Ceza evleriyle tutukevlerinde açlık grevini sürdüren sanıkların anaları, yakınları on günü aşan bir süredir gözaltındalar. Bunların içinde, kendilerini yakmak isteyenler vardı. İspirto şişeleriyle İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’ne gelmişlerdi. Ben, derneğin Konur Sokak 15/3 numaradaki merkezine vardığımda, Genel Sekreter Akın Birdal konuşuyor, anaları kendilerini yakmaktan vazgeçirmeye çalışıyordu. Analar, nasıl perişandı sözcüklerle anlatamam. Akın’a da acıdım. Alnında ter tomurcukları, onlara dil döküyordu:
—İnsan Haklan Derneği, her çeşit girişimde bulunmaktadır, bulunacaktır. Biz, her ne biçimde olursa olsun, insan bedeninin yok edilmesine karşıyız. Kendini yakmak çare değil. Kendini yakacak varsa bu derneğin dışına çıksın!
Analar, o gün Meclisteki eylemleri sonucu, kendilerine söz verilmesine karşın, akşamüstü gözaltına alındılar. O gün üstlerini, başlarını nasıl perişan görmüştüm, anlatması güç. Peki, on günü aşkın süredir içeride ne yapmışlardır? Kadınlara saygımız buncağız mıdır? Anamdan biliyorum, bizim kadınlarımız temizliği sever; sabun bulamazsa çamaşırlarını külle yıkar. Tokurcakla döver, yok eder kirleri, aklar kirlileri. Ya Emniyet Sarayı'nda, gözaltında bu nasıl olabilir? 10 Kasımlarda ağlamayacakmışız, öyle diyorlar. Analara ağlasınlar bugün!
* * *
Sekiz yıl önce Mamak’ta öldürülen İlhan Erdost'u Karşıyaka’da gömütü başında anma toplantısında, ozan Gülten Akın’la, Metin Demirtaş şiirler okumuşlardı. Gülten Akın’ın “Tükenmiş Çareleri" başlıklı şiirinin dizeleri şöyleydi:
“Bunalıyorlar/Bilim onlardan uzak/Zulmü yönetimlerine başat kılıyorlar/Akrep tutuyorlar çıyan besliyorlar/Başlarını ölüm yastığına yaslıyorlar/Tükenmiş çareleri.
Bakılmasın görkemli duruşlarına/Kendi ökselerine tutuklu/Kendi yargılarına hükümlüdürler/Sınıf birincisiyken/Bölme işlemlerinde/Tutsak olduklarını görerek/Parçalanıyorlar/Tükenmiş çareleri.
İçinden içinden çürümüş/Bir dal suretinde salınıyorlar/Duldaları yok gölgeleri yok/Oturdukları satrançta çoktan/Mat olduklarını biliyorlar/O yüzden şahı elden çıkarışları/Tükenmiş çareleri
Kurallar koyuyor çiğniyorlar/Yasalar koyuyor çiğniyorlar/Bitmez bir tahterevalliye duruyorlar/Tükenmiş çareleri.
İnce yüzlerinizdeki ışığı/Söndüre söndüre/Dal bedenlerinizi öldüre öldüre/Besteniyorlar/Tükenmiş çareleri.
Oysa akan bir ırmağı/Kim durdurabilir."
Metin Demirtaş'ın ' Merhaba" şiiri de şöyle:
"Merhaba İlhan/işte Enver Abiyi de getirdik yanına/Şu dünyada/Ayrılık var, ölüm var/İlle de zulüm var/diyen ozanı/Gülüşünden su içişine kadar/Halk olan adamı.
Mezarlarınız biraz aralı/Ama atsan/Ulaştırırsın herhal sigaranı.
İki gözüm ona iyi bak/Dünyaya küskün gitti biraz/Zemheride çiçek açmış/acılı, suskun bir topraktır o/Seslenmezsen merhaba demez
Hastadır koluna gır/Yürüyemez/ Ayakları tutuk/Bağışla İlhan/Öyle ya/Senin de kaburgaların kırık"
* * *
Yarın, Uğur Mumcu’yla birlikte İstanbul'a gideceğiz. Cuma sabahı saat 11.00'de, TÛYAP'ın Nadir Nadi'ye vereceği onur plaketi törenini izleyeceğiz, öğleden sonra, Yaşar Kemal’le, Ilhan Selçuk'un Nadir Nadi ile ilgili konuşmaları olacak, onu izleyeceğim. Daha sonra İlhan Selçuk, Hüseyin Alemdar, Murat Arıburnu, Kemal Bayram, Cengiz Bektaş, Namık Doymuş, Nursen Karas, İldeniz Kurtulan, Yılmaz Odabaşı, Hakkı Özkan, Naim Tirali'yle birlikte kitaplar imzalayacağım...
10 Kasım 1988, Cumhuriyet