Kaman, Kırşehir'in bir ilçesi; 1957 seçimlerinden sonra, Demokrat Parti iktidarı, öfkeyle Kırşehir'i ilçe yapınca. Kaman bir süre Ankara'ya bağlandı, sonra Kırşehir il olunca, eski iline döndü. Yassıada duruşmaları sırasında, Başkan Salim Başol'un “Kırşehir'i neden ilçe yaptınız?" sorusuna, Başbakan Adnan Menderes, Celal Bayar'ın gözünün içine bakarak:
—Fahiş bir hata idi Reis Beyefendi! yanıtını vermişti.
Bugün anlatacağım öyküler, olaylar, Kamanla ilgili olacak. Kamanlılar, çok neşeli insanlar. Söyleşilerinde, bir gülmece öğesini hemen yakalar, keyifle anlatırlar. İşte bunlardan biri: Kaman’ın bir de Ömerkâhya köyü var; Ankara'ya en yakın köyü Kaman’ın. Bura halkı ilerici mi ilerici, öyle tanınır. Minibüsçü Duran, Ömerkahyalı, ama Kaman'da oturuyor. Zaman zaman köyüne gidiyor. Bir gün minibüsüyle köye giderken, yolda "Kör Perçem”'e rastlar. O da köye gitmektedir. Gözleri görmediği için de Duran’ı tanımaz. Duran ona:
—Aha, der. Kör Perçem, minibüse atlar. Yolda konuşmaya başlarlar. Duran sorar:
—Yahu, bu sizin köyün muhtarı nasıl adam?
—Bırak Allahını seversen, ahlaksızın teki, yer içer...
—Kafasıbüyük Hüseyin'i nasıl tanırsın?
—O da öyle!
Duran, kimi sorsa, Kör Perçem “O da öyle!" yanıtını verir. Bir ara kendini sorar:
—Peki, Duran'ı nasıl tanırsın?
—Ahlaksız, namussuz, her kötülük onda...
Köye yaklaşmaktadırlar. Bir ara Duran sorar:
—Sizin köyde bir de “Hırsız Perçem" diye biri var derler, onu nasıl tanırsın? "Kör Perçem" köyde "Hırsız Perçem" diye anılmaktadır. Perçem, karşılık verir:
—Adaaam, iki eşek çalmanın da hırsızlığı mı olurmuş!
* * *
Büroya Kamanlılar gelmişti, onlardan dinledim; Kaman ilçesi, birçok yerde olduğu gibi, 12 Eylül öncesinde önemli olaylar yaşadı. Kendilerine "ülkücü" diyen bir grup faşo genç, Kaman Adliyesi'ni bastılar. Olay, Türkiye’de ilk kez görünen bir olaydı. “Ülkücü’’, “milliyetçi” (!) geçinenler, izinsiz silah taşıdığı gerekçesiyle bir yıl hapis, 3000 TL para cezasına çarptırılan "ülkücü" Zeki Aydoğan'a verilen bu kararı protesto etmek için. Kaman Adliyesi'ne yürüdüler. Yürüyenler:
—Komünist adliye! diye bağrışıyorlardı. Yargıç Ali Kerimoğlu, Savcı Cabbar Veziroğlu, mahkemedeki savunmanlar, mübaşir, daha birçok kişi sabahın 10'undan, akşamın 17’sine dek, adliyede kapalı kaldılar. Adliyeye giren ülkücülerin sayıları 200 kadardı. Adalet mensupları, Savcı Cabbar Veziroğlu’nun odasına toplanmışlardı. Kapılar, pencereler kapatıldı. Savcı Cabbar Veziroğlu, tabancasını çekti; binayı basanlar kaçıştılar. Binayı basanlar arasında, A.M. diye bir genç de vardı; o, "ülkücü" geçinen savunmanlardan "G.M."nin kardeşiydi. Olayların perde arkasında, onun parmağı olduğu söylenirdi. G.M. şimdi ANAP’ta, “Kutsal Bağlaşımcılar" (İttifakçılar) arasındadır, milletvekilidir! G.M. o zaman, yeni savunmanlığa başlamıştı; tutuklanan kardeşi A.M.'yi, öbür ülkücüleri savunuyordu.
Olaylar Kaman'da. adliye binasının basılmasıyla kalmadı; karakol basıldı. Ziraat Bankası bombalandı. Ziraat Bankası’nın bombalanmasının nedeni de şuydu: Olayları yerinde incelemek için Kırşehir'den savcı ile müfettiş gelmişti. Gelenler, Ziraat Bankası’nın konukevinde kalıyorlardı. Gelen savcıyı bilmeyen ülkücüler, Kaman Savası Cabbar Veziroğlu’nun orada kaldığını sanarak bombalamışlardı bankayı. Olayların perde arkasında olduğu söylenen, ülkücü G.M.'nin adı da eski Türklerin adlarındandı. Eskiden adı 'Arap" iken, mahkeme kararıyla değiştirmişti.
Ülkücülerin Kaman Adliyesi'ni basmaları olayı üzerine, 15 temmuz 1980'de, yargıçlar, savcılar, savunmanlar bir tutanak tuttular, imzalayanların sayısı kırkı buluyordu tutanağı; olaylar orada kaldı, gazetelerde pek yer bile almadı. 12 Eylül'den sonra, adliye basan ülkücüler, Konya'da yargılandılar. Tanık olarak yargıç Ali Kerimoğlu'yla, savcı Cabbar Veziroğlu, savunmanlar ifadeler verdiler.
12 Eylül öncesinde öldürülen ilericilerin, aydınların hemen hiçbirinin katili yakalanmadı. Savcı Doğan Öz davasının sonucunu ise herkes biliyor! Cavit Orhan Tütengil’i, Bedri Karafakioğlu'nu öldüren, Server Tanilli'yi sakat bırakan katiller nerede? Türkler'i kimler öldürttü?
Turgut Bey, sık sık gözdağı verir; “12 Eylül öncesine döneriz ha!" diye. Birleştirdiği dört eğilim içinde kimler var? Bir araştırsın bakalım...
16 Ekim 1988, Cumhuriyet