Nâzım Avustralya’da...

Nâzım Hikmet "Memleketimi Seviyorum” adlı şiiri. 1940-41'de Bursa Cezaevi'nde yazmış. “Mazhar Lütfü" imzasıyla yayımlandı şiir, "Yeni Edebiyat" ya da "Yürüyüş" dergisinde. Kemal Sülker, cezaevinde Nâzım'dan aldığı şiiri dergiye götürmüş. Çok güzel bir şiirdir. Oldukça da uzun. Kimi dizelerini vermek istiyorum bu şiirin:
"... Sevgilim, bu ayak sesleri, bu katliamda/hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan/gelecek günler güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...
Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğim seviyorum ./Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen Ne meçhulüm değilken güneşin/yanında oyuncaklığı/dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için./Dünyayı dolaşmak, görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızlan görmek isterdim.
Halbuki ben/yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım Avrupa yolculuğumu./Mavi pulu Asya’da damgalanmış/bir tek mektup almadım./Ben ve bizim mahalle bakkalı/ikimiz de kuvvetle meçhulüz Amerika'dan ./Fakat ne zarar Çin’den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar/her mili bahride, her kilometrede dostum ve düşmanım var Dostlar ki bir kere bile selamlaşmadık/aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için Ölebiliriz./Ve düşmanlar ki kanıma susamışlar, kanlarına susamışım./Benim kuvvetim:/8u büyük dünyada yalnız olmadığımdır./Dünya ve İnsan lan yüreğimde sır/ilmimde muamma değildirler./Ben kurtarıp kellemi nida ve sual işaretlerinden büyük kavgada/açık ve endişesiz/girdim safıma./Ye dışında bu safın/toprak ve sen/bana kâfi gelmiyorsunuz /Halbuki sen harikulade güzelsin/toprak sıcak ve güzeldir.
Memleketimi seviyorum/Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım Hiçbir şey gideremez iç sıkıntımı/memleketimin şarkılar ve tütünü gibi.
Memleketim/Bedreddin, Sinan. Yunus Emre ve Sakarya kurşun kubbeler ve fabrika bacaları/benim o kendi kendinden bile gizleyerek/sarkık bıyıklan altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim /Memleketim ne kadar geniş:/Dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana./Edirne, İzmir, Ulukışla, M ar aş, Trabzon, Erzurum Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum/ve güneye/pamuk işleyenlere gitmek için/Töroslardan bir kere olsun geçemedim diye/Utanıyorum...”
Yurdunu böyle büyük bir sevgiyle seven Nâzım Hikmet'in yarın, ölümünün 25. yıldönümü. İlhan Selçuk da yazdı, Mehmet Al- tan da neden Nâzım ölümünün yıldönümünde TV'de anılmıyor, gösterilmiyor diye. Süper mürşit Necip Fazıl anılıyor ama TV'de! Anmazlar, göstermezler TV'de, gösterirler mİ hiç? Anarlarsa, gösterirlerse hatırım kalır! Ruhi Su'yu çıkarıyorlar mı TV’ye sanki, anıyorlar mı?
Türkiye'de TV'lerde gericiler anılır da Nâzım Hikmet anılmaz. İlk iş olarak Türkçe ezanı Arapça'ya çeviren DP iktidarı, Nâzım’ı yurttaşlıktan çıkarır!
Ama Türk dilinin büyük ozanı Nâzım, tüm dünyada anılır, yaşar... Nâzım, “Mavi pulu Asya'da damgalanmış, bir tek mektup alamadım" diyordu cezaevinde yazdığı şiirinde. Türkiye'den gittikten sonra, dünyayı dolaştı. Bir Amerika'ya gidemedi vize verilmediği için...
Gezip gördüğüm ülkelerde gözledim, Nâzım Hikmet'in adı kitaplıklara verilmişti. Sokaklara verilmişti.
Nâzım Hikmet, kırk bin dolayında Türkiyeli göçmenin yaşadığı Avustralya’da sürekli anıldı. Avustralya'da Sydney Türk Halkevi, 1978’de kurulmuştu. "Avustralya Demokratik Türk Dernekleri Fe- derasyonu”na bağlıydı. Başkanlığını siyasal göçmen olarak orada yaşayan Ümran Baran yapıyordu federasyonun Sydney Halkevi, on yıldır Nâzım) ölüm yıldönümlerinde anıyormuş. Bu toplantılara 1985'te Melike Demirağ-Şanar Yurdatapan çitti, 1986‘da ozan Ataol Behramoğlu, 1987'de Nihat Behram konuk olarak katılmışlar. Bu yıl, büyük ozanın ölümünün 2& yılı nedeniyle, eşi Vera Tulyakova Hikmet ile Sovyet ozanı Sadi İskender katılıyorlar. Türkiye'den de ozan Metin Demirtaş gidiyor " Nâzım Hikmet'in yaşamı ve şiiri” konulu toplantıların ilki 4 haziran cumartesi günü Sydney'de, İkincisi 11 haziranda Melbourne'de yapılacak...
Cumhuriyet sanat servisi, yarınki Cumhuriyette Nâzım için sayfa hazırlıyor.
Avustralya'da Ruhi Su için da bu yıl görkemli bir anma toplantısı yapılacakmış. Ruhi Su, son yurtdışı gezisini Avustralya'ya yapmıştı. Ruhi Su, 1981 yılı martında Sydney'e gitti. Sydney’de. Melbourne'de iki dinleti verdi. Ruhi Su'nun kendi deyimiyle, Sydney dinletisi yaşamının en başarılı dinletilerindendi. Yaşamının tek filmi, Avustralya Etnik Televizyonunca çekildi. Elde kalan yarım saatlik film, bu filmdir. Ruhi Su'nun pasaportu da Avustralya dönüşünden kısa bir süre sonra iptal edildi. Bir daha yurtdışına çıkamadan öldü...
* * *
Yarın Diyarbakır’da, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde Muzaffer İlhan Erdost'la birlikte, imza günümüz var. Cumartesi günü de yine Diyarbakır'da İnsan Haklan Derneği'nin düzenlediği "Demokrasi ve İnsan Haklan” konulu açık oturum var, saat 12.00'de Emek Sineması'nda Nevzat Helvacı, Muzaffer Ilhan Erdost. Akın Birdal, Adnan Ekmen (SHP Mardin Milletvekili) konuşacaklar. Ben de konuşacağım. Güneydoğu'da demokrasinin, insan haklarının ne durumda olduğunu daha yakından gözlemeye çalışacağım.