Özker Özgür Anlaüyor-3 Türkiye, Beş-On Generalden İbaret Değil!..

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyetçi Türk Partisi Başkanı Özker Özgür, görüşlerini açıklamayı sürdürüyor. Çok sessiz, sakin bir adam. Şöyle diyor:
...Türkiye'de yeni yeni aydın kamuoyuna ulaşmaya çalışıyoruz...
Kıbrıs'tan ayrılan Kıbrıslılar nereye gidiyorlar?
İngiltere, Kanada, Avustralya'ya gidiyorlar.
Türkiye'ye gelmiyorlar?
Gelmiyorlar...
Bulgaristan'dakiler geliyorlar da, onlar niye gelmiyorlar?
Ese, işte, nüfus politikasına aykırı yani, "Eğer kapıları açarsak, Kıbrıs’ta hiç Türk kalmayabilir" gerekçesiyle...
Bulgaristan'da Türk kalmayacak bu sefer? Denktaş, Bulgaristan'dan gelenleri almak istiyordu...
Eee, işte.. Denktaş'ın amacı, görüşmeleri yokuşa sürmek... Yani, Bulgaristan'dan gelen Türkleri çok sevdiğinden değil. "Bulgaristan'dan Türk getirirse. Rumlar kızar, görüşme masasını terkeder, ben de bu işten kurtulurum" der.
Kim der?
Denktaş! Adamın amacı barış değil.
Kıbrıs'a ilk yerleştirme nasıl oldu?
Önce emekli askerler, daha çok tutucu kesimden.
MHP’li filan?
MHP’li, MSP'li, dinsel şeyi ağır basan.
Kadınlar, başlarını filan örtüyorlar mı?
Köylüdür bunlar daha çok: Kırsal kesimden insan ve seçimlerde filan elçilik mensupları onlara gidiyor, diyor ki: “Falan partiye oy vereceksiniz!" Bunları yaşıyoruz... Başından beri, zaten Kıbrıs'taki teşkilatı da sanıyorum ki “Özel Harp Dairesi” kurdurdu. Amblemi bozkurt!
Öyle mi? TMT’nin (Türk Mukavemet Teşkilatı)?
(Bir ses) Nurettin Ersin, cumhurbaşkanı seçimine müdahale etti resmen!
Siz yaşadınız mı baskıları? Nasıl oldu?
81’de geldiydi ilk, bizi topladı, yani parti başkanlarını, parti yöneticilerini Kolordu Karargâhı'nda topladı, şöyle bir gözdağı verdi, falan... İşte, bize "Geçerli ideoloji Atatürkçülüktür, onun dışında ideoloji kabul etmeyiz" falan, filan... Bir de 85te geldi. 85 seçimlerinde de geldi, işte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildikten sonra, 82 Anayasası baz alınarak yeni bir anayasa yapıldı, 40 kişilik Meclise 30 kişi atandı Denktaş taralından, yani buradaki danışma meclisine benzer bir Meclis oluşturuldu. Ve bu gidişata karşı çıkan biz, bugün yoğun saldırı altındayız. Türklüğe karşı, anavatana karşı insanlar olarak takdim ediliyoruz. Fakat biz deriz ki, Türkiye kontrgerilla değildir, Türkiye Anavatan Partisi değildir. Türkiye beş-on generalden ibaret değildir. Türkiye halkı vardır, işçi sınıfı vardır, emekçi katmanlar vardır. Türkiye'nin yurtsever aydınları vardır. Ve Türkiye denince biz bunları anlıyoruz. Kontrgerillayı, ANAP'ı anlamıyoruz. Meramımızı Türkiye halkına, Türkiye'nin yurtsever aydınlarına anlatmaya çalışıyoruz. Ve barış savaşımının evrensel olduğuna inanıyoruz... Ne tür baskı gelirse gelsin, bu doğrultuda savaşım vermekte de karartıyız. Kim ne derse desin, bu böyledir. Çünkü göz göre göre Kıbrıs Türkü eriyor, tükeniyor gidiyor ve Kıbrıs'ın kendisi bağımsız bir ülke olmaktan çıkıyor giderek. Kıbrıs bizim ülkemizdir, yurdumuzdur. Kıbrıs yurtseverleri olarak bu savaşımı sürdürmek durumundayız. Buna mecburuz. Kendi ülkemizdir...
Türk basınında sizin bu yaklaşımınıza yakın yorumlar var mı?
Eee, şimdiye kadar resmi politika savunulageldi. Anlatmaya çalıştığım odur zaten; bir resmi politika var; bağımsız, bağlantısız, iki kesimli, federal bir Kıbrıs, falan... O sürekli savunulmuş, ama onun gerisinde, söylenmeyen, açıklanmayan ve olmakta olan bir durum var. Onu kimse görmek istemiyor. Onu biz göstermeye çalışıyoruz.
Kimse görmüyor mu?
Görmek istemiyor. Ve Mümtaz Soysal'a bakacak olursanız iki tarafın anlaşmasına kesinlikle olanak yoktur. Nasıl bir sol felsefeyi benimsemiş profesördür ben onu anlayamıyorum. Çünkü Sayın Soysal, Türk ve Rum toplumlarının anlaşabileceklerine kesinlikle inanmıyor. Bizans imparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu kavgasının devam ettiğine inanıyor. Bunun böyle devam edeceğine inanıyor Ve bu kavganın bitmeyeceğinin, Kıbrıs'ta ve Anadolu'da yeni kuşaklara anlatılması ve benimsetilmesi gerektiğini söylüyor. Yani sürekli kavga olacak, bu kavga bitmeyecek!
Kim istiyor bunu?
Mümtaz Soysal! Mümtaz Soysal böyle yazıyor; Milliyetteki köşesinde yazıyor bunlar “Kavga bitmeyecektir!” diyor...