SHP Kurultayı’nda...

Bu “Ankara Notları"nı SHP Olağanüstü Kurultayı'na ayıracağım. Bugün oylanacak. SHP yeni programında, 50. sayfada şöyle bir bölüm var:
"Dil, düşüncenin aracıdır. Bu nedenle, SHP dil üzerine uygulanmakta olan baskıların kaldırtmasını amaçlamaktadır. Hukuka aykırı bir biçimde Atatürk'ün mirasına el konması ve amacından saptırılması yolu ile kurulan, dil ve kültür üzerine baskı kurması sonucunu doğurmuştur. Aşırı sağcı ideolojinin bir ifadesi olan Türk-İslam sentezini benimsediğini ifade eden bu kurum, 'resmi ideoloji üretim merkezi' olarak çalışmaktadır.
Demokratik bir rejimde bu tür kurumların yeri ve işleri yoktur. Atatürk'ün mirasını, kendi vasiyetindeki hedeflere uygun biçimde harcamasını sağlamak, SHP'nin kültür politikasında önemli bir yer tutmaktadır"
Bu bölüme, partide kurulan komisyonda, illerden gelen önerilerle şu tümce eklendi:
"Bu amaçla, Atatürk'ün kurduğu TDK ve Türk Tarih Kurumu'nun yeniden varlıklarına kavuşturulması ve bu kurumlara Atatürk'ün vasiyetnamesinde sağlanan akçalı olanakların yeniden verilmesi, anayasal ve hukuki zorunluluk olarak görülmektedir"
Sosyaldemokrat Halkçı Parti, programında geniş değişiklikler yapmakta. 12 Eylül’le getirilen birçok baskı öğesini kaldıracağını bildirmekteydi. Şimdi, bir "arpalık" durumunda çalışan Türk Dil Kurumu, oraya çöreklenenler, SHP iktidara geldiğinde, düzene sokulacaktı demek. İş Bankası’ndaki hisselerle, tüm akçasal sonuçlarıyla...
Programda ayrıca, sendika ile DİSK varlıklarının geri verilmesi, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak benimsenmesi de yer almaktaydı.
Dışilişkiler ve güvenlik politikası bölümüne ise, NATO ile Varşova paktlarının karşılıklı kaldırılması görüşüne yer verilerek, iki paktın da sona erdirilmesinin dünya barışına, yumuşamaya katkıda bulunacağı vurgulanmaktaydı.
Bu değişiklikler yanında, başka değişiklikler de vardı. SHP dışında hiçbir parti, kuruluşundan bu yana, izlencesini, yani programını, ilçe delegeleri düzeyinde tartışmamış, bir kurultaya getirmemişti. Perşembe gecesi, Hikmet Çetin'in başkanlığında bir yarkurul, bu konular üzerinde son değişiklikleri yaparak, taslağı Hinthorozu Erdal Bey'e verdi. Tüzük yarkurulunun başkanı ise Atila Sav'dı.
Tüzükte yapılan değişiklikle, MKYK, "Parti Meclisi"ne çevriliyor. 33 kişilik MKYK üye sayısı, 44'e çıkıyordu. Genel başkan yardımcılıkları kaldırılıyor, genel sekretere altı genel sekreter yardımcısı seçme yetkisi tanınıyordu. Genel sekreter, Parti Meclisinden seçilecekti. Burada, yeni genel sekreterin kim olacağı konusu tartışılmıyor değildi. Aydın Güven Gürkan, Hinthorozu Erdal Bey'in listesine yer almayacağını söyleyince, bir de ayrı liste yapacağı söylentileri çıkınca, bu listenin bir çeşit intihar listesi" olacağı yargıları da hemencecik çıktı...
Bir SHP'li:
Aydın Bey, bir savaşım vermeden partiyi teslim almak isteyen kişi! Bunun hazırlıklarını yapıyor. Erdal Bey'le birlikle ortak liste düzenlemek, isteklerini ona benimsetmek istiyordu. Bu olmayınca, hırçınlaştı. MKYK’de kiminin kaderi ise ona bağlı. Pazar günü, 33 MKYK üyesinden 20‘sı gidecek!..
Aydın Güven Gürkan, durduk yerde olay mı yaratmak istiyordu? Tüzük, program kurultayının “seçimli" olmasını isteyen o değil miydi? Şimdiyse, ayrı liste yapacağı söyleniyordu.
Hinthorozu Erdal Bey, perşembe akşamı saat 19.00'da, bir kat aşağıda oturan Aydın Bey'i çağırdı, planını anlattı; Meclisten 15 milletvekili almak istediğini, örgütten, eski milletvekillerinden de kişiler alacağını söyledi. “Sizi de listeye almak isterim, ne dersiniz?" diye sordu Aydın Güven Gürkan:
Ben böyle tutucu bir listenin içinde olmam! diyesiydi.
