Ülkeyi Küçük Düşürenler...

Yemekte Sadun Aren'den fıkra anlatması istenmişti. Sadun Bey,
İki fıkra anlatacağım, dedi, biri biraz şey, ama öbürü onu telafi ediyor. Adamın biri uçağa binecekmiş: “Bana 12.30 uçağına bir bilet ver” demiş görevliye. O sırada bir ses:
O uçağa binme! demiş, ondan sonraki uçağa bin! Adam içinden, “Peki” demiş, sesin dediğine uymuş. Gerçekten 12.30 uçağı düşmüş, adamın bindiği uçağa bir şey olmamış. Ne yapmak istese, ses onu uyarıyor. "Onu yapma, şunu yap", “Ona oynama, şuna oyna" diyormuş. Adamın da işleri böylece hep iyi gidiyormuş. Yine böyle bir davranış sırasında. "Şunu yapma" deyince, dönüp sese sormuş:
Sen kimsin?
Ben, demiş ses, insan hakları koruyucusuyum!
Behey insan hakları koruyucusu, demiş adam, ben evlenirken neredeydin?
Sadun Bey, ekliyor fıkraya:
Tabii bu, hanımlar adına da anlatılabilir!
Sadun Beyin anlattığı ikinci fıkra da şöyleydi: Biri Temel’e sormuş.
Oruçluyken kaç hamsi yiyebilirsin?
Yüz tane hamsi yerum!
Yiyemezsin, birinci hamside orucun bozulur!
Temel bozulmuş. Bu kez o, bir arkadaşına sormuş:
Oruçluyken kaç hamsi yıyepılursun?
Yetmiş beş! diye yanıtlamış arkadaşı…
Yüz tane deseydun sana bir şey dıyecektum!
Karadeniz lokantası'ndaydık. Kimler mı vardı? Şekıbe – Halit Çelenk, Rezzan- Yavuz Önen, Asiye - Mete Toksöyle. Ayten - İhsan Atar, Sevda Helvacı, Rana - Muzaffer Ilhan Erdost, Hale - Akın Bırdal, Munise - Sadun Aren, Bülent Tanor, Şükran Ketenci, Fehmi Işıklar, Özgür Gencan, Haldun Özen. Nergız- Nart Bozkurt, Aldoğan - Mustafa Ekmekçi…
Mete Toksöyle, Kocaeli İnsan Hakları Derneği Başkanı’ydı. İnsan hakları toplantılarına, Kocaeli’nden gelmişti. Yanında eşiyle birlikle yedi yaşındaki oğlu Berk de vardı. Kocaeli Valisi İhsan Dede, İnsan Haklan Derneği Kocaeli Şubesi’ni mühürletmiş, yöneticilerden Bülent Karataş, Halice Ceylan, Sezai Ceylan, Salma Cingit üç gün gözaltında kalmışlar, dördüncü gün salıverilmişlerdi. Başkan Mete Toksöyle, emniyette dört saat sorguya çekilmişti. Mete Toksöyle’ye orada gözdağları mı verilmişti? Öğütler mı verilmişti? “Yazık olur sana, gençsin bak!” mı denmişti?
Kocaeli Yalısı İhsan Dede, ilginç bir valiydi, "Ben Adalet Partiliyim" derdi yakın arkadaşlarına, çekinmezdi doğrusu. 1978’lerde Artvin’de valiyken merkeze alınmamış, Burdur'a verilmişti. Burdur'da, ilde kendisini kutlayanları, "hoş geldin”e gelenleri karşılıyor, konuşuyordu. Bir ara sekreteri içeri girdi,
Efendim, adaletçiler geldi, haberini verdi. Vali Ihsan Dede:
Buyursunlar, buyursunlar! diye onları kapıda karşıladı. Gelenlere:
Hoş geldiniz efendim, ben de Adalet Partiliyim, dedi.
Ancak gelenler azıcık bozulmuşlardı. Biri konuştu:
Efendim, yanlış anladınız galiba, ben Burdur Baro Başkanı’yım, arkadaşlarım da baro yöneticileri; bizim partiyle bir ilgimiz yok!
İhsan Dede. “Adaletçiler geldi!" denince. "Adalet Partililer geldi" sanmıştı Elindeki tespihi çay bardağına düşürdü. Burdurlu savunmanlar, olayı tatlı tatlı anlatırlar. Şimdi Meclis Başkanvekillerinden Abdûlhalim Aras’ın tuttuğu söylenen İhsan Dede, İnsan Hakları Derneği’ne nasıl bakar, bir düşünmeli...
Kocaeli İnsan Hakları Derneği yöneticileri, belki daha gözaltından çıkabilecek değillerdi de, insan hakları toplantıları nedeniyle Ankara'ya gelip burada politikacılarla görüşen Avrupa Parlamentosu üyesi Wolfgang Von  Nostitz'in, Adnan Kahveci’yle görüşmesinin hemen ardından salıverildiler. Kahveci, Yeşiller’in milletvekili Nostıtz'e sormuştu:
Bir isteğiniz var mı?
Kocaeli’nde gözaltına alınan “İnsan Haklan" yöneticilerinin salıverilmesini rica ediyoruz, yanıtını verdi Nostitz. Yanında Avrupa Parlamentosu'nda “Yeşıller”in basın sözcüsü Alı Yurttagül de vardı. Belki de salıverilme olayı bir rastlantıdır, ne bileyim ben?
Wolfgang Von Nostitz, Almanya'da Bavyera eyaletinde soylu bir aileden geliyor, kendisi de kont. Ama onu kullanmıyor İnsan Haklan Derneği, onu aylar önceden haber vererek Türkiye’ye çağırmış, 10 aralık kutlamalarında bulunmasını İstemişti. Ali Yurttagûl de çağrılıydı. Birlikte geliyorlardı. Dernek, aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’na da başvurmuş, onun konuşabilmesi için izin istemişti. Yabancıların konuşma yapabilmeleri için bakanlığın izni gerekiyordu. Bakanlık bu izni, son ana dek vermedi. Wolfgang Von Nostıtz'in kendisi oradayken, iletisi okundu. Durum çok komikti. Bu duruma orada bulunan Erdal Bey de güldü.
Wolfgang Von Nostitz, iletisinin bir yerinde şöyle diyordu:
Ülkem Almanya'da da insan haktan çiğnenmektedir. Örneğin benim ülkemde de insanlar dünya görüşlerinden ötürü kamu hizmetinden men edilmekteler. Göçmen işçi ailelerin aile bütünlüğü engellenmekte, politik sığınmacılar geri çevrilmekte.
İletisi okununca, Nostitz'e takıldım
Bu iletiden sonra ülkenize nasıl döneceksiniz? Bu konuşmayı Almanya'da ben yapsam, Türkiye'de hakkımda soruşturma açılır!
Nostitz güldü:
Size hükümetler bir şey yapamaz! dedi...
Öğleden sonra ilginç bir şey oldu; Nostitz'le, Alı Yurttagul ayrıldıktan sonra İçişleri Bakanlığı'nın konuşabilmelerine ilişkin izin belgesi geldi! Artık geçmiş ola...
Yurda dönmek isteyenlerden beşi geri yollandı, üçü gözaltına alındı. Bu, hem de 10 aralık “İnsan Hakları Günü" yapıldı. Binleri ülkeyi demokrat dünya gözünde küçük düşürüyor, ama kimler? Bunların hesabı sorulmaz mı sanıyorlar?