hala oyalayıcı yanıtlar veriyorsunuz. Yakında hastalık oluşacak. Biraz ilgi, biraz dikkat Sayın Vali, Sayın Kayrakam. "
Biga'da Kahvetepe köyünde domuz kıyımı sürüyor. Mühür hâlâ sökülmedi Çiftliğin sahibi, Yusuf Tavukçu, duvarlarda domuzlarını beslemeyi sürdürüyor. Domuzların çoğunun gebe olduğunu belirten Yusuf Tavukçu, ölen yavru sayısının kırkı buluğunu söylüyor. Bursa Bölge İdare Mahkemesi, mührün kaldırılması konusunda Yusuf Tavukçu'nun yaptığı "yürütmenin durdurması'' başvurusunu reddetti. Dava ise sürüyor. Bir yandan insanlar, bir yandan domuzlar açlıktan ölüyor...
26 Ekim 1986, Cumhuriyet