Aydın Bey kurultayın ikinci günü “rest”ini çekti. Genel sekreterliğe aday olacağını bildirdi. Liste de hazırlayacağını söyledi. O sırada Erdal Bey'in yanında oturan genel sekreter Fikri Sağlar'ın yüzü hafif kararmıştı. Yanımda oturan Hürriyet’ten Oktay Ekşi Gürkan'ın konuşmasına çok şaşırdı.
—Ayıp! dedi. Ben, böyle bir şey görmedim.
Erdal Bey'in listesinde, bir denge yok değildi. "Denizci”lerden de, "İlkeci”lerden de adamlar alıyordu. Asıl, örgütten üyeler almak istiyordu. İl başkanlarına “Parti Medisi'ne girmeyi düşünüp düşünmediklerini" sordu İI başkanları çoğunlukla:
Elbette, sizin istedikleriniz listede yer almalı! dediler
Erdal Bey, kurultay başkanlığı için, il başkalarından birinin (Balıkesir’in) yerine. SHP Sivas Milletvekili Mustafa Kemal Paloğlunu önerdi. Kurultayda da o seçildi
Hinthorozu Erdal Bey'e kızanlar vardı: “Günseli Özkaya’yı partiye niye aldı?" diyorlardı.
Kurultay öncesinde, Hinthorozu'nun çağrısı üzerine Hinthorozu ile görüşen bir milletvekili şöyle dedi:
Sayın Genel Başkan, kurban olayım! Yanınıza oturuyorlar, sizi yanlış yere götürüyorlar. Ben sizi eleştiriyorum, görüyorsunuz. Ama ben buna mecburum. Ben yeniden adaylığımı bile koymayı düşünmüyorum!
Niçin?
Özal ile Evren anlaştılar. Evren’den sonra, Özal Cumhurbaşkanı olacak. On yıl da doldu dolacak, gelecek Meclis topun ağzında bir Meclistir. Ben öyle bir Mecliste bulunmak istemiyorum!
Çok açık konuştunuz. İlginç şeyler söylediniz!
Erdal Bey'le konuşan milletvekilinin adını saklı tutuyorum.
Bu kurultaya İzmir İl Başkanı Şeref Bakşık gelememişti. Sayrıydı, evinde yatıyordu İzmir’de. Burdur eski senatörlerinden Ekrem Kabay, genç oğlu Tarık'ın cenaze töreninden geliyordu Burdur’dan. Nasıl da üzgündü. Yaşar Çekiçoğlu'yla birlikteydiler "Oğlum öldü!" dedi, "Hani sen Burdur’da düğününe gelmiştin. O öldü!" Yüreği duruvermişti Tarık Ka- bay'ın Ne diyeceğimi, nasıl avutabileceğimi şaşırdım kaldım...
Kurultayın ilk günü, öyle görkemli filan değildi, iktidar olacak partinin kurultayı öyle mi olurdu? Başlangıçta "tenha" olan sıraları, delegeler sonra sonra doldurdular. Saat 10.00'da başlayacak kurultay, daha geç başladı. Saat 11.00 dolaylarında gelebildi Erdal Bey. MKYK üyeleriyle birlikte, otobüsle gelmişlerdi. "Başbakan İnönü", “Unutalım geçmişi dünü, liderimiz Erdal İnönü", "Geliyor, halk geliyor” sloganlarıyla karşılandı. Karşılama görkemliydi Hinthorozu'na. Atatürk Spor Salo- nu'nun geniş alanında tur attı, konukları selamladı. Selam biçimi az biraz değişmişti, öyle, "gel, gel" der gibi değil de, el sallayarak selamlıyordu. Yerine oturdu. Raif Ertem ile Aslan Başer Kafaoğlu, bu kurultayda seçim yapılmamasını öneren bir önergeyi başkanlığa verdiler. Palaoğlu, olağanüstü kurultay gündemi değiştirilemeyeceğinden, önergeyi işleme koymadı, önergenin "Denizciler”den geldiğini sananlar oldu. Çünkü Başkan, önergeyi verenleri açıklamamıştı. Erdal Bey’in konuşması anlaşılır biçimdeyi. Yer yer, uzun uzun alkışlandı.
Deniz Baykal, Antalya delegeleri arasında oturuyordu. Onun da, özellikle program üzerinde, söz verilirse, konuşacağı değişik bir biçimde Hinthorozu'nu eleştireceği söyleniyordu! Kurultayda, Deniz Baykal gibi, pek çok “yasaklı" vardı. Hikmet Çetin de, bunlardandı. Seçilemeyecekler, yalnız oy vereceklerdi, illerden gelen il başkanları delegeler, eskiden "Hergele Meydanı" denen, Opera'da bir adıyla "İtfaiye" Alanındaki oldukça ucuz otellere yerleşmişlerdi. Sosyal demokratlığa yaraşanı da bu muydu?
Saat 12.30'da topluca Anıtkabir’e gidilip Atatürk'ün, İnönü'nün gömütleri önünde saygı duruşunda bulunuldu. Buna halk da katılınca on bini buldu işte bu görkemliydi!