Erikten Karnı Ağrıyanlar...

Köy Enstitüleri'nin neden kapandığını, Köy Enstitülü öğretmen arkadaşım Durmuş Demiray şu fıkrayla anlattı:
“Taşkentli Nafiz Caner, Sazaklı Mustafa'ya aralarında çoğu erik olan fideleri vermiş:
Mustafa, al bunları benim bahçeye dik! demiş.”
Bahçe de, Taşkent'in yakınındaki Boscas diye bir yer var, oradaymış, Durmuş Demiray anlatıyor:
“Mustafa, fidanları almış, Boscas'a gitmiş, fide dikmek için kazmış, her şeyi yapmış, ancak fideleri dikmemiş, oradaki duvarın üzerine bırakıp ayrılmış.
Nafiz Caner, ertesi gün, ‘Şu fidelere bir bakayım' diye bahçeye gitmiş, ne görsün, fideler duvarın üstünde öylece duruyor. Nafiz, fideleri dikmiş, birkaç gün sonra karşılaştığı Sazaklı Mustafa’ya:
Yav Mustafa demiş, fideleri niye dikmedin!
Onların çoğu erik fidesiydi ağabey, demiş Mustafa, erik benim karnımı ağrıtır, eriği sevmem!” Fıkra burada bitiyor.
Köy Enstitüleri de bazılarının karnını ağrıttığından mı ne, kapandı gitti işte. Fıkrayı, Durmuş Demiray'dan Konya'da dinledim, “17 nisan” toplantısında. Toplantı Şahin Sineması’ndaydı. SHP il Başkanlığı ile, Emekli öğretmenler Derneği düzenlemişlerdi. Ankara'dan, SHP MKYK üyesi Fikret Ünlü, Köy Enstitüsü eski müdürlerinden Şevket Gedikoğlu, bir de ben katılmıştık. SHP'nin birçok yerde, 17 nisan kutlamalarına öncülük etmesi, çok iyi bir davranıştı. Konya'da, 1979'lardan beri bir kutlama olmamış. Şahin Sineması salonunun yarısı boştu. Balkonda kimsecikler yoktu. Buncağız kalabalığı da toplayabilmek için çok uğraşmışlar. İl Başkanı Recai Ersoy, iyi bir sonuç alamayacağını görünce, eşi Dr. Cumhur Ersoy’a:
Bu 17 nisan kutlamasından vazgeçeceğiz, kimseyi bulamıyoruz! demiş.
Olmaz, demiş Cumhur Hanım, bu işe giriştiniz, başarmalısınız!
Son Köy Enstitülü Mehmet Köse, tüm eski Köy Enstitülüleri dolaşmış. Gelmelerini söylemiş. Dr. Cumhur Ersoy'un babası Mehmet Ali Akademir, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde öğretmenlik yapmış, çevirileri varmış eğitim üstüne. İçimden, “Köy Enstitülü babanın kızına etkisi olmuş demek!” diye geçirdim “Fuar Lokantasında akşam yemeğinde birçok okurla yüz yüze gelip konuştum. Eleştirilerim dinledim
Şahin Sineması'ndaki toplantıda, açış konuşmasını SHP İl Başkanı Recai Ersoy yaptı. Rauf İnan’ın da kutlama mesajını okudu. SHP İl Sekreteri Mesut İzgili, emekli ilköğretim Müfettişi Osman Durmuş, emekli öğretmen Bahattin Alıcıgüzel, Mehmet Köse, Konya ekibi olarak konuştular önce. Sonra, Şevket Gedikoğlu, Fikret Ünlü konuştu. Tam karşıdaki locayı, görevli polisler tutmuşlar, harıl hani not alıyorlardı. Yolda Fikret Ünlü anlattı. Köy Enstitüleri, ilköğretmen okullarına dönüştürüldükten sonra da, kolay kolay uygulamalar değişmemiş. Uygulama bahçeleri, uygulama okulları, meyve bahçeleri öylece dururmuş. Kapatmışlar kurumları, ama yapılanları ne yapsınlar? Tutmak zorunda kalmışlar. Pazarören'de, ilk yapılanların çoğu terk edilmiş, kümes olmuş oralar da.
Enstitülerin kuruluşunda İnönü’nün büyük payı, etkisi var. Anlatacağım olayı Hasan Ali Yücel, Tonguç'a, Tonguç da, Rauf İnan’a anlatmış. 1930'lu yılların sonunda. Trakya manevralarından dönen İnönü, Hasan Ali Yücel'e şöyle demiş:
Manevralar sırasında gördüm ben, birçok yeni silahlar var ki, okumuş erler istiyor. Biz aslında köylü çocuklarını başka nedenlerle okutmalıyız ya, bu silahları öğrenip kullanabilmek için iyi eğitim görmek gerek. Eğitmen projesi de iyi sonuç verdi. Sen bana acele bir proje hazırla.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra Hasan Ali'ye sorar:
Ne oldu hazırlayacağın proje?
Hasan Ali karşılık verir:
Paşam, harp çıktı!
Ne demek harp çıktı? Bir kere biz harpte değiliz, girmedik. Girsek bile bu projeyi savsaklamayın gerçekleştireceğiz.
Aylardan şubat, yıl 1940, İnönü Yücel'e Sakarya savaşlarına ilişkin bir anısını da anlatır o ara:
Sakarya Savaşında yaralılardan bazılarını Bolu'da okullara yatırmışlardı. Hemen önledim bunu, 'Başka yere kaldırın yaratılan, çocuklar okuyacak!' dedim. İnönü gerek Köy Enstitüleri, gerekse teknik öğretim girişimlerini savaş yılları içinde yapar. Parti, tek parti dönemi de olunca, Milli Şef'in çıkmasını istediği yasa kolaylıkla çıkar Meclisten, yürürlüğe konur. Köy Enstitüleri Kuruluş Yasası, 17 Nisan 1940’ta çıkar. Tartışmalara baktım da Meclis tutanaklarında, konuyu anlayan pek az gibi. O birleşimde, Meclis Başkanı Şemsettin Günaltay'dır. Öncelik ve ivedilikle görüşülmesi benimsenir tasarının. Kazım Karabekir, tasarıyı destekler görünür ama, sözlerinin sonunda, “köylü”, “şehirli” ayrımı yapılmamasını da ister.
Köy Enstitüleri tasarısı Meclisin 426 üyesinden 278'inin oylarıyla benimsenir. Çekimser yok ama, Meclis üyelerinden 148’i gelmemiş, oy vermemiştir. Oylamaya katılmayanlar arasında Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuat Köprülü, Yahya Kemal Bayatlı da var.
Hasan Ali Yücel'in, Mecliste kulisçilikte hiç de acemi olmadığını gösterir örnekler var. Özel idare bütçesinden yüzde 2 oranında yoksul çocuklara para ayrılmasına Faik Öztrak karşıydı. Hasan Ali, Faik Öztrak'ın, o zaman Ankara'daki liselerden birinde okuduğunu öğrendiği bir yeğeni de vardı. Yeğen sorun bir çocuktu. Hasan Ali, lisenin müdürünü bulur. Meclise getirir, şöyle der:
Aman, Meclisin giriş kapısında dur, Faik Öztrak gelince onu lafa tut!
Az sonra Faik Öztrak sökün eder. Müdürü görünce, yeğeninden açar.
Müdür konuşur, o konuşur. Derken Faik Öztrak'ın usuna o gün görüşülecek yasa tasarısı gelir. Tam ayrılacağı sırada Hasan Ali'yi görür. Hasan Ali güler, “Biz adamı böyle uyuturuz aslanım!” gibisine bir işaret yapıp geçer…
Köy Enstitüleri, egemen güçlerce aslında kuruluşundan altı yıl sonra çoktan kapatılmış, dibine darı ekilmiştir. Daha kuruluşundan üç yıl sonra, 1943'te Eskişehir Milletvekili Abidin Potuoğlu, kendisinin Sivrihisar'da büyük toprakları vardı, şöyle demişti:
Bunlar yetiştikleri zaman, bizim kafamızı keserler!
Reşat Şemsettin Sirer de galiba Tonguç'a şöyle demiş:
Sen bunları (köylüleri) okutuyorsun, ama sonra başımıza iş çıkarmasınlar!
Kapanışa yakın söylentiler, dedikodular yoğunlaşır. Bunlar çok uzundur. Gerçekle Köy Enstitüleri, onu kuran CHP'nin iktidarında, yine onun ödünleriyle yozlaşır. CHP'nin sağcı kanadıyla DP'liler işbirliği yaparlar. Demokrat Parti iktidarının 1954'te yaptığı sadece kapanışı yasallaştırmak olur, ikinci perde, birincisine göre çok daha kısa sürer. Mecliste fazla tartışma bile olmaz. Köy Enstitüleri adı, ilköğretmen okuluna dönüşür. Öğretmen okullarının “Öğretmen Liseleri'ne dönüşmesi de. Mustafa Üstündağ'ın bakanlığı dönemindedir. Köy Enstitüsü uygulamasının yarıda kalması İsmet İnönü'nün acı duyduğu olayların başında gelir